Bugün vizyona giren Şuursuz Aşk filminde kamera karşısına geçen Ruhi Sarı seyirci karşısına iddialı bir rolle çıkıyor. Filmin en nefret edilecek adamını canlandırdığını ve oynadığı sahnelerde çok zorlandığını anlatan oyuncu filmde çekmek istemediği sahneler olduğunu anlatıyor. Üç sezondan beri Barut Fıçısı oyunuyla da sahnede izlediğimiz oyuncu bugünlerde yeni bir oyun hazırlığı içinde… Kariyeri boyunca birçok farklı karaktere hayat veren Sarı buna rağmen hep komedi yaptığının hatırlandığını da belirterek şöyle diyor; “En son ne yapmış olursam olayım herkes komedi yaptığımı hatırlıyor. Her sene kariyerimde bir komedi, bir dram yaptım. Ama hep komedi yapmışım gibi hatırlanmak da hoşuma gidiyor. Demek ki her seferinde doğru bir şey yapmışım.”
Yeni yıla yaklaşırken, 2020 için yaptığın planlar var mı?
Evet var… Her yeni yılın bir önceki yılları aratmamasını diliyorum. Bu yüzden geçmiş olan bu yıl Türkiye gibi geçti bana da. Yılın bu son günleri bir sinema filmimiz vizyona girdi. Dijital platformda bir dizi çektim. Yeni bir oyuna başladım ki üç seneden beri devam eden Barut Fıçısı oyunum hala devam ediyor. Bu yüzden 2019’u 2020’ye güzel teslim ediyorum.
Şuursuz Aşk filmiyle beyaz perdedesin… Duygusal yoğunluğu ve etkisi büyük bir film ancak sen bu filmde ters köşe yapıyorsun diyebilir miyiz? Böyle bir rolle izledik mi seni daha önce?
Aslında buna benzer ters köşe roller oynadım. Her zaman oyunculuğunun adının değişebilmek olduğunu düşünüyorum. Aktörlere değişebilenler demeyi seviyorum ve değişmeyi tercih ediyorum. Burada da biraz filmin en nefret edilecek karakterini oynuyorum. İnşallah becerebilmişimdir. Ama gerçekten zor bir karakterdi. Hatta öyle sahneler vardı ki, keşke yapmasam, çekmesem olmaz mı dediğim anlar oldu. Her ne kadar oyuncu da olsak, bir acıyı gösterirken o acının sebebini oynuyorsanız, çok daha büyük bir acı çekiyorsunuz. Bu yüzden sette bu kadarı fazla bana dediğimi hatırlıyorum. Sonrasında tabii iyi ki yaptık dedim çünkü filmin en önemli sahnelerinden biriydi. Herkesin bu filmde kendinden bir şey bulacağını düşünüyorum. Çünkü gerçekten masum bir aşk üzerine kurulu bir film. Tertemiz hesapsız bir sevginin nelere kadir olduğunu gösterebilecek bir film. Biraz da bunu göstermenin peşinde koştuk.
“Ben oyuncuyum her rolü oynarım”
Daha naif ve güldürü üzerine yazılan roller senin üzerine mi yapıştı, böyle bir algı olmasına ne diyorsun?
En son ne yapmış olursam olayım herkes komedi yaptığımı hatırlıyor. Her sene kariyerimde bir komedi, bir dram yaptım. Ama hep komedi yapmışım gibi hatırlanmak da hoşuma gidiyor. Demek ki her seferinde doğru bir şey yapmışım. Tabii dediğim gibi sürekli değişiyorum. Mesela geçen sezon Söz dizisinde de çok kötü birini oynadım. O dizide de çok sevildim ama komedide de unutulmadım. Hayatımda bir defa Karadenizli oynadım o da çok sevildi. Hepsini ben oynadım ve hepsine ben can verdim. Hiç dram ya da komedi oyuncusuyum diye ayırt etmiyorum. Ben oyuncuyum her rolü oynuyorum.
Yapmak istediğin bir şey kaldı mı?
Yapmak istediğim tek şey, yaptığım şeyden çok daha iyisini yapmak. Ben oynarken çok mutluyum. Oynayabildiğim sürece de oynamak istiyorum. Umarım hayatla oynarken vedalaşırım. Başka bir derdim yok.
Şuurunu kolay kolay kaybettiğin anlar oluyor mu yoksa kontrol altında tutabiliyor musun?
Çok beceremiyorum. Çünkü duygularıyla yaşayan biriyim. Karadenizli olmanın da verdiği bir heyecanla bir anda parlayan, bir anda sönen, parlamaktan pişman olup olayı çok daha başka noktalara getirebilen bir insanım. Gerçekten duygusal yaşıyorum. Çok mantıklı hareket edemiyorum, şuurumu yetirdiğim anlar oluyor ama tabii başıma bela açacak şuursuzluklardan bahsetmiyorum. Ancak duyguları bir tarafa bırakıp mantıkla hareket etmeyi tercih etmiyorum. Böyle bir huyum var. Keşke bunu eğitebilsem.
Bu durum aşkta nasıl işliyor?
Hissettiğim şeyin peşinde koşmayı sevenlerdenim. Bunu sadece aşk için söylemiyorum ama olmak istediğim yerde olmak için yapamayacağım hiçbir şey yok.
Bu aynı zamanda hırslı olmak değil mi?
Alakası yok… Orada olmak zorunda değil ama ben bir şeyi seviyorsam, onu sevmenin keyfini çıkartabilmeyi isterim. İlla her şey bir sonuca varmak zorunda değil, onu sevmesi de güzel.
“Tekrar eden şeylerde heyecanımızı yitiriyoruz”
Son dönemde fikirlerini değiştirmene sebep olan şeyler yaşadın mı?
Aslında okuduğumuz ve gün içinde yaşadığımız her şey size belli şeyler katıyor. Ama uzun süredir hayatımda Şuursuz Aşk kadar beni heyecanlandıran bir şey olmamıştı. Bir de yeni dizim ve oyunum da beni çok heyecanlandırdı. Hayatın içinde oynamaya ve işimizi yapmaya çalışırken tekrara düşmemek adına çok çaba sarf ediyorum. Çünkü tekrar eden şeylerde heyecanımızı yitiriyoruz. Ne kattın hayatına dersen ezber bozan şeyleri hayatıma dahil ettim. Zor bir sene geçirdim ama bu da çok şey kattı bana. Mesela eskisi kadar karamsar değilim. Şimdiyse hayırlısı buymuş diyorum.
Ezber bozan şeyler neler oldu?
Mesela bir internet dizisi girdi hayatıma. Hile dizisi benim için çok değişik bir deneyim oldu. Gençleri yakaladığım bir işti. Gerçekten internet dünyası bilmediğim bir alandı. Yaptığım iş aynıydı ama farklı bir mecrada yeni şeyler öğrenmek beni diri tutuyor. Bilmediğim bir dünyada aslında çok bilinen adamlarla hayata merhaba dedim. Dijital platformda da yapmak istediğim ve hayatıma katacağım şeyler var… Dijital için mutlaka bir şeyler yapacağım ama henüz tam detaylandırmış ve hazır değilim.
Dijital dünyanın doğurduğu isimlerin sinemaya adım atmasına ne diyorsun. İnternet fenomenleri sinemada tıklanmalarının karşılığını aldı mı?
Karşılık olarak bekledikleri şeylere bağlı. Kısa bir süre içinde şöyle bir kaos yaşandı; fenomen arkadaşlarımız sinemaya geçip kendi hikayelerini çekmek istediler ama aralarında bazıları çektikleri o videoları sinemayla karıştırdı. Çektikleri 1,5 dakikalık videolarla bir hikaye kurgusu içinde hikayelendiremediler. Bu yüzden sıkıntı yaşadılar. Oyunculuk da başka bir şey. Kamera önünde, kendi hayatları içinde çok da değişmeden yaptıkları şeyin maalesef oyunculukla pek de alakası yok. Ama çabaları çok güzel, üretmeye ve var olmaya çalışıyorlar, öğreniyorlar. Böyle böyle düşe kalka öğrenecekler. Ama şu anda bir geçiş kaosu yaşıyorlar. İlk çıkan fenomen filmleri ilk çıktıkları zaman gişe yaptı ama bir sonrakinin önüne de set koydu. Herkesin cep telefonuyla kolaylıkla izlediği adamlar sinema perdesinde çok da öyle karşılık bulamadı. Ama bu bulamayacak anlamına gelmiyor.