Gökhan Keser kasım ayında vizyona girmeye hazırlanan Mahsusa filminde seyirci karşısına bu kez bir Osmanlı ajanı olarak çıkacak. Mahsusa filminde vatanıyla aşkı arasında kalan Ali Reşat Çavuş’un konu edileceği film için Keser bugüne kadar yapılmış en yüksek prodüksiyonlu ve görsel efektli film olacak diyor. Filmdeki gibi aşkıyla görevi arasında kalacak olsa ne yapacağını anlatan Gökhan Keser şöyle diyor; “Aşk çok önemli ve değerli bir duygu ama bir yandan da milyonlarca sorumlu olduğun insan varsa, o noktada kendimi yakarım, aşkımı kalbime gömer, vazifemi yaparım.” Bir yandan da müzik kariyerine hız kesmeden devam eden Gökhan Keser yaza doğru yeni şarkılarını dinleyicileriyle buluşturacağının müjdesini veriyor.
Mahsusa adında yeni bir film çektin. Yoğun bir çekim temposundan çıktın nasıl bir film oldu?
Söylediğin gibi yoğun bir tempo oldu. Çekimler öncesi almam gereken eğitimler vardı. Atış poligonuna gittim, binicilik eğitimleri, yakın dövüş kareografileri ve karakter üzerine birçok çalışmam oldu. Çekimlerimiz ve setimiz çok keyifliydi. Filmde Ali Reşat Çavuş diye bir ajanı canlandırıyorum. 1908’de geçen gerçek bir hikaye. Teşkilat-ı Mahsusa şu anki MİT’in temellerinin atıldığı bir teşkilat çevresinde, Osmanlı’nın çetin savaşlarının sürdüğü günlerden günümüze gelen bir sandık hikayesini anlatan bir dönem filmi. Partnerim Gizem Karaca ile bir yandan imkansız bir aşkın iki karakterini oynadık bir yandan da sandık için verilen mücadeleyi anlattık.
Bu rol sana sonrasında neleri getirecektir?
Her rolün hikayesi farklı. Burada oynadığım karakterin gerçek ve yaşamış biri olması benim için çok önemli ve değerli. Kurtuluş Savaşında vermiş olduğumuz mücadeleyi anlatmasının yanı sıra olmadığın bir kişi, bulunmadığın bir döneme ışınlanıyorsun. Bu anlamda benim için çok kıymetli. Hem bir ajan filmi hem de bir dönem filmi. Osmanlı döneminde 40 kişiyle bin kişiyi devirmiş ve tarihimizde olan bir hikaye Teşkilat-ı Mahsusa’yı da anlatması açısından çok önemli. Bu teşkilatta olan kişiler birçok dil bilmesi, her konuda eğitilmesi, görgü kurallarına hakim, müthiş dans eden üstün yetenekli ajanlar olması çok etkileyici. Bu yapı içindeki önemli bir karaktere can veriyor olmam benim için ayrı bir önem taşıyor. Bir de bu zamana kadar çekilmiş en büyük prodüksiyonlu ve görsel efektleri çok yüksek olacak bir iş. Beş ülkede efektleri yapılacak bir film. Şimdiden efektlerin yapılması için filmimiz Los Angeles, Bulgaristan, Hindistan ve Pakistan’a gönderildi. Kimsenin bugüne kadar görmediği efektlerin izleneceği, Hollywood filmi gibi ya da ondan daha iyi olabilecek bir film diyebilirim.
“Yanlış bir dönemde yaşıyorum”
Partner olarak Gizem Karaca’yla iyi bir ikili olmuş gibi duruyorsunuz…
Kadromuz zaten birbirinden profesyonel isimlerden oluşuyor. Gizem’le de (Karaca) iyi bir ikili olduk. Çünkü bunu oynarken de yansıtmak ve o enerjiyi hissettirmek gerekiyor. Elimizden geldiği kadar bunu yansıtmaya çalıştık. Bu arada film ekim ya da kasım ayında vizyona girecek. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık ve başardık diye düşünüyorum.
Her oyuncunun hayalinde bir ajanı oynamak vardır. Senin de böyle bir hayalin var mıydı?
Fantastik bir işte oynamak istiyorum. Bilimkurgu tadında bir işte olmak isterim. Ama bunun dışında hepsi bir bütün. Şu rolü isterim böyle oynarım demekten ziyade, senaryo, karakter, oyuncu kadrosu, yapımcı ve yönetmeni netleşirse ve karakteri de çıkartabileceğime inanırsam işin içine giriyorum. Herkes aksiyonu yüksek bir rol diye ajan gibi rolleri ister ama bende pek öyle olmuyor.
O dönemin, o devrin adamı olmak ister miydin?
Şuan zaten yanlış bir zamanda yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Ama o dönemde mi yoksa bir başka dönemde mi yaşamalıyım ondan emin değilim. Teknolojinin getirdiği konfor şartları muazzam bunu kimse inkar edemez. Ama bunun yanında geçmişten kalan o değerlerin de yavaş yavaş yozlaştığını ve yok olduğunu görüyoruz. O geçmiş zamanlarda yaşamak ve hayatı doya doya yaşamak isterdim.
“Yaşadığım aşkın hakkını veririm”
Filmde görev icabı başlayan ama sonradan gerçek ve tutkulu bir aşka dönüşen bir ilişki var. Sen günümüzde böyle bir ikilemde kalsan ne yaparsın?
Filmdeki hikaye içinde vatan sevgisinin de içinde olduğu ve vatanınla aşkın arasında kaldığın bir hikaye düşün. Aşk çok önemli ve değerli bir duygu ama bir yandan da milyonlarca sorumlu olduğun insanlar var. O noktada kendimi yakardım artık karşımdaki kimse kusura bakmasın. Aşkımı kalbime gömerim vazifemi yaparım.
Peki seninle aşk yaşamak nasıldır?
Onu benimle aşk yaşayana sormak lazım. Hem özel hem de arkadaş ilişkilerimde çok duygusalımdır. Yaşadığım duygunun hakkını vermeye çalışırım.
Nasıl insanlar senin hayatında barınabilir hangileri barınamaz?
Herkesin olduğu gibi benim için de bir insanın samimi ve içten olması çok önemli. Güvensizlik ve yalan olmaması lazım. Benim kardeşim, dostum dediğim birinin bana açık yüreklilikle her şeyi anlatmasını isterim. Bunun aksini hissedersem zaten yavaş yavaş uzaklaşırım. Zaten bütün yakın dostlarım 15 yıllık arkadaşlarım. Birçoğu çocukluk yıllarıma dayanır. Çok sosyal ve kalabalık bir çevrem vardır ama dostum dediğim kişiler bir elin parmaklarını geçmez.
“Ailem en büyük şansım”
Şanslı biri olduğunu düşünüyor musun?
Bugüne kadar isteyip de başaramadığım bir şey olmadı. Zaten bence her şey önce inanmakla başlıyor. Bunun için de elimden gelen her şeyi yapıyorum. Ama hayattaki en büyük şansım ailem. Allah onları başımdan eksik etmesin. Çok güzel bir ailede büyüdüm ve mutlu bir çocukluk geçirdim buna şükrediyorum.
Peki yeni şarkı hazırlıkları var mı?
Evet var yakın zamanda bir şeyler olacak. Elimde birçok şarkı var yaza çıkmayı planlıyorum ama onun öncesinde bir tane single da yapabilirim.
Her yıl bir şarkı yapıyorsun ama aynı zamanda sinemaya dair de mutlaka bir üretimin oluyor. Sinemayla bağını bu anlamda nasıl açıklıyorsun?
Sinema çok kıymetli geliyor bana. Dizide de görüştüğüm projeler oldu ama sevdiğim karakter olmadı açıkçası. Bu anlamda sinemada önüme gelen karakterler beni daha çok cezp etti.