Birçok kişinin sahnelerden tanıdığı ve geniş bir dinleyici kitlesine sahip Ayla ilk single çalışması ‘Aşk Olsun’la da müzik piyasasına iddialı bir giriş yaptı. Müzik hayatına türkü söyleyerek başlayan ve popla devam eden müzik yolcuğunu “Bağımsızlığını emeğiyle kazanmış bir kadınım” diyerek anlatan Ayla, ilk single heyecanını şu sözlerle dile getiriyor; “Bu şarkı benim için bir başlangıç değil. Benim zaten ilerleyen yolumun ilk kitlelere ulaşan meyvesi hatta yarısı” diyor. “Aşk olsun” diyerek şarkısının nasıl böyle davetkar bir şarkı olduğuna da açıklık getiren Ayla; “Atarlı giderli bir sürü güzel şarkı var ve zaten herkes eski sevgilisine isyan ediyor. Biz de yeni sevgiliye “Hadi gelsene” diye bir göz kırpalım ve davet edelim istedik” diyor.
“Aşk Olsun” şarkısı ve “Ayla yaza damgasını vuracak” haberleriyle gündemdesin ama kim bu yaza damgasını vuracak kız?
Ayla, Türkiye’nin birkaç şehrinde yaşamış ve farklı kültürlerle yoğrulmuş bir karakter. Yani hem Anadolu kültürüyle, hem batıda büyümenin getirdiği çok büyük bir birikimle ve hepsinin verdiği değişik bir alt yapıyla hayattan zevk almayı seven biri. Kendimi çok Anadolu’ya ait hissediyorum. Bağımsızlığını emeğiyle kazanmış bir kadın olarak özgürlüğüne düşkün ve verdiği mücadeleler soncunda bugününü kazanmış bir kadınım.
Müzik hayatın nerede ve nasıl başladı?
İzmir’de konservatuarda okudum ama müzik hayatım konservatuarın çok öncesinde başladı. Çok genç yaşta sahneye çıkmaya başladım. Bunun için de çok uğraştım. Dedim ya tam bir Anadolu kadınıyım diye, çünkü Anadolu kültürüyle yoğrulmuş bir ailede büyüdüm. Haliyle bu işe başlamak istediğimde “Şarkıcı olup ne yapacaksın?” gibi koruma iç güdüsüyle önüme koyulan engeller ve yasaklarla karşılaştım. Ama ben de kafama koyduğum şey konusunda engel tanımam ve mücadele ederim. Çünkü sevmediğim bir aşkın, işin içinde olmam ve ömrümü böyle bir şeye adayamam. Haliyle ben sevdiğim işi yapmalıydım ve mücadele vermeliydim.
Ailene karşı mücadele vermişsin ve geldiğin noktaya bakıldığında bu mücadeleyi kazanmışsın…
Ailem liseden sonra konservatuara girmeme izin vermedi diye inat ettim ve dört yıl boyunca üniversite için hiçbir tercih yapmadım. Ne kadar kararlı olduğumu gördüklerinde sonunda ikna oldular ve müzik yolculuğum başladı.
“Mesleğimize karşı önyargı var, iş olarak görülmüyor”
Konservatuara izin vermeyen aileni gece sahneye çıkmana nasıl ikna ettin?
Gece hayatıyla ilgili genel geçer önyargılar var biliyorsun. Ve babamın bu önyargılarını kırmak benim için de çok zor bir süreçti ama bunu da göze almam gerekiyordu. Çünkü toplumda da bizim mesleğimize karşı olan bakış açısı çok önyargılı. Hatta iş olarak görülmüyor ve seni mesleğin yokmuş gibi sayıyorlar. Bu yüzden bunun bir meslek ve iş olduğunu aileme ispatlamak sadece bir günde olacak bir iş değildi. Bunun için senelerce onları ikna etmek için çalıştım ve çok uzun bir yol kat ettim. Şimdi buna ikna oldular ve onlar da benim kadar işimi sahipleniyorlar. Çetin bir yol oldu ama sonu güzel oldu. Aşık olduğum iş için verdiğim emeklerin hiç biri zoruma gitmedi, yaptığım her şeye değdi.
Canlı müzikte ve sahnelerde bir marka haline gelmişsin. Yeni çıkan birçok isim konser ve sahne arayışındayken sen neredeyse full program yapıyorsun. Bu avantajın nedeni sahnelerde uzun yıllar geçirmen mi, çevre mi hangisi?
Sahneye küçük yaşlarda başlamanın avantajını yaşıyorum tabii ki. Çünkü çıkardığım bu şarkı benim için bir başlangıç değil. Benim zaten ilerleyen yolumun ilk kitlelere ulaşan meyvesi. Zaten müziğimi, sahnemi yaptığım yerlerde senelerdir hep bağlantılarım oldu ve dostluklarım devam etti. Bu işi yapan herkeste olduğu gibi sesini, müziğini daha büyük kitlelere duyurma arzusuna girmek için doğasında var ve bu çok güzel bir şey. Ama bu single yolumun başlangıcı değil aksine yolumun yarısı. Ama ben müziğe ilk başladığımda da canlı performans, sahne veya konser konusunda hiç sıkıntı yaşamadım. Belki de bu konuda hep pozitif olmamın da katkısı vardır ama işimi iyi yaptığıma inanıyorum.
”Ticari kaygılar gütmemek gerçek dışı olur”
Peki çıkardığın “Aşk Olsun” singleı müzik yolculuğunda hayalinin bir parçası mı yoksa sahneler için bir kartvizit mi?
Kesinlikle hayalimin bir parçası. Ne iş yaparsak yapalım işin içinde mutlaka ticari kaygılarımız oluyor. Çünkü sadece biz değil bize eşlik eden birçok emektar arkadaşımız bu işle geçimini sağlıyor. Ticari kaygılar gütmemek gerçek dışı olur. Ama single ile daha geniş kitlelere ulaşmak ve daha fazla kalbe dokunmak gibi bir imkanımız varken neden bunu kullanmayalım ki? Yolculuğumun ve hayallerimin en güzel meyvesini verdim…
Peki bu single daha önce olabilir miydi yoksa tam zamanında mı oldu?
Bu konuda ne çok kaderciyim ne de isyankar… Çok ortasındayım. Daha önce olabilir miydi bilmiyorum ama şuan yaptığım noktadan baktığımda dostlarımla beraber ürettiğim ve çok güzel insanlarla bir araya geldiğim harika bir iş. Şimdiki zamanın negatif bir etkisini görmediğim için daha önce olmalıymış gibi bir şey düşünmüyorum. Şuan da her şey çok güzel.
Ne olursa aşkla olsun dersek bu şarkı da bir aşkın eseri olarak mı çıktı?
Şarkı aşkı özleyenler için bir isyan ve aşka davet şarkısı. Yazmayı çok seviyorum. Hayatımın büyük bir bölümünde de hep kitaplar ve yazılar vardır. Neden “Aşk olsun” dersen, hayatımızda genel olarak pozitif duygulara hasret kalıyoruz. Benim de aşka hasret kaldığım bir dönemde yazdığım bir şarkıydı. Bazen aşkın gelmesini beklemek yerine, peşinden gitmek gerekir. Bu anlamda davetkar bir şarkı. Benim için böyle olan bir şarkı başkaları için neden olmasın diyerek güzel bir başlangıç yapmak istedim. Çünkü zaten atarlı giderli bir sürü güzel şarkı var ve zaten herkes eski sevgilisine isyan ediyor. Biz de yeni sevgiliye “Hadi gelsene” diye bir göz kırpalım ve davet edelim istedik.
”9 yıl sadece türkü söyledim”
Peki müziğe pop söyleyerek mi başladın?
Aslında ilk olarak türkü söyleyerek başladım. 9 yıl sadece türkü söyledim. Konservatuarı kazanıp İzmir’e gittiğimde hala Aydın’da sahne alıyordum. İzmir’ geçtiğimde ise sahnede türkü değil pop yapmam gerek diye düşündüm. Çünkü o dönem yapılan türkü sahneleriyle ilgili endişelerim vardı. Böylece pop söylemeye başladım ve çok da hızlı adapte oldum. Ne ben, ne de dinleyenler hiç yabancılık çekmedi. Oradan başlayan yolculuğum buraya kadar geldi.
Sonrası için planın ne?
Çok fazlayı arayı açmayı düşünmüyorum. Güzel projelerimiz olacak. Uzun bir konser takvimim var. Diğer projeler ise yavaş yavaş kesinlik kazanıyor. Eylül ayına hepsini yetiştirmeyi planlıyoruz.
İstanbul’un en popüler ve gizemli mekanında sahne alıyorsun. Bu yüzden single öncesinde de seçkin bir kitleye hitap ettiğini söylersem doğru olur mu?
Kesinlikle… Bunu tam nasıl açabilirim bilmiyorum ama İstanbul’a ilk geldiğimde Bengü’yle ve Oğuzhan Koç’la çalışmaya başlamıştım ve vokalist olarak onlara eşlik ediyordum. Hemen akabinde Umut Evirgen’le çalışmaya başladım. İstanbul beni çok güzel kucakladı. İlk defa gelmeme rağmen şanslıydım ve hiç tökezlemedim. Bütün her şey bu şekilde beni kucaklayınca çok büyük bir hevesle çalıştım ve harika bir kitleye ulaştım. Birçok meslektaşımın yaşadığı dezavantajı ben yaşamadım, güzel dostlar edindim. Benim hayatımın ve işimin her kısmında açıkçası dostluk var. Mesela klibimin yönetmenliğini de Umut Evirgen çekti. Dostluklarımın getirdiği bu bağla umarım işlerimiz daha da güzel devam edecektir. Dostlarım her zaman yanımda oldu ve kendimi hiç yalnız hissettirmediler. Bu şansımın farkındayım. Kader iyi ki bütün dostlarımla yollarımı kesiştirmiş.
İddian ne?
Hepimiz bir iş ortaya koyarken en iyi ve en güzel yere gelmesi iddiasıyla bir şeyler üretiyoruz. Ama iddiam, bizimle beraber müziğimizi paylaşan insanların kalplerine dokunabileceğimi söylemek olur. Evet hepsinin kalbine tek tek dokunabilirim. Bunun dışında çok büyük cümleler kurmayı kendime çok yakıştırmıyorum.
Fotoğraflar: Yiğit Danacı