Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - 19'uncu yüzyılda Almanya'da yaşayan ünlü bir fizikçi olan Wilhelm Conrad Röntgen, uzun süredir çalıştığı projesini nihayet sonlandırmıştı. 8 Kasım 1895 günü 'X ışınlarını' keşfederek bugün kullanılan röntgen tekniğini bulan Wilhelm C. Röntgen, Askeri Tıbbiye son sınıf öğrencisi Esad Feyzi Bey'e ilham oldu, onun çalışmaları ise 1897 yılı Türk-Yunan Savaşı'na kadar uzanıp pek çok şeyin seyrini değiştirdi. İşte Wilhelm Röntgen'in laboratuvarından İstanbul Tıp Fakültesi profesörlerinden Âkil Muhtar Özden'in laboratuvarına uzanan bu yolculuğun detayları.
Alman fizikçi Wilhelm Conrad Röntgen'in derimizin altındaki olan biteni görüntüleme ve hastalıkları teşhis etme arzusu beraberinde büyük bir buluşla taçlandı. Kendi laboratuvarında eşinin bileklik takılı elleri üzerinde yaptığı denemeleriyle başlayan yolculuk, finalde gerçek bir görüntüleme sonucuyla bitti. Henüz ne bulduğunu bilmediği için adına 'X ışınları' denilen bu buluş, 28 Aralık 1895 günü Würzburg Tıbbi Fizik Derneği'ne, 'Yeni bir ışın tipi; Preliminer bildiri' başlıklı yazıyla kendine yer buldu. Bu 'X ışınları'na zaman içinde ise 'Röntgen ışınları' denilecekti. Röntgen'in tarihe geçen buluşu, kısa bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda da kendine yer buldu. 'La Semaine Medicale' adlı tıp dergisinde duyurulan bu buluştan haberdar olan ve o dönem askeri tıbbiye öğrencisi olan Esad Feyzi Bey, çığır açan bu buluşu bir an önce denemek istedi.
'HİSSETTİĞİM HAYRANLIK DUYGUSUNU ANLATAMAM'
Esad Feyzi Bey'in ilk denemesi İstanbul Tıp Fakültesi profesörlerinden Âkil Muhtar Özden'in laboratuvarında oldu. Esad Feyzi ve yanındaki arkadaşı Rıfat Osman'ın denemesini heyecanla izleyen Özden, deneme sonrasında verdiği bir röportajda şu cümleleri söyledi:
"Bir fotoğraf camı, birkaç kat siyah kağıtla örtülü olarak masanın üstüne kondu. Tüp yerleştirildi ve camın üstüne de benim elimi koydular, sonunda benim elimi çektiler. Çekimden sonra karanlık odaya giderek fotoğrafı tab ettik. Resmen Türkiye'de X ışını ile ilk radyografi yapılmıştı o an. Elimin kemikleri artık karşımızda duruyordu. O anda Esad Feyzi için hissettiğim hayranlık duygusunu anlatamam. Bu çok büyük bir şeydi."
DİLEKÇE YAZMAYA KARAR VERİLDİ
Henüz ilk denemelerinde başarılı olan Esad Feyzi ve Rıfat Osman, uygulamayı yaygınlaştırmak için var gücüyle çalıştı. Onla radyolojik görüntüleme yapacakları bir cihazın ülkelerindeki varlığından haberdarlardı ancak bunu kullanacak bilgi ve teknik olmadığından cihazın gücü unutulmuştu. O günlerde Türkler ve Yunanlar savaş halinde olduğu için böyle bir cihazın kullanımı cephede yaralanan askerlerin tedavi edilmesi için çok önemliydi. Sonunda iki arkadaş Yıldız Hamidiye Sultan İmparatorluk Hastanesi'nin baş cerrahı Prof. Dr. Cemil Topuzlu'ya gittiler ve bir dilekçe yazdılar. İstekleri ve heyecanları dilekçede yer alan şu ifadelerde rahatlıkla anlaşılıyordu:
"Yaralı Osmanlı gazilerinin yüce Yıldız Hastanesi’nde tedavi altına alınacakları gazetelerde minnet ve şükranla okunduğundan, tıp mektebinin fizik laboratuvarında bulunan ve az noksanı olan, bilinmeyen şualar cihazının adı geçen yüce hastaneye nakli ile bedenin derinliklerinde yeri bilinmeyen kurşun ve mermi parçaları ile çeşitli durumlarda meydana gelen kemik kırıklarının mahiyetlerini tayin için adı geçen cihazın tarafımızdan kullanılmasına ve bu suretle arz edilen X ışınları uygulaması şerefinin uygarlık dünyasında Osmanlı Tıbbı’na verilmesine ve yaralıların uzun acılardan kurtarılmalarına lütfen zat-ı ali-i üstadenelerinin tavassut buyurmasını arz ve istirham ederiz. Esad Feyzi, Rıfat Osman."
'RÖNTGEN' SAYESİNDE ASKERLERİ TEDAVİ ETTİ
İkilinin teklifi çok geçmeden kabul edilecek ve talep edilen cihaz Yıldız Hastanesi'ne ulaşacaktı. Esad Feyzi ile Rıfat Osman, hız kesmeden çalışmalara başladı. İlk röntgen, Türk-Yunan savaşında yaralanan Boyabatlı Mehmet adında bir erin sağ bileğindeki şarapnel parçasını tespit etmek amacıyla çekildi. Sonra savaşta yaralanan askerler, teker teker hastaneye getirilmeye başladı. Birçok savaş yaralısının kırık çıkıklarını, vücutlarına saplanmış olan mermi çekirdeklerini, şarapnel gibi mermi parçalarını radyografik olarak tespit ettiler ve sorunun ne olduğunu görebildikleri için uygulanan tedaviler de başarıyla sonuçlandı. Böylece Esad Feyzi Bey ve ona yardım eden arkadaşı Rıfat Osman, Osmanlı İmparatorluğu'nda X ışınını tıbbi ortamda kullanan ilk kişi olarak tarihe geçti.
Esad Feyzi Bey'in çalışmaları kısa bir zaman içinde çevrede geniş yankı uyandırdı. Kızılhaç'a başkanlık yapan Alman cerrah Dr. Hermann Küttner, Yıldız Hastanesi'ni ziyaret ederek çalışmalara gözleriyle tanıklık etti. 1898 yılında Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm'e rapor veren Dr. Küttner, Esad Feyzi Bey'in şöhretinin daha da artmasına yol açtı. Başarıları dünya çapında hayranlık uyandırdığında İmparator II. Wilhelm, bir röntgen cihazını Yıldız Hastanesi'ne hediye gönderdi.
'TIP TARİHİNİN DEĞERİ BÜYÜK FİGÜRLERİNDEN'
Esad Feyzi Bey'in çalışması tıp dünyası için günümüzde de büyük bir anlam taşıyor. Tıp Tarihi ve Etik Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Işıl Ülman, Esad Feyzi Bey için şu cümleleri kullandı: "İstanbul'daki Mekteb-i Tıbbiye 1897 mezunu Dr. Esad Feyzi, zekası, çalışkanlığı, yaratıcılığı ile hocalarının takdirini, öğrencilerinin de sevgisini kazanmış, fizik konularına meraklı, girişimci, yetenekli genç bir hekimdi. 1902'de sona eren kısa ömrüne rağmen bilim ve tıp tarihimizin önemli figürlerinden biri olmuştur."
Röntgen tekniğinin o yıllarda büyük bilimsel bir devrim olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ülman, "1896 yılında patlak veren Türk-Yunan Savaşı'nda bu cihazın savaş cerrahisinde kullanılmasını hocalarına önermiş ve onların desteğini almıştı. Kurşun ve şarapnel parçaları ile yaralanan askerler üzerinde bu cihazı kullanarak radyolojik görüntüleme yardımı ile erlerin cerrahi ameliyatlarının kolaylaştırılması ve hızla iyileşmelerine büyük fayda sağlamıştır. Bu uygulamalar dünya genelinde ilk örneklerdendir ve tarihi değeri büyüktür" yorumunu yaptı. Prof. Dr. Ülman, ileride anabilim dalı haline gelecek ilk röntgen laboratuvarının kurularak öncü radyologların yetişmesine kadar kalıcı ve önemli hizmetler veren Esad Feyzi'nin çalışmalarının büyük bir öneme sahip olduğunun altını çizdi.
ULUSLARARASI ŞÖHRETE KAVUŞAMADI
1897 yılında yüzbaşı rütbesiyle mezun olan Esad Feyzi, mezuniyetinin hemen ardından röntgen ışınlarını tanıttığı dersler vermeye başladı. Hatta bölümün baş cerrahı Prof. Dr. Cemil Topuzlu, bölüme 'Röntgen Şu'a'tı il Muayene Şubesi' adında bir birim bile açtırdı. Esad Feyzi Bey savaş sırasında yaralı askerler üzerinde kullandığı X ışınları deneyimlerini savaşın bitiminin ardından bir kitapta topladı. El yazması olarak tek nüshalık yazılmış bu kitap, ülkemizde X ışınları alanında yazılmış ilk kitap olarak tarihe geçti ancak kitap çoğaltılmadığı için uluslararası bir şöhrete kavuşamadı. Bu durum da aslında Esad Feyzi Bey'in uluslararası tıp literatüründe hak ettiği yerde olmasına engel oldu.
Genç yaşında sayısız insana yardım eden ve kendini yeniliklere, gelişime adayan Esad Feyzi Bey, henüz 28 yaşındayken yüzünde çıkan ve sonrasında menenjite çeviren bir yara sebebiyle hayatını kaybetti. Bilime ve insanlığa katkılarıyla ise her daim hatırlanmaya devam ediyor.