Bu ay yeni çıkanlar arasında yer alan taze bir kitap var elimde. İtiraf ediyorum ismi beni vurdu önce: Köpekler İçin Gece Müziği.
Faruk Duman'ın Can Yayınları'ndan çıkan son kitabı.
Tedirginlik, ürperti içeren biraz da karanlıktı hikaye, hatta masal bile denilebilir. Hatta belki de Selim İleri'nin arka kapak yazısında tanımladığı gibi "kara masal".
Doğa canlı bu masalda.
Hem de kendinizi içinde hissedeceğiniz kadar canlı.
Kentten uzakta, doğadasınız.
Daralan eski bir asfalttan doğaya geçiş.
Bir kazayla başlayan doğaya geçiş aslında bir kayboluş.Siz de doğada kayboluyorsunuz okurken.
Rüzgarı, yağmuru, sesleri, kokuları duyuyorsunuz, hissediyorsunuz:
"Rüzgar azalmış gibiydi. Ormanın derinlikleri iyice koyulmuş, ortalığa lacivert bir sis yayılmıştı. Arada ağaçkakanlar ağaç gövdelerini dövüyor, uzaklarda bir yerlerde punhukuşları ötüyordu. Adam atın karnına topuğuyla vurunca at önce fırlayacakmış gibi oldu, sonra dizgin ağzını sıktı, o da usulca yol almaya başladı. Önce bir kozalağa bastı, sonra corklayan bir suya denk geldi...." (s:36)
Diline hayran kaldım.
Her sözcük itinayla seçilerek, kocaman bir şey anlatıyordu.
Ama beni en çok etkileyen, anlatımındaki detaycılığı ile gözümün önüne serdiği bu yeni dünyayı, gerilim ile desteklemesiydi.
Bir solukta okudum.
Sonu konusunda ufak da olsa bir hayal kırıklığım yok değil.
Biraz daha uzasa istedim.
Her şeyi böyle sindire sindire anlatırken, bu kadar acele bir son niye?
Fazla detay vererek sizi boğmayacağım.
Ama şu kadarını söyleyebilirim, doğada yaşayan AVCIATMACA'nın, köpeği AKÇATOPAL'ın, kartalı TİMSAH'ın, atı KAHVE'nin, karısı Kara Zühre'nin yaşamları, kahramanlarımız Tarık ve Filiz ile kesişiyor.
Karanlık ormanın derinliklerinde kesişen farklı hayatların anlatıldığı bu "masalın" içinde kayboldum.
Sizlere de keyifli okumalar diliyorum.