Nasal yollarımız çok fazla alerjen, mikrop, toz veya iritanlarla dolduğunda hapşırırız. Hapşırmak vücudun çöplerini atma biçimlerinden bir tanesidir.
İç güdüsel olarak vücudumuzu gün içinde taşımak zorunda kalacağı yüklere hazırlamak için geriniriz. Aynı zamanda gerinmek, kaslarımızı çalıştırır, kan dolaşımını hareketlendirir ve modumuzu geliştirir.
Hızlı yediğimizde, büyük lokmalar yuttuğumuzda, fazla yediğimizde, akciğer-mide sinirimiz rahatsız olur ve hıçkırmaya başlarız.
Miyoklonik hareketler, uykuya dalmak üzereyken hissettiğimiz saniyelik sarsılmalardır. O anda bütün kaslarımızla oluşan güçlü spazmlar bizi uykumuzdan uyandırır.Bunun sebebi, uykuya dalarken nefes sıklığımız hızlıca düşer, nabzımız düşer ve kaslarımız rahatlar. Şaşırtıcı bir şekilde beynimiz bu değişimleri bir ölüm ilanı gibi algılar ve bizi kurtarmak için uyandırır.
Vücudunuz çok fazla neme maruz kaldığında çevrenin kaygan olabileceğini öngörüyor. Bu nedenle cildiniz buruşarak önlem alıyor.
Zihnimiz kötü deneyimleri hatırlamak istemediği zaman silerek önlem alabilir.
Bunun temel sebebi vücudun gözeneklerden kaybettiği ısı miktarını azaltmak. Bu şekilde vücudumuz serin havalarda kendini daha kolay ısıtıyor.
Yabancı maddeler gözümüzle temas ettiğinde mukoza zarını korumanın yanı sıra gözyaşı duygusal defans görevi görür. Bilim insanlarına göre stresli durumlarda vücut yeni ve güçlü bir iritasyon kaynağı bularak kişinin dikkatini yaşadığı acıdan uzaklaştırıyor.Duygu Bay / PembeNar