25.11.2020 - 11:04 | Son Güncellenme:
Uyku, tıpkı nefes almak ve yemek yemek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Uyku süresi kişilere ve yaşa göre değişir. Erişkin bir kişide 6-10 saat yeterli iyi bir uyku olarak sayılır. Uykunun sadece süresi değil, bütünlüğü ve derinliği de önemlidir. Uyku, kendimizi zinde hissettiğimiz, zihin ve beden olarak dinlediğimiz, onarıldığımız, toksinlerden arındığımız bir süreçtir.
Uykusuz kaldığımızda kan şekeri düzenimiz, vücut ısımız, nefes alışverişimiz değişiyor. Özellikle vücudumuzdaki stres hormonları artıyor.
Kalp damar, beyin ve inme gibi hastalıklar açısından uykusuzluk bir risk oluşturabiliyor. Bunun dışında uyku bozukluğunun altındaki neden hayati tehdit edici bir hastalık olabilir.
Özellikle üst hava yolunda tıkayıcı nedenlerle gece uyku esnasında uykunun kesildiği ya da uykunu çok yüzeyselleştiği ve buna bağlı kanda oksijen seviyesinin azaldığı durumlar hastanın hayatını tehlikeye sokabilir.
Hastalar 'uyuyamıyorum, uykuya dalamıyorum ya da dalıyorum ama sık uyanıyorum' şikâyetleri ile geldiğinde bunun altında yatan nedeni irdelemek gerekiyor. Hastanın kullandığı ilaçlar, kronik hastalıkları ve uyku hijyeninin ne durumda olduğunu sorgulamak gerekiyor. Aslında altta yatan sorunlar çözüldüğünde veya uyku hijyeniyle ilgili kısa bir eğitim verildiğinde uyku bozukluğu çözülebiliyor.
Uykusuzluk birçok kişinin hayatının bir döneminde yaşayabileceği bir durum. Okula gidecek bir çocuk okul açılmadan önce bir veya 2 gün strese bağlı bir uykusuzluk yaşayabilir.
Ancak bu olay birkaç haftayı aşmışsa, 1 aydan uzun sürdüyse ve gündüz etkileri de görülmeye başladıysa, o zaman kronik uykusuzluktan bahsediyoruz. Kronik uykusuzluğun altında özellikle stres ve kaygı bozukluğu yatmaktadır. Bu hastalarda da yine ilaç tedavisi vermek yerine öncelikle uyku hijyeniyle ilgili bilgi veriliyor.