Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - İngiltere'nin Lemington kentinde yaşayan Angela Tinning'in 'Missy' adında hırçın ve huysuz bir kedisi vardı. Normal zamanda kendini sevdirmeyen ve pek de insan canlısı olmayan kedisi son dönemde yanına çok yanaşır oldu. Sırnaşmakla kalmayıp bir de sürekli göğsünün üzerine çıkıp tırmalayınca Tinning, "Bu kedi bana bir şey anlatıyor olabilir mi?" diye düşünerek doktora gitti. Kedisinin sürekli göğsüne atlayıp orada durduğunu, tırmaladığını doktora anlatınca yapılan tetkikler sonucunda vücudunda kanser öncesi hücrelere rastlandı. Uzmanlar bu hücreleri hemen temizledi ve genç kadın kedisi sayesinde sağlığına kavuştu. 2 yıl sonra Missy'nin hareketlerinde yeniden beliren tuhaflık Tinning'i bir kez daha şüphelendirdi. İşte ne olduysa da o zaman oldu.
'HIRÇIN KEDİM KUCAĞIMDAN İNMEZ OLDU'
Kedisinin davranışlarını çok iyi bir şekilde gözlemleyen ve onun bir şey anlatmak istediğini fark eden Angela Tinning, Missy sayesinde kansere yakalanmaktan son anda kurtuldu. Ancak Missy 2 sene sonra Tinning'in göğsüne yeniden çıkınca "Bir sorun daha var sanırım" diye düşünen genç kadın tekrar doktora gitti. Bu kez meme kanserine yakalandığı ve mastektomi ameliyatı olması gerektiği haberi kendisine üzücü bir şekilde bildirildi. Kanseri kedisi sayesinde erken teşhis edilen Tinning, kısa süre de tedavi görerek eski haline döndü. Hayatını evde beslediği can dostu Missy'e borçlu olan Tinning yaşadıklarını en ince ayrıntısına kadar kamuoyuyla paylaştı.
"Köpeklerin içgüdüleri sayesinde sahiplerinin hastalıklarını hissettiğine dair şeyler duymuştum ama kediler hakkında bilgim yoktu. Ancak bir şeyler ters gidiyordu. Hırçın kedim sevgi dolu davranışlar sergiliyordu. Çok garipti. Göğsümde yatıyor ve daha önce benim de rahatsızlık duyarak dokunduğum bölgeye dokunuyordu. Doktora gittim, biyopsi yapılınca gerçek ortaya çıktı." - Angela Tinning
BU SIRRIN ARDINDA MÜTHİŞ KOKU YETENEĞİ VAR
Tinning ve Missy'nin hikayesi üzerinden yola çıkarak tüylü dostlarımızın gizemli dünyası hakkında bilgi almak için Veteriner İç Hastalıkları ve Psikoloji Uzmanı Prof. Dr. Tamer Dodurka'ya ulaştık. Dodurka, köpekler gibi kedilerin de hastalıkları tespit etme konusunda olağanüstü bir yetenekleri olduğunu ve sahiplerindeki hastalıkları hissedebileceklerini ancak bunda içgüdülerin ne derece rol oynadığının henüz belirsiz olduğunu söyledi. Bilindiği kadarıyla bu durum, onların altıncı hissi ya da başka bir hissiyle alakalı değil. Kedilerin manyetik alanların farklılaşması ve enerji değişimlerini hissetmeleri konusunda ileri sürülen yetenekleri şu an için anekdottan ileriye de gidememiş. Dodurka, kedilerin köpeklerde olduğu gibi muhteşem burun yapıları ve beyinlerindeki kokuya ayrılan büyük alanları sayesinde bir hastalığın vücuttaki varlığını, yaşanan kimyasal değişimlerden algılamalarının zor olmadığının altını çizerek şu açıklamayı yaptı:
"Normalde insanın nefes alıp vermesi ve terlemesiyle en az 3 bin 500 çeşit uçucu yağ asidi ve başka maddelerin atıldığı biliniyor. Köpek ve kediler en modern gaz kromotografi cihazından çok üstün şekilde bu yağ asitlerini ayırt edebilir ve bu cihazların ölçemeyeceği düşük düzeylerini bile koklayabilirler. Örneğin kedi ve köpeklerin tek yumurta ikizlerinin bile su bardağında bıraktığı dudak izini bir hafta sonra kokuyla ayırt edebildiği ortaya konulmuştur."
İnsanların solunum yoluyla yaydığı yağ asitlerinin çeşidi ve miktarının hastalık durumuna göre değiştiğini, kedilerin de bu farklılığı algılayabildiğini ileten Prof. Dr. Tamer Dodurka, kedilerin aynı zamanda bölgesel hastalık hallerinde kanser bölgesindeki ısı farklılıklarını, kan dolaşımındaki değişimleri, aşırı kanlanma ya da kandan yoksun kalmayı, vücudun savunma hücrelerinin saldırısıyla bölgede değişik sıvıların oluşmasından kaynaklanan koku değişimlerini de fark edebileceğini belirtti. Bu farkındalık sonucunda Missy'nin sahibindeki kanserli bölgeye ilgi gösterdiğini de ekledi.
Sahibine meme kanserini haber veren kedi Missy, Cats Protection'ın düzenlediği Ulusal Kedi Ödülleri'nde 'Kahraman Kedi' kategorisinde yüzlerce kediyi geride bırakarak üçüncü oldu.
'KANIT YOKSA TAHMİNDEN İLERİ GİDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
"Her hayvan bu değişiklikleri algılayabilir ama hepsi gidip de sahibinin hastalıklı bölgesiyle ilgilenmez" diyen Prof. Dr. Tamer Dodurka şu noktanın da altını çizdi: "Dedektör köpeklerin verilen eğitim sonunda hastalığı bulduğunda tepki vermesi başarılı şekilde öğretiliyor. Ancak eğitim almayan hayvanın, vakada olduğu gibi kadının kanserli bölgesiyle ilgilenmesinin meraktan mı, endişeden mi, yoksa ortaya konulamayan bazı sebeplerden mi kaynaklandığını söyleyebilmek şimdilik mümkün değil."
Bu vaka üzerinden kedilerin hislerinin ne derece kuvvetli olduğuna değinmişken, kedilerin etraftaki negatif enerjiyi aldıklarına dair ortalıkta dolaşan söylentiyi de netleştirmekte fayda var. Kediler, negatif enerji hissettiği kişilerin yanına daha mı çok gider? Dodurka bilimsel olarak böyle bir açıklama yapmanın elde bulunan verilere göre henüz kanıtlanmadığını söyledi. Prof. Dr. Tamer Dodurka, "Kedilerin hayrete düşüren müthiş algılama kapasiteleri elbette bizleri merak ettiriyor, bir açıklama bulabilmek için bu tür yorumlara itiyor. Ancak kanıt bulamadığımız sürece tahminden ileri gidilmesi mümkün değil" açıklamasında bulundu.
GERÇEK BİR KEDİSEVER OLMANIZ YETİYOR
Gelelim kedilerin iddia edildiği gibi iyileştirici özelliklerinin olup olmadığına. "Kediseverler bilir; kediyi okşamayı, kucağa almayı hatta onunla oymayı bir kenara bırakın kediyi düşünmek ya da ondan söz etmek bile insanı rahatlatıcı bir etkiye sahiptir" Prof. Dr. Dodurka, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu etkinin kaynağının, kedi sayesinde vücudumuzdan salgılanan endorfinler veya oksitosin gibi hormonlar olduğu biliniyor. Salgıladığımız endorfinlerin ağrı kesici özelliğinden faydalanabiliyoruz. Yüksek olan kan basıncımız düşüyor, nabzımız normale dönebiliyor, sakinleşiyor, stresimizi atıyor ve gevşiyoruz. Sanırım bence kedileri severken vücudumuzda birikmiş elektriği boşaltmak bize ayrı bir rahatlama duygusu yaşatıyor. Hastanelerde en morali bozuk hastaların bile oyuncu bir kedinin hareketleri karşısında yüzleri gülmeye, moralleri artmaya ve iyileşmeye olan istekleri geri gelmeye başlıyor. Stresi azaltmanın, morali yükseltmenin tedavide önemi çok iyi biliniyor."
Türkiye'de de İngiltere yaşanan bu vakaya benzer bir olay yaşandı. Sağlık memuru olarak görev alan Seden Baş, sokaktan sahiplenerek 'Şans' adını verdiği kedisi sayesinde hayata tutundu. Kedisinin sürekli sonradan tümör olduğu anlaşılan sağ göğsündeki bölgeye yattığını belirten Baş, hastaneye başvurduğunda ise kanser olduğunu öğrendi. Kedi sayesinde hastalığının farkında varan Seden Baş, tedavilerinin ardından hayata tutundu.
Ancak Dodurka'ya göre tüm bu anlatılanların gerçekten işe yaraması için gerçek bir kedisever olmak gerekiyor. Yani kediye ne kadar âşıksanız bu özelliklerinden o kadar faydalanabilirsiniz. Aksi takdirde kedinin iyileştirici özelliğiyle karşılaşmak mümkün olmayabilir.