Diyabet yani Şeker Hastalığı ameliyatları, son zamanlarda popüler olsa da, aslında tıpta mide ameliyatları sonrası şeker hastalığında düzelme ilişkisi, 20. yüzyıl ortalarında dile getirilmeye başlanmıştır. 1955 yılında mide cerrahisi sonrası şeker hastalığı klinik durumlarında düzelme ve ilaç kullanım ihtiyacında gerileme olduğu bildirilmiş ve bunu başka yayınlar da takip etmiştir. 2007 yılında Diyabet Cerrahisi Buluşması yapılmış ve orada Cerrahi tedavinin şeker hastalığı tedavisindeki yeri vurgulanmıştır. Birçok uluslararası Endokrin ve Cerrahi derneklerinin değerli katılımcılarının oluşturduğu bu toplantının ikincisinin sonuç bildirgesinde; Metabolik cerrahinin erişkin tip, yani Tip-II şeker hastalığı olan ve seçilmiş kriterlere uyan hastalarda düzelme sağladığı kabul edilmiştir.
Şeker hastalığı tedavisinde ameliyat herkese uygulanıyor mu?
Her şeyden önce Tip-II Diyabet, yani erişkin tip şeker hastalığı olan hastalar içindir bu cerrahi tedavi seçenekleri. Çünkü Tip-1 Şeker Hastalığı dediğimiz çocukluk çağında başlayan şeker hastalığında, maalesef pankreas bezi kan şekerini düşüren insülin hormonunu salgılayamamakta ve dışardan insülin verilmedikçe yaşam mümkün olamamaktadır. Tip-II erişkin tip diyabette ise insülin salgılanmakta ama çeşitli nedenlerle direnç söz konusu olmaktadır.
- Metabolik Cerrahi, Tip-2 Diyabeti ve class III obezitesi (VKİ ?40 kg/m2) olan hastalarda şeker kontrolüne bakılmaksızın önerilmekte ve yapılmaktadır.
- Class II obezite yani Vücut Kitle Endeksi 35.0–39.9 kg/m2 arasında olan hastalarda, yeterli hayat tarzı değişiklikleri ve uygun tıbbi tedaviyle düzelmeyen hastalarda endokrinoloji uzmanı onayı ile yapılabilmektedir.
- BMI (Body Mass Index), yani Vücut Kitle İndeksini kolayca hesaplamak mümkün. Boyunuzun karesini alıyor yani örneğin 1.70 m boyunda olan bir kişinin vücut yüzey metrekaresi; 1.70X1.70=2.89 metrekare. Vücut ağırlığı da 120 kg olsun. 120 kg/2.89 m2 = 41.5 kg/m2 BMI.
Hangi ameliyatlar yapılıyor?
Tek bir elbise nasıl herkese uygun değilse, tek bir ameliyat tipi de her hasta için uygun olmamaktadır. Bu konuda kendini ispat etmiş birkaç ameliyat tekniği var. En sık uygulananları; gastrik bypass, biliopankreatik diversiyon, sleeve gastrektomi (tüp mide), gastrik band (kelepçe), ileal transpozisyon, sleeve gastrektomi with transit bipartition ile sleeve gasterktomi sayılabilir. Birbirleri üzerinde avantajları ve dezavantajları olan yöntemler bunlar. Şeker hastalığını kontrol gücü ile emilim bozukluğu gücü arasında bir denge oluşturmak ve hasta için en uygun olanını sunmak önem arz ediyor.
Nasıl oluyor da bu ameliyatlar şeker hastalığını düzeltebiliyor?
Aslında temel problem, endüstri çağındaki işlenmiş gıda konusundaki ve hayat tarzlarımızdaki bu baş döndürücü değişikliklere, vücudumuzun ve bağırsak sistemimizin evrimle adapte olamaması, adapte olacak zamanı bulamamasıdır. Diğer bir deyişle, bağırsaklarımız bizleri sanki modern çağlar öncesinde olduğu gibi, tarlada bahçede bedensel olarak çalışıyor zannediyor. Sedanter ve U tipi bir hayat yaşadığımızı bilmiyor. Asansörle evden otoparka, oradan arabaya, oradan da arabayla işe ve asansörle yine ofise ulaşan modern insan hayatında, sedanter hayatın getirdiği problemler bunlar. Buna bir de işlenmiş yani rafine gıda tüketimi de eklenince problem daha da artıyor.
Endüstrileşme ile şeker hastalığı görülme sıklığı dramatik bir şekilde artmıştır. Gıdalar artık daha önceleri gibi saf ve doğada bulunan haliyle değil, rafine edilerek, ısıtılarak, soğutularak, işlenerek, sıvılaştırılarak ve en uç besin öğelerine ayrılarak bizlerin önüne gelmektedir. İnce bağırsaklarımızın üst kısımları insülin direnci ile ilişkiliyken, kalın bağırsağa yakın kısımları ise insülin duyarlılığıyla ilgili hormonları salgılayan kısımlardır. İşlenmiş rafine gıdaların kalın bağırsağa yakın kısımlara ulaşmadan daha bağırsakların orta kesimine gelmeden emilmesi, insülin direncinde artma ile sonuçlanırken insülin duyarlılığı azalmaktadır. Bu da şeker hastalığına yol açmaktadır. Buna egzersizin azalması, stres, sedanter hayat, aşırı yağlı besleneme sonucu gelen obezitenin eklenmesi tabloyu daha da vahim hale getirmektedir.
Cerrahi işlemde nasıl bir uygulama yapılıyor?
Bizim cerrahi ile amaçladığımız şey; gıdaları emilmeden bağırsağın alt kısımlarına ulaştırarak burayı uyarması ve insülin duyarlılığını arttıran hormonların salınımını artırmasını sağlamak olmaktadır. Bunu da bağırsakların üst ile alt kısımları arasında ‘bypass’ dediğimiz yer değiştirme ve yön değiştirme ile sağlamaktayız. Özeti aslında bu. Etki mekanizmaları ile ilgili araştırmalar halen devam etmektedir. Ameliyatlar aşağı yukarı bir- bir buçuk saat sürmektedir. Tüm ameliyatlar kapalı (laparoskopik) olarak yapılmaktadır. Ameliyat sonrası 2-3. gün beslenmeye başlanmakta ve 4. gün civarı taburcu edilmektedirler. Daha kilo vermeden, hastanede yattığı dönemde dahi şeker hastalığında düzelme başlamaktadır. Hastalarımız bu gerçekliği ‘neredeyse bir mucize’ olarak ifade etmektedirler.
Genel Cerrahi ve Gastroentrolojik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Can Keçe
Medical Park Trabzon Yıldızlı Hastanesi