Daha dijital bir dünyada yaşıyor olduğumuzdan mı bilinmez ama stres günlük hayatımızda gittikçe artan derecede yer almaya başladı. Stresi vücudun çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepki olarak özetleyebiliriz. Stres yüküne karşı beynimizde de birtakım reaksiyonlar olur. Bu durumun üstesinden gelmek için beyinde bazı alanlar harekete geçer ve bedenin normal fonksiyonunu korumaya çalışır. Harekete geçen bu sistemler geçici streslerde dokularda koruyucu ve destekleyiciyken, stres uzun sürer ve sık tekrarlanırsa bağışıklık sisteminde zayıflama meydana gelir.
Bazı araştırmalara göre stres; düşünce, hafıza, tahmin ve karar verme gibi pek çok bilişsel olayda görev alan beyin bölgesi olan prefrontal korteksin (PFK) çalışmasını bozmaktadır. Bu bölge aynı zamanda major depresif bozuklukla da yakından ilişkilidir. Pek çok nöropsikiyatrik hastalığın ardında bozuk PFK faaliyeti söz konusudur.
Zihni boşalmış gibi hissettiren stres
Stres ayrıca yeni anıların oluşturulması ya da eski anıların hatırlanması gibi hafıza fonksiyonlarını da bozar. Stres anında salgılanan glukokortikoidlerin fazlalığı beyin hücreleri arasında iletişimi sağlayan aracı maddelerin çalışma düzenini bozarak, düşünme ve uzun süreli hafızadan bilgi alma işlevlerini aksatır. Kriz yaratan konularda insanların iyi düşünememesi, zihinlerini boşalmış hissetmeleri bu yüzdendir. Örneğin, bir yangından sağ kurtulan kişiler yangının nasıl başladığını hatırlamayabilir.
Baş ağrısında doktora en fazla başvuru sebebi
Stresten baş ağrıları da çok etkilenmektedir. Tekrarlayıcı ve karakteristik özelliklerinin olması ile tanınan migren hastalığı tüm baş ağrısı hastalıkları içinde doktora en fazla başvuru nedenidir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından en çok kısıtlılık yapan hastalıklar arasında ele alınan migrende stres en önemli atak tetikleyicilerindendir.
MS atakları ve inme riskini artırıyor
Nedeni tam olarak bilinmeyen, daha çok genç kadınları çalışma çağında yakalayan Multiple Skleroz (MS), beyin ve omuriliği tutan bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Stresin MS’e neden olduğuna veya kötüleştirdiğine ilişkin kesin kanıt olmamakla birlikte yoğun stresin, MS atakları ve bağışıklık sistemiyle yakından ilişkili olduğu bilinmektedir. Bu durumun atakların sayısını ve şiddetini arttırabildiği düşünülmektedir.
Stres, ateroskleroz gelişimini hızlandırarak, kan şekeri regülasyonunu bozarak, hipertansiyon ve kalp hastalıklarını kötüleştirerek beyin damar hastalıkları (inme) riskini de artırmaktadır. O halde, stresin bizi değil, bizim onu yönetebilmemiz beyin ve beden sağlığımızın korunması için oldukça önemlidir.
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Gülşen Kocaman
İstinye Üniversite Hastanesi