Yasak Elma dizisinin en sevilen karakterlerinden biri olan Ahmet Kayakesen yeni sezonda farklı projelerle seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Yedi yıllık oyunculuk serüveninin reklam filmleri çekerken kamera arkasında başladığından bahseden Kayakesen oyunculuktaki kaygılarını ise ilk yıllardaki zamanlarına dönerek anlatıyor. “Bu sektörde esnek olmak, ödün vermek gerek” diyen başarılı oyuncu sözlerine şu şekilde açıklık getiriyor; “Yeri geldiğinde kendi karakterinden feragat etmek gibi durumlar olabiliyor ve ben bunları asla yapan ve yapabilecek biri olmadım. Bu yüzden mesleğimde kendi karakterimin dışına çıkamıyorum. Eğer bu tarz bir kafa yapısına sahipsen kalıcı olma ihtimalin azalıyor. Ama ne olursa olsun kalmak istediğim gibi kalıp mesleğime devam etme taraftarıyım.”
Yasak Elma’yla yoğun bir tempoyu tamamladın nasıl bir sezondu, şimdi nasıl dinlenmeyi düşünüyorsun?
Keyifli bir sezon geçirdim şahsım adına. Dizi sezon arası verdi ama benim karakterimin hikayesi bittiği için diziye veda ettim. 30 küsur bölüm keyifle çalıştığım verimli bir iş oldu. Kendime vakit ayırabildiğim bir iş oldu Yasak Elma çünkü genelde oyuncular projeleri olduğunda pek fazla sosyalleşme veya kişisel gelişimlerine vakit ayıramazlar bu proje bana bu gibi şeyler için zaman tanıdı. Şimdi yaz arası, bir ihtimal film çekme gibi bir niyetimiz var ama net bir şey yok henüz.
Yasak Elma’da naif, sakin ve dengeleyici bir karakter olarak çok sevildin. Şimdi Yasak Elma sensiz ne yapacak çok merak ediyorum…
Yasak elma her halükarda devam eder… Bu söylediklerin açısından aslında Yasak Elma’daki rolümün karakterimle örtüşen bir çok yanı vardı. Hakan dengeleyici, bilge, saf ve temiz taraftaydı böyle olmayı Ahmet olarak da seviyorum esasen. Ama dizi bir entrika dizisi olduğu için bir yerde hikayesi bitti. Aslında bizim ekip olarak hikayemiz bitti. Ama tabii devam etmesini ister miydim, isterdim.
Hangi tür rolleri kendine daha çok çektiğini düşünüyorsun?
Çok fazla karakter konusunda bir takıntım yok. Hikaye içinde çıkarabileceğim her türlü karaktere hayat vermek isterim. Ama öyle net bir şekilde kafamda bir karakter profili çizmiyorum. Doğru bir hikayede iyi ya da kötü fark etmeksizin bir karakterle var olmak beni her türlü heyecanlandırıyor. Son yer aldığım projeler daha çok iyi ve naif karakterleri canlandırdığım işlerdi ama bunun tam aksi bir rol gelirse de aynı keyifle canlandırabileceğimi biliyorum. Yani bu anlamda bir kriterim yok hikayeyi benimsemem yeterli.
“Bir işi beğenirsem başrol de olurum, yan rol de”
Senin kariyer yolculuğuna baktığımda aslında pek de aceleci olmadığını görüyorum. Son dizine gelene dek yer aldığın projelerin hep başrol ama senin sadece başrolle devam ederim gibi bir tavrın da yok. Yasak Elma’da ana cast olmakla beraber yardımcı oyuncu olarak izledik seni… Bu konuda neler söylemek istersin?
Bu konuda yani oyunculukta bir kriterim yok derken bunu kast etmiştim. Bir işi beğenirsem başrol de olurum, yan rol de… Kendimi öyle özel olarak koyduğum bir yer yok. Bu durum beni psikolojik olarak da etkilemiyor. Evet bir önceki sinema filminde ve dizide başroldüm ama bu dizide başrol oyuncusuna yardımcı oyunculuk yaptım ve bunu yaparken çok da keyif aldım. Bu noktada Onur Tuna’yı es geçemem çünkü onun gibi bir oyuncuya yardımcı oyunculuk yapmak aksine beni güçlendirdi ve mutlu etti. Yarın ne olur bilmiyorum.
Sektördeki belli yapımlarda kadrolaşmış oyuncuların yer alması ve yenilere yer açılmamasıyla, bir oyuncuya birbirinin devamı niteliğinde gelen benzer rollerin gelmesine bir yorumun var mı?
O taraf benim ilgilendiğim bir konu değil. Ben kendi işime, kendi projeme bakarım. İşimde elimden geldiğince en iyisini yapmak için yaşıyorum. O an hangi karakteri canlandırıyorsam ona yoğunlaşır ve kendi donanımımı yükseltmek için çabalarım. Bunları yaparken açıkçası sektörün bu tarafıyla fazla ilgilenmem çünkü pek fazla bildiğim şeyler de değil. Bana menajerim tarafımdan proje gelir beğenirim çalışırım, beğenmem çalışmam. Bu hayatım boyunca öyle oldu, olmaya da devam edecek. Öbür taraf, kadrolaşmış oyuncular veya diğer dış etkenler beni ilgilendirmiyor. İşimi layığıyla yapmak ve senaryoya hizmet etmek için varım. Herkes kalbinin ekmeğini yer.
“Egoist değilim, herkesten bir şeyler öğrenmek isterim”
Oyunculuktaki adımlarını hangi doğrulara tutunarak atıyorsun?
Her gün yeni insanlar tanıyoruz ve onlardan yeni şeyler öğreniyoruz. Ben de daha çok insanlardan beslenen bir yapıya sahibim. Bu konuda herhangi bir egosantrik yapıya sahip değilim. Herkesten bir şey öğrenmeye, bunu yaparken de keyif almaya çalışıyorum. Bu kişi benim oyuncu, yönetmen arkadaşım da olabiliyor, herhangi biri de… Herkesten bir şeyler alma taraftarıyım. Zaman geçtikçe ve bu etkileşim arttıkça da kendime dair geliştirdiğim şeylerin geri dönüşünü performansımdaki yükselişle alıyorum. Ama aslında işin özü doğru ve iyi bir insan olmaktan geçiyor. Doğru insan olursan, iyi bir oyuncu olursun. Çünkü oyunculuk benim gözümde hayatla doğru orantıda, sosyal zeka ve algılama yeteneğiyle yapılabilecek bir iş. İşin eğitimi bu mesleğin olmazsa olmazı ama önce kendimizi tanımak gerekiyor. Kendini tanıyamazsan oyuncu da olamazsın.
Kendini geliştirdikçe sende değişen neler olduğunu hissediyorsun?
Eksik yönlerim hala var ve bu olmaya devam edecek hayat boyu, ben olabildiğince kendimi geliştirmeye çalışıyorum ki bu gelişme hali hiç bitmeyecek. Bizim yaptığımız meslek biraz hayatla doğru orantılı ilerliyor. İnsanın şahsi donanımı sadece mesleki olmamalı, aksine hayata dair olmalı ki mesleğine yansısın. Şimdi kendimi geliştirirken ikili ilişkilerde nasıl davranmam gerektiğini, işimde hangi disiplinle adım atmam gerektiğinin farkına varıyorum. Bu farkındalıklarım arttıkça ister istemez her işe de yansıyor.
“Önce kendim sonra dışarısı için yaşıyorum”
Yakın zamana yönelik kendine koyduğun hedefler neler?
Kaliteli bir projeye dahil olmak her zaman isteyeceğim şeylerden biridir. Kendimle ilgili yaptığım ufak tefek çalışmalar var. Hikaye yazıyorum, şarkı sözü yazıyorum ve yazdığım şarkıları elimden geldiğince okumak hayata geçirmek gibi minik adımlarım var. Hali hazırda yazmakta olduğum bir tiyatro metnim var bunu önümüzdeki senelerde sahneleme planım var. Bunlar benim kendim için yaptığım şeyler, hiçbir ticari beklentiyle projeleştirmek istemediğim şeyler. Hepsi kendimi iyi hissetmek adına yaptığım şeyler. Bu yaz dönemini de biraz daha verimli geçirmek taraftarıyım. Tatil yerine workshoplara, atölyelere yoğunlaşma planım var.
Peki sen kendin için mi yaşayanlardansın, başkaları için yaşayanlardan mı?
İnsanlar öncelikle kendileri için yaşarlar ki sonra dışarıya faydaları olsun, kendim için yaşıyorum fakat kendimdeki eksiklikleri yaşım ilerledikçe daha net görebildiğim için dışarıya karşı doğru bir insan olmak adına da yaşadığımı söyleyebilirim. Hedefim doğru bir oyuncu ve sanatçı olmak. Bunu elde edene kadar da kendimi zorlayacağım ve yoracağım. Bu olana kadar kendimden hiçbir zaman memnun kalmayacağımı biliyorum. Kendimi ne zamanki bu konuda tatmin olmuş hissedeceğim o zaman biraz daha rahatlamış olurum. Ama şimdi kendimdeki eksikleri giderme zamanı…
Mükemmeliyetçi ama tatminkar olmayan biri gibi duruyorsun öyle misin?
Biraz öyleyim… Her sabah uyandığımda daha iyisi nasıl olabilir ve ne yapabilirim diyen biriyim. Çünkü bir günümü boş geçirmek istemem. Hayatıma giren insanlar ve ailem bu durumdan biraz muzdarip çünkü mutsuz olduğumu düşünüyorlar. Ama aslında benimki mutsuzluk değil, iç dinamizmim gayet yerinde ve mutluyum. Çünkü iyi şeyler yaptığımı düşünüyorum. Her şey yolunda gidiyor.
“Dingin ve sakinim, hayatı uçlarda yaşamam”
Hayatı nasıl yaşamayı seviyorsun?
Hayatı olabildiğince dingin ve basit yaşamayı seviyorum. Yapı olarak da çok sakinimdir öyle uçlarda yaşamam. Kendimi her zaman naif bir şekilde ifade etmişimdir. Olaylar karşısında da mantık çerçevesinde belirlediğim bir şey vardır öyle davranırım. Biraz sakin kalırım başkalarına göre. Gece hayatım yoktur. Sevdiğim insanlar hep yanımda olsun isterim. Genelde evimde vakit geçirmeyi severim. Üniversite zamanımda Beyoğlu’nda çeşitli mekanlarda çalıştım o dönemim bana gece dışarı çıkma konusunda yeterince doymuşluk sağladı.
Peki özel hayatın ne durumda?
Hayatımda bir süredir kimse yok. İşime ve aileme yoğunlaştığım, pek fazla da sosyalleşmediğim için biriyle tanışamıyorum haliyle. İlişkiye kapalı falan değilim. Bir gün denk gelir, hayata aynı penceren baktığım biriyle tanışırız ve bir beraberliğimiz olabilir, kısmet…
“İlişkilerimi samimi yaşamayı severim”
Aşık olduğunda da bu kadar sakin kalabiliyor musun gerçekten?
Hayatıma biri girdiğinde daha verici olan tarafımdır. Elimden gelen her şeyi yapmaya gayret eder ve çok çabuk sahiplenirim. Ama bunu da tecrübelerime dayanarak belli bir seviyede tutmayı tercih ediyorum artık. Daha önceki yıllarımda hayatımdaki kişiyi hemen içime alır, sahiplenirdim ama bunun doğru olmadığını zamanla gördüm. Fikir ayrılığı yaşadığın birine kendini bu kadar açarsan zarar görüyorsun. Bu tecrübeyle artık bu konuda kendimi dengelemeye ve törpülemeye çalışıyorum. Ama bu benim karakterim ilişkilerimi samimi yaşamayı severim bu da bir gerçek. Tabii böyle bir durumda enerjimin yükseldiğini ve keyifli bir hale geldiğimi inkar edemem. Bu hali severim ama yüzde 100 o halde de kalamam onu da söyleyeyim. Ara ritimler iyi ve yeterli oluyor. Motive ediyor beni hem aileme hem de işime olan bağlılığımı artırıyor.
Sen evden dışarı çıkmıyorum diyorsun ama ben yine de sormak istiyorum… Çapkın mısın? Çünkü senle ilgili böyle bir algı var sanki buna ne diyeceksin?
Hiç değilim. İnsanlarla iletişim kurmayı sever bir yapım var sanırım bu beni algıda çapkın gösteriyor ama o öyle değil. Aksi zaten benim için çok yorucu olur. Hayatıma sürekli birilerini sokma taraftarı değilim. Arkadaş olarak bile böyle, dün tanıştığım insanı yarın hemen arkadaşım canım ciğerim diye içime alamam. Doğru insanlarla doğru birliktelikler kurmak isterim. Bu yönümden ötürü de hemen herkes öyle ne sevgilim ne de arkadaşım olamıyor . Ama karşımdaki kişi benim doğrularım paralelinde biriyse iletişim kurma konusunda çaba sarf ediyorum kabul.
“Sektördeki yerim neresiyse onu kabul edeceğim”
Korkuların var mı?
Sektöre ilk başladığımda yüksek kaygılarım vardı. Oyunculuk öncesi reklam filmlerinde kamera arkasında asistan olarak çalıştım ve oynadım. Ama 2012’de çektiğim bir sinema filmiyle oyunculuğa tam olarak adım attım. 2013’te Kocamın Ailesi rol aldığım ilk dizi projemdi. Bu noktada ilk başladığımda kaygılarım oldu çünkü kamera arkasından geldiğim için işlerin setlerde nasıl ilerlediğini çok iyi biliyordum. Fakat buna ayak uyduracak kafa yapısına ve rahat bir bakış açısına sahip değildim. Bu durum hala da devam ediyor aslında.
Biraz açabilir misin nedir o rahat bakış açıları?
Biraz esnek olmak gerek, ödün vermek ve dışa dönük olmak gerek. Yeri geldiğinde kendi karakterinden feragat etmek gibi durumlar olabiliyor ve bende bunları asla yapan ve yapabilecek biri olmadım. Doğal, sade ve butik yaşadığım bir hayatım olduğu için bunlar bana uzak şeyler. Bu yüzden mesleğimde de kendi karakterimin dışına çıkamıyorum ve bu da biliyorsun ki bizim sektörde çok zor. Eğer bu tarz bir kafa yapısına sahipsen kalıcı olma ihtimalin azalıyor. Ama ne olursa olsun işini iyi yaparsan da mutlaka yeni teklifler geliyor. Bu yüzden kalmak istediğim gibi kalıp hayatımı mesleğime devam etme taraftarıyım. Zaman zaman endişelerim oluyor ama iş disiplinime ve ahlakıma çok güvendiğim için bu kaygılarımı kendi kendime çürütüyorum. Yani ben böyle olmaya devam edeceğim ve bu şekilde sektördeki yerim neresiyse onu kabul edeceğim ve fazlası için de hırslanmayacağım. Beni izleyenler, sevenler beni hayatlarına nereye koyarlarsa hayatıma oradan devam edeceğim.
Seni tanıyan herkese kendini doğru bir şekilde ifade ettiğini düşünüyor musun ya da düzeltmek istediğin bir şey var mı?
İnsanların tam manasıyla beni tanıdığını düşünmüyorum. Yedi yıldır sektörde birçok projede yer aldım, birçok kişiyle çalıştım ama insanlara yüzde yüz kendimi ifade ettiğimi düşünmüyorum. Zamanla belki bu da yolunu bulur. Bu mesleğin bize getirdiklerinden biri de topluma kendini açmak. Tabii ki kimse kimseyi yüzde yüz tanımak ya da evinin içine girmek zorunda değil ki, kimsenin bunları çok da merak ettiğini düşünmüyorum. Bu yüzden gözden uzak yaşamak konusunda kendimce bir yol çizdim. Ama hiçbir zaman da kimse beni tanımasın, kimseyle muhatap olmayayım kafasında değilim. Ayrıca şu an herkesle iletişimde olma halinden de çok mutluyum. Bu yüzden şu anki seviye benim için en ideali diyebilirim. Böyle kendimi çok iyi hissediyorum.