FİLİZ ALİO cin gibi kıvrak zeka, o müthiş hafıza, o on parmağında on marifet olan hocaların hocası, o her yıl orkestra ile yepyeni bir konçerto çalan, her yıl mutlaka yepyeni bir resital programı ile dinleyici karşısına çıkan, bir yandan kocasının eserlerinin ilk çalınışlarını gerçekleştiren, bir yandan da iki çocuk yetiştiren Ferhunde Erkin gibi bir enerjinin bu dünyadan uçup gittiğine inanmak zor.
8 Temmuz 1909’da doğan Ferhunde Erkin’in anne tarafı yarı Çerkez, baba tarafı ise Giritliydi. Kurmay subay olan Ali Remzi Yiğitgüden, çocukları Ferhunde ve Necdet’in müziğe yeteneklerini erken yaşta fark etmiş ve her ikisine de görevli olarak gittiği yerlerde keman ve piyano dersleri aldırmayı amaç edinmişti.
Bursla Almanya’ya gitti
Çocuklarının genel kültür ve eğitimlerine de çok önem veren bu ileri görüşlü baba sayesinde Ferhunde, Fransızcayı 1914 ile 1918 yılları arasında babası kurmay binbaşı olarak Bandırma’da görevliyken devam ettiği Ermeni Katolik Sörler Okulu’nda; İngilizceyi önce İstanbul’da Gedikpaşa Amerikan Okulu’nda, daha sonra da Arnavutköy Amerikan Koleji’nde öğrendi.
İlk ciddi piyano derslerini Karl Berger’den alan Ferhunde, kardeşi kemancı Necdet ile verdiği konserlerle dikkati çekince Alexander von Humboldt bursuyla Almanya’ya Leipzig Müzik Akademisi’ne gönderildi. Böylece bildiği dillere bir de Almanca eklenmiş oldu.
Almanya’dan döndüklerinde Atatürk’ün talimatıyla Ankara’da yeni kurulan Musiki Muallim Mektebi’ne Necdet keman, Ferhunde piyano öğretmeni olarak atandılar. Ferhunde Erkin 1931’den 1967’de emekli olana kadar Ankara Devlet Konservatuvarı’nda pek çok öğrenci yetiştirdi.
Öğrencileri arasında Ferhunde Hanım’ın piyano ekolünü devam ettiren ve Fazıl Say, Muhittin Dürrüoğlu Demiriz, Emre Elivar, Emrecan Yavuz gibi piyanistleri yetiştiren Kamuran Gündemir’i anmalıyız. Ferhunde Erkin, Paul Hindemith, Ernst Praetorius, Hans Rosbaud gibi dünyaca ünlü şeflerin ve eşi Ulvi Cemal Erkin’in eşliğinde müzik dağarının belli başlı yirmi iki piyano konçertosunun ilk çalınışını gerçekleştirmişti Türkiye’de.
'Hocam mı, annem mi?’ Antonio Saldarelli, Martin Bochmann ve Gaspar Cassado gibi ünlü çellistlerle, kemancı Licco Amar ve kardeşi Necdet Remzi Atak ile çok sayıda oda müziği konseri vermişti. Çağdaş müziğe ilgisi ve yatkınlığı ile dikkat çeken bir piyanistti Ferhunde Hanım.
Öğrencilerini de bu yönde yüreklendirirdi. 1961 ile 1967 arasında Suna Kan ile bir piyano-keman ikilisi oluşturdular ve hem yurt içinde hem de yurt dışında turnelere çıktılar. Suna Kan 1991’de Ferhunde Erkin için yapılan bir toplantıda “Yedi senelik beraberliğimizde sizden hocam olarak mı yoksa annem olarak mı söz edeceğim bilmiyorum. Hâlâ yoğun geziler yapıyorum ama hiçbir gezide sizin kadar eğlenceli bir arkadaşım olmadı.
Sizin kadar her ânın zevkini çıkaran, komikliklere komiklik katan, beraberliğinden zevk aldığım bir partnerim gerçekten olmadı” diyordu.
Hayatına giren herkesi kendine hayran bırakan, her konuda sivrilen yeteneği, zekâsı ve nüktedanlığı ile çevresine yaşam sevinci dağıtan, hem öğretmen hem de insan olarak biz öğrencilerinin hayatına büyük zenginlikler katan Ferhunde Hanım’ı hiç unutmayacağız.