Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Her geçen gün kanser tedavisiyle ilgili olan çalışmalara bir yenisi daha ekleniyor. Kişiselleştirilmiş ve birçok uzman tarafından 'ezber bozan' olarak nitelendirilen kanser aşıları da bunlardan biri. Aşılar, bağışıklık sistemini kalan kanser hücrelerini tanıyıp yok etmeye hazırlayacak ve hastalığın tekrarlama riskini azaltacak şekilde tasarlandı. 55 yaşındaki Elliot Pfebve, İngiltere'de bağırsak kanserine karşı kişiye özel aşıyla tedavi edilen ilk hasta oldu. Daha önce ameliyat olmuş ve kemoterapi görmüş olan Elliot, aşıyı İngiltere Birmingham'daki Queen Elizabeth Hastanesi'nde aldı. Elliot'ın ilk tedavisinden sonra yapılan testler, kan dolaşımında hâlâ kanserli DNA parçaları bulunduğunu gösterdi. Bu nedenle, Kovid aşısındakiyle aynı mRNA teknolojisini kullanan, araştırma amaçlı bir aşı denemesine kaydoldu. Peki, kişiselleştirmiş kanser aşıları nasıl çalışıyor? Kanser tedavisinde nasıl bir fark yaratacak? Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. İlker Nihat Ökten ve Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Senem Maral'a sorduk.
'SAVUNMA VE TÜMÖR HÜCRESİNİ BİRLEŞTİRİYOR'
Hedefe yönelik tedavilerin çığır açmaya başladığını ve bunlardan birinin de immünoterapi olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlker Nihat Ökten, "Bazı tümörler kanserle savaşan vücudun savunma hücrelerini kendisini yakalaması için bir maske, kalkan oluşturuyorlar. Bu maske sayesinde tümör hücrelerini savunma hücreleri yakalayamıyor, böylece bağışıklıktan bir kaçış oluyor. İmmünoterapi de bu bağışıklıktan kaçış mekanizmasını yok ederek tümör hücresiyle vücudun savunma hücresini birleştiriyor ve savunma hücresinin tümörü yok etmesini sağlıyor" ifadelerini kullandı.
Günümüzde immünoterapilerin tek ve kombinasyon halinde kullanıldığına değinen Uzm. Dr. Ökten, tüm kanser türleri için farklı akıllı ilaçlar ve immünoterapiler olduğunu söyledi. Doç. Dr. Senem Maral konuyla ilgili, "Bağışıklık sisteminin bir görevi de vücutta oluşan anormal hücreleri tespit edip yok ederek, kanserli hücrelerin çoğalmasını engellemektir. İmmünoterapi veya biyolojik tedaviler vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı mücadele etmesini amaçlayan tedavi seçeneklerinden biri. Kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavilerin yanı sıra seçili kanser hastalarda tercih ediliyor" diye konuştu.
Kanser aşıları, kişinin bağışıklığına yönelik hazırlanan mRNA teknolojisiyle geliştiriliyor. Böyle olunca da akıllara ilk gelen aynı yöntemle hazırlanan Kovid-19 aşıları oluyor. Peki, kanser aşısı nasıl oluşturuluyor? Kovid-19 aşılarında görüldüğü gibi potansiyel bir riskten koruyabilir mi yoksa sadece hastalığı olanlar üzerinde mi etkisi olacak?
Doç. Dr. Senem Maral: Hastanın tümöründen örnek alınarak genetik kodunu analiz ediliyor. Alınan hücrenin RNA adı verilen bir kısmını kullanarak laboratuvarda kişiye özel bir aşı geliştiriliyor. Aşı vücuda enjekte edildiğinde, vücut hücrelerinin tümörün zararsız bir parçasını üretmesi sağlanıyor. Bu şekilde bağışıklık sistemini tetikleyerek vücudun savaşmasına yardımcı oluyor. Geleneksel aşılar da benzer bir prensiple çalışıyor, virüs gibi bir patojenin küçük veya zayıflatılmış bir parçasını kullanarak bağışıklık sisteminin onu bir tehdit olarak algılamasına yardımcı olur.
"Kanser aşıları, kanser hücrelerini normal hücrelerden ayırt edebilecek bir antijen veya protein üretmeleri için hastanın hücrelerine bir talimatlar gönderir ve bağışıklık sistemini harekete geçmesi için uyarır. Bağışıklık sistemi, hastalığın zararsız versiyonlarını tanıyabilen ve onlara saldırabilen antikorlar üretir. Hastanın vücudunda bu antikorlar oluştuktan sonra, hastalığın tekrarlaması halinde hastalığı tanıyabilir." - Doç. Dr. Senem Maral
'ÇEŞİTLİ TEDAVİ KOMBİNASYONLARIYLA UYGULANACAK'
Uzm. Dr. İlker Nihat Ökten: Çok çeşitli kanser aşılarımız var. Aşıları temelinde koruyucu olması için oluyoruz. Ancak konu kansere geldiğinde aşı olayı koruyucu ve tedavi edici olarak değişiyor. Kansere neden olan bazı virüsler var. En sık gördüğümüz karaciğer kanserine sebep olan D ve C virüsü. Rahim ağzı kanseri için HPV virüsü. Hepatit B ve Hepatit C virüsü için bir aşı var ve bu aşıyla birlikte hepatit sıklığı çok fazla azalıyor. HPV virüsü için de aşı, mikrobik aktivitesini azaltarak yüzde 90'a varan oranda düşürüyor.
Bir diğer aşılarımız ise tedavi edici aşılar. Tedavi edici aşılarda ise süreç şu şekilde işliyor: Kanser hücresinin vücutta olmaması gerek. Yabancı hücreyi vücudumuzun tanıyıp onunla savaşması gerekiyor. Bir şekilde kanser hücrelerine karşı savunma hücrelerini aktifleyebilirsek bir başarı elde edilebilir. Bunu yaparken de tek bir yöntem yok. mRNA teknolojisi, Küba aşısı, hücre aşıları ya da virüs plazmid aşıları dediğimiz aşılar var. Bahsi geçen mRNA ve immünoterapinin birleştirildiği çalışma ameliyat olmuş hastalar arasında gerçekleştirilmiş. Bundan sonrakiler için evre 4 ya da evre 3 hastalar için kullanılıyor. İleride de operasyon olmuş hastalar için koruyucu olarak da kullanılabilir. Ancak tek başına değil, çeşitli tedavi kombinasyonlarıyla.
'İMMÜNOTERAPİ VE mRNA TEKNOLOJİSİ BİRLEŞTİ'
Kovid aşılarında çok tartışılan mRNA teknolojisini kanser aşıları açısından değerlendirecek olursak neler söylenebilir?
Uzm. Dr. İlker Nihat Ökten: mRNA ile ilgili aşılara baktığımızda ilk çalışma bu sene 2024 Ocak ayında yayınlandı. Malign melanom dediğimiz bir cilt kanseri türü var. Çok hızlı ilerleyen bir hastalıktır. Sadece kemoterapinin olduğu çağda hastalarımızın maalesef yüzde 90-95'ini 5 yıl içerisinde kaybediyorduk. İmmünoterapilerin ilk çıkış noktası melanom hastalığıyla oldu. Bulunmasıyla birlikte eskiden 100 hastanın 5 tanesini 5 yıl yaşatabilirken, şimdi 100 hastanın 60 tanesini 5 yıl boyunca yaşatabiliyor hale geldik. Bunları 5 yıl dememin sebebi bu çalışmaların çıkışı 5-10 yıl oldu. Uzun dönem dataları hâlâ güncellenmiş halde gelmeye devam ediyor.
"Çalışmaların devamında bilim insanları 'Bağışıklık hücresinin tümör hücresini tanınabilirliğini artırabilirsek daha iyi sonuç alırız' diye düşündüler. Bu noktada da bilim insanları 2019'dan 2021'e kadar 157 tane hasta aldılar. Bir gruba immünoterapi tedavisi verdiler, bir gruba da immünoterapi tedavisini mRNA aşısıyla oluşturulmuş bir neoantijen tedavisini immünoterapiyle kombine ederek verdiler. Her bir hastanın tedavisi için tümörlü hücrelerini alıp tümörlü hücrelerin, DNA'sını genomunu dizileyip o tümörün kendi DNA'sına yönelik bir tedavi oluşturup ardından tedaviye immünoterapiyle birlikte verdiklerinde bu hastalığın tekrar etme riski azalmıştı. Bir buçuk yıl sonunda sadece immünoterapi alan 62 hastada hastalık tekrar etmemişti, 38 hastada tekrar etti. İmmünoterapi artı aşı alan 79 hastada kanser tekrar etmedi, 21 hastada hastalık tekrar etti." - Uzm. Dr. İlker Nihat Ökten
Doç. Dr. Senem Maral: Sanal ortamda mRNA Covid aşıları hakkında çok sayıda bilgi kirliliği var. DNA'nızı değiştirdiğini, küresel nüfus azalması komplosunun bir parçası olduğunu ya da 'ani ölümler' veya 'turbo-kanserler' dalgasının arkasında olduğunu iddia ediliyor. Fakat bunların hiçbiri bilimsel olarak net ortaya konulabilmiş veriler değil.
Peki birçok kişi için umut vadeden kanser tedavilerinin geleceği ne olacak? Kişiselleştirilmiş kanser aşıları herkes için ulaşılabilir olacak mı?
Uzm. Dr. İlker Nihat Ökten: Bu bugüne kadar kanserde ilk mRNA tecrübemizdi. Bunların hepsi çok maliyetleri şeyler. Kişiselleştirilmiş kanser aşısı için çalışmalarının hepsinin faz 1 ve faz 2'de olduğunu söyleyebilirim. Melanon, pankreas, baş boyun ve akciğer kanserinde yürütülen çalışmalarda bunların hepsi klinik aşamada. Bu noktada zamana ihtiyacımız var. 'Kötüdür' demek kesinlikle yanlış. Çok umut verici. Eskiden hastalarımızın bir kısmını yaşatabiliyorken, şu anda çoğunu geçmişe göre daha uzun yaşatabiliyoruz. Medyada bazen 'Kanserin çaresi bulundu' gibi cümleler kuruluyor. Bunları söylediğimizde yüzde 100 bulundu gibi anlaşılabiliyor. Bizim onkolojide yaptığımız iş risk azaltmaktır. Kanserin çaresi bulunduğundan ziyade 'Kanserde daha etkili bir tedavi bulundu', 'Kanserde ölüm riskini azaltan tedaviler bulundu' demenin çok daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Doç. Dr. Senem Maral: Halihazırda aşılar hâlâ klinik deneme aşamasında ve bulgular şu ana kadar olumlu olsa da, hem güvenlik hem de etkinlik açısından hâlâ sorunlar keşfedilebilir. Bir diğer sorun ise geleneksel aşılardan çok daha pahalı olmalarıdır. Her hastaya, o kişinin kanserinin benzersiz genetik verilerini hedef almak üzere geliştirilmiş, özel olarak hazırlanmış bir aşı uygulanır. Bu çok daha yoğun ve dolayısıyla pahalı bir süreçtir. Şu anda deneme aşamasındaki aşılar ilaç üreticileri tarafından finanse edildiğinden klinik çalışmalar altında erişimi ücretsiz. Tedavi alanında yaygınlaşma halinde sağlık hizmetleri tarafından bir maliyet-fayda analizinden geçirilmesi gerekecek. Bu da teorik olarak aşıların belirli kanser türleriyle ya da belirli hasta gruplarıyla sınırlandırılmasına yol açabilir.