28.08.2023 - 12:27 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Michael Clark Rockefeller 1938 yılında doğduğunda, New York valisi Nelson Rockefeller'in en küçük oğluydu ve dünyanın gelmiş geçmiş en zengin insanlardan biri olan büyük büyükbabası John Rockefeller tarafından kurulan milyonerler hanedanın en yeni üyesiydi. Babası onun kendi izinden gitmesini ve aile imparatorluğunu yönetmeye yardım etmesini beklese de Michael daha sessiz, daha sanatsal bir ruha sahipti. 1960 yılında Harvard'dan mezun olduğunda, toplantı odalarında oturup toplantılar düzenlemekten daha heyecan verici bir şey yapmak istiyordu. Bu konuda ona en büyük yol gösterici olacak şey babasının kurduğu müze oldu.
Nelson Rockefeller'in kurduğu ilkel sanatlar müzesinde bulunan farklı medeniyetlere ait eserlerden etkilenen Michael’ın kendi yolunu çizmesi çok uzun zaman almadı. Dünyanın farklı bölgelerinde babasının müzesinde bulunana benzer ederler aramaya karar veren Michael Rockefeller, babasının kurduğu müzenin yönetim kuruluna girdi. Bir Rockefeller olarak bu alanda iz bırakacağına inanıyordu. Ancak yaşanan gelişmeler, tarihin onu farklı şekilde anmasına sebep oldu.
ASMAT KABİLESİ'YLE TANIŞTI
Michael Rockefeller, eski medeniyetlere ait eserleri bulmak için çıktığı yolda Japonya’dan Venezuela’ya kadar birçok ülkeyi dolaşmış olsa da tam olarak istediği şeyleri bulabildiğini düşünmüyordu. Onun hedefi çok daha büyüktü. Daha önce çok az kişinin gördüğü bir yere gitmeyi ve orada keşif yapmayı planlıyordu. Hollanda Ulusal Etnoloji Müzesi ile temas kuran Michael, temsilcilerle konuştuktan sonra, o zamanlar Hollanda Yeni Ginesi olarak bilinen, Avustralya kıyısı açıklarında devasa bir adada yaşayan Asmat Kabilesi'ni ziyaret etmeye ve adada keşif yapmaya karar karar verdi.
Dış dünyayla son derece sınırlı temasları olan Asmatlar, adalarının ötesindeki topraklarda ruhların yaşadığına inanıyordu ve denizin karşı tarafından gelen beyaz insanları doğaüstü varlıklar olarak görüyorlardı. Bu sebeple ada halkının Michael’e karşı bakışı olumlu yönde değildi ve ona kabileye ait eserleri satmayı reddettiler. Michael, ilk yaptığı ziyarette eli boş dönmüş olsa da ada hakkında duyanları dehşete düşüren bilgiler edinmişti. Birbirleriyle savaş halinde olan Asmat kabileleri arasında yamyamlığın yaygın olduğunu fark eden Michael, günlüğüne “Burası daha önce gördüğüm yerlerden çok daha vahşi bir yer” diye yazmıştı.
İKİNCİ GEZİDEN SONRA KAYIPLARA KARIŞTI
İlk geziden sonra Asmatlar hakkında ayrıntılı bir antropolojik çalışma oluşturmaya karar veren Michael, Asmatlara ait eserleri de babasının müzesine getirmek üzere planlar yaptı ve bu amaçla adaya ikinci bir gezi düzenlemeye karar verdi.
Michael Rockefeller, 1961'de bir kez daha Yeni Gine'ye doğru yola çıktı. Bu gezide ona Hollanda hükümeti tarafından görevlendirilen antropoloğu Rene Wassing eşlik ediyordu. Ancak gezi planlandığı gibi ilerlemedi.
19 Kasım 1961'de içinde Michael Rockefeller’ın da bulunduğu tekne, Asmatların yaşadığı adaya ulaşmaya çalıştıkları sırada alabora oldu. Rockefeller ve Wassing, ters dönmüş tekneye tutunarak hayatta kalmayı başarmıştı ancak Michael Rockefeller, Wassing’e ‘Başarabilirim’ diyerek tekneden ayrılıp adaya doğru yüzmeye başladı. Michael Rockefeller, o günden sonra ortadan kayboldu ve bir daha hiçbir zaman bulunamadı. Bulunması için başlatılan arama çalışmaları sonuçsuz kalan genç adamın köpekbalıkları tarafından parçalandığı veya Asmatların yanına çıkmayı başararak yamyamlar tarafından yenildiği iddia edildi. Bir diğer iddia ise Rockefeller’ın ada halkı ile yaşamaya başladığıydı.
Yıllar sonra belgesel yapımcısı Fraser Heston’un kaybolma vakasını araştırmak için olay yerinde çektiği görüntüler, Rockefeller’ın hala hayatta olduğu ve adada kendine yeni bir hayat kurduğu iddialarını yeniden diriltti.
MICHAEL ROCKEFELLER YAŞIYOR MU?
Fraser Heston, Rockefeller’in kaybolduğu olayı araştırmak için olayın yaşandığı bölgeye giden gazeteci Milt Macklin'e ait görüntüleri incelediğinde şaşkına döndü. Heston, görüntülerde Macklin'in açıkça gözden kaçırdığı bir şeyi fark etti: Asmat savaşçılarının arasında beyaz bir adam vardı ve savaşçılarla birlikte hareket ediyordu. Heston’un tespitinden sonra birçok kişi beyaz adamın Michale Rockefeller olduğuna ve Asmat Kabilesi ile birlikte yaşamaya başladığına inanmaya başladı.
Beden dili uzmanı Inbaal Honigman, Rockefeller'in kaybolmadan önce kabile üyeleriyle birlikte çekilmiş fotoğraflarını ve video kaydında bulunan beyaz adamın davranışlarını analiz etti. Honigman, “Michael Rockefeller, kaybolmadan önceki fotoğraflarının her birinde, kabile üyeleriyle etkileşim halinde, tamamen meşgul ve gerçekten mutlu görünüyor. Fotoğraflarda elleri çekim ve kayıt ekipmanlarıyla meşgul olmasına rağmen etrafındaki erkek ve kadınlarla göz teması kuruyor, bu da bize onları bir araştırma konusu değil, insan olarak gördüğünü gösteriyor. Görüntülerdeki beyaz adamın Rockefeller olduğuna dair net bir kanıtımız bulunmuyor olsa da bu kişinin Rockefeller olduğunu düşünürsek ve eski fotoğrafları da hesaba katarsak Michael Rockefeller böyle bir hayat yaşamaktan mutlu olurdu gibi görünüyor” dedi.