Bir Ayrılık filmiyle En İyi Yabancı Film dalında Oscar Ödülü alan Asghar Farhadi’nin İran’da yapılacak ödül töreninin iptal edildiğini okudum.
Çok şaşırmadım tabi.
Neden olarak da resmi kaynaklardan izin alınamaması gösterilmiş. “Hayatta bu da var” dedirten şeylerdendi benim için.
İranlı yönetmen Asghar Farhadi’nin beşinci uzun metrajlı filmi Bir Ayrılık’ı (A Seperation, 2011) Oscar Ödülü almadan önce izleme fırsatım olmuştu.
Gündelik hayatta karşımıza çıkabilecek basit bir hikayeyi sadelikle ve derin oyunculuklarla anlatıyor Farhadi.
Film başlar başlamaz içinde buluyoruz kendimizi. Boşanmak için mahkemeye başvurmuş bir çift görünürdeki. Nadir ve Simin’in hararetli konuşmalarıyla açılıyor ilk sahne, belli ki hakime anlatıyorlar dertlerini ve biz hakimiz aynı zamanda.
Boşanmak da sorun yok ama 11 yaşındaki kızları Termeh’in kimde kalacağı konusunda bir türlü uzlaşamıyorlar.
Sıradan bir konu, sıradan insanlar, sıradan ilişkiler…
Simin hakime yurt dışında yaşamayı istediğinive kızının da “böyle bir ortamda” yaşamasını istemediğini söylüyor. Böyle bir ortamdan anladığımız, düşündüğümüz belli. Kafamızda yargılarımız hazır zaten İran’a, Tahran’a, gündelik hayatına, kültürüne ve tabi rejimine dair. Boşluklar kafamızda hemen doluyor.
Totaliter rejim hikayesine doğru gidiyor beklentimiz.
Alzheimer olan babasını bırakmak istemeyen Nadir’in izni olmadan kızlarını yurt dışına götüremeyeceğini açıklıyor hakim. Bunun üzerine Simin’in hayalleri bir süre askıya alınıyor. Simin kendi ailesinin yanına taşınırken, Termeh de babasının yanında kalıyor, biraz da annesinin eve dönmesi ümidiyle.
Buraya kadar her şey olağan…
Film çiftin boşanma süreci ve İran’da yaşamak istemeyen bir kadının hikayesiyle devam edecek izlenimi yaratsa da birden bambaşka bir olay oluyor.
Orta sınıf bir aile ile alt sınıf bir ailenin hayatlarının aniden kesişmesi “masum” yalanları beraberinde getiriyor.
Her karakterin gizlediği ya da ortaya çıkmasından kaygı duyduğu gerçekler var.
Yönetmenin başarısı, ya da benim yoğun olarak hissettiğim, gerçekler ortaya çıkarken karakterlerle olan mesafemizin sürekli değişiyor olması.
Öyle ki sonunda suçlu/suçsuz kavramlarından uzaklaşıp, baştaki hakim rolümüzü bir kenara bırakıp, izleyen sadece olanı biteni izleyen rolümüze geri dönüyoruz. Kültürün, inançların, sınıfsal farklılıkların, yaşanmışlıkların, ekonomik durumun, çevrenin etkisiyle verdiğimiz kararları bir kez daha düşünüyoruz.
Kendi ülkesinde ödül alamayan bu filmi hala sinemada izleme şansınız olduğunu bildiğim ve hatta şiddetle önerdiğim için filmin önemli ayrıntılarına girmeden karakterlerimizi Tahran sokaklarına geri uğurluyorum.
Gösterim Zamanları:
Cinebonus G-Mall Kadırgalar Caddesi No:3, Maçka/İstanbul, Türkiye
11:45 16:45 21:45