31.03.2023 - 16:47 | Son Güncellenme:
MİLLİYET.COM.TR ÖZEL - Pek çok kişi oruç tutarken normal beslenme düzeninin dışına çıkıyor. Özellikle iftar ile sahur arasındaki aşırı tüketim sindirim noktasında ciddi sorunlara yol açabiliyor. Birçok kişi sahur vaktinde kahvaltılık besinleri tercih ederken pek çok kişi de iftarda tükettiği yemeklerle sahur yapmayı tercih edebiliyor. Sahurda tükettiğimiz besinlerin sindirim sistemi için oldukça önemli etkilere sahip olduğunu dile getiren Uzm. Diyetisyen Olcay Barış, yumurta, peynir ve ceviz tüketiminin iftara kadar olan sürede açlık hissini azaltmaya yardımcı olacağına dikkat çekti.
Aynı zamanda sahurda meyve tüketiminin de oldukça gerekli olduğunu vurgulayan Olcay Barış, “Sahurda meyve tüketimi sağlandığında gün içerisinde vücut için gerekli vitamin-mineral desteği sağlanır” ifadelerini kullandı.
SAHURUN HEMEN ARDINDAN UYURSAK NE OLUR?
Sahurda yemek ve sıvı tüketiminin hemen ardından hareketsiz kalmanın zararlı olacağına dikkat çeken Diyetisyen Olcay Barış konuyla ilgili şunları söyledi:
“Sahurda yemek yedikten hemen sonra yatmayın. Bu durum reflü ve gastrit gibi mide rahatsızlıklarını tetikleyebilir.”
Bunların yanında ramazan ayında pek çok kişi gün içindeki sıvı kaybını iftar ile sahur vakti arasında telafi etmeye çalışıyor. Olcay Barış vücudun sıvı ihtiyacının aksatmadan giderilmesi gerektiğini belirterek, vücutta kaybedilen sıvının bu vakit aralığında 1.5-2 litreye ulaşacak şekilde olması gerektiğini söyledi. Çay ve kahve tüketiminin de bu süre zarfında oldukça önemli olduğuna değinen Diyetisyen Olcay Barış şu ifadeleri kullandı:
“İftar sonrasında aşırı çay veya kahve tüketimi vücudun sıvı ihtiyacını artırması sebebiyle normalinden daha sınırlı bir şekilde tüketilmeli. Bu yüzden sahur ve iftarda toplam 2-3 fincan çay-kahveyi geçmeyin.”
'SU ZEHİRLENMESİNE YOL AÇABİLİR'
Ancak sıvı kaybını gidermeye çalışırken aşırıya kaçmanın da su tüketiminin çok az olması kadar tehlikeli olduğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Olcay Barış, az su tüketiminin de kabızlık gibi sindirim sorunlarına sebep olabileceğini, bununla birlikte çok su tüketmenin de ‘su zehirlenmesi’ problemine yol açacağını söyleyerek ekledi:
"Aşırı su tüketildiğinde vücut sıvı-elektrolit dengesini ayarlayamıyor, kalp atışlarının hızlanmasına yol açıyor."
Uzun süre açlığın ardından yenen ağır yemekler hazımsızlık problemini de beraberinde getiriyor. Bu problemin çözümü için ise herkesin ilk aklına gelen şey maden suları oluyor. Ancak maden suyunun yanı sıra hazmı kolaylaştırması için meyveli soda, kola gibi gazlı içecekler de tercih edilebiliyor. Gazlı içecek tüketme alışkanlığına dikkat çeken Uzm. Diyetisyen Olcay Barış, kilo problemi yaşayan veya yüksek kan değerine sahip olanların gazlı içeceklerden uzak durması konusunda uyarılarda bulundu.
HER MADEN SUYU NEDEN FAYDALI DEĞİL?
Hazmı kolaylaştırmak için tüketilen maden suyunda dikkat edilmesi gereken noktalar olduğunu belirten Diyetisyen Olcay Barış, “Her maden suyu aynı sodyum miktarına sahip değil. Fazla sodyum içeren maden suyu kan basıncınızı tehlikeli şekilde yükseltebilir. Aşırı sodyum alımı da tansiyon ve böbrek sorunlarına yol açabilir. Özellikle tansiyon ve kalp hastaları düşük sodyum oranlı maden suyu tercih etmeli. Maden suyunda sodyum miktarında 20mg/l altı düşük, 200mg/l üstü yüksek olarak açıklanıyor. Şişenin üzerindeki etikette bu kritere bakarak maden suyu tercihinde bulunmakta fayda var” diye konuştu. Barış, iftardan 1-2 saat sonra yapılan hafif tempolu yürüyüşün kan dolaşımını hızlandırarak metabolizmayı harekete geçirdiğini de ekledi.
Hazmı kolaylaştıracak farklı doğal yöntemler de bulunuyor. Uzm. Olcay Barış’ın yemekten sonra midede şişkinlik, hazımsızlık gibi problemler yaşayanlara önerisi, rezene, melisa, papatya, nane, zencefil gibi sindirimi rahatlatan bitki çayları tüketilmesi.
İFTARDA TEK ÖĞÜN YERİNE ARALIKLI ÖĞÜN
Gün boyu süren açlığın ardından iftarda yemeği tek öğünle hızlıca bitirmek yerine yavaş yavaş aralıklara bölmek mide problemlerine karşı oldukça etkili. Bunun nasıl yapılacağını Diyetisyen Olcay Barış, şu şekilde anlattı:
“İftar öğününü 1 kâse çorba ile açtıktan sonra en az 15-20 dakika mola verip ana yemeğe (ızgara, et, tavuk, balık veya etli sebze yemeği gibi) geçilirse hazımsızlık, şişkinlik yaşanmaz. İftar öğününde kan şekerini dengeli olarak yükseltecek besin seçimleri yapılmalı. Örneğin pirinç pilavı, beyaz ekmek gibi sindirim sistemini kötü etkileyecek glisemik indeksi yüksek tercihler yerine bulgur pilavı, tam tahıllı ekmek veya kepekli makarna gibi sağlıklı seçimler yapılmalı.”
Olcay Barış, ağır şerbetli tatlılar yerine iftardan 2 saat sonra meyve veya sütlü bir tatlı tercih etmenin daha sağlıklı olacağını belirterek sözlerini noktaladı.