11.09.2024 - 14:11 | Son Güncellenme:
Böbrek taşı düşürmek isteyen ve şeker hastalığını kontrol altına almak isteyen birçok vatandaş, Gilaburu'nun peşine düşüyor. Eski zamanlardan beri insan sağlığı, üzerinde en çok düşünülen ve çeşitli tedavi yöntemleri ile desteklenmeye çalışılan problemlerin başında yer alıyor. Bu yöntemlerin arasında bitkiler oldukça önemli bir yere sahip.
Bitkiler doğal içerikleri ve yan etkilerinin daha az olması nedeniyle de sıklıkla tercih ediliyor. Gilaburu, Dünya’da Kuzeybatı Afrika, Sibirya, Ermenistan, Türkmenistan, Avrupa ve Amerika’da, Türkiye’de ise başta Kayseri olmak üzere, Tokat, Artvin, Trabzon, Sivas, Samsun, Erzurum, Bursa, İzmir, Sakarya, İzmit, İstanbul, Kırşehir, Ankara ve Kahramanmaraş çevresinde yetişiyor.
Osmanlı ve Selçuklu Devletlerinde bitki güzel görüntüsünden dolayı ‘gül ebru’ ismi ile anılan bitki, Türkiye’nin farklı bölgelerinde “gilaboru, girabolu, gildar, gilabba, giligili, gilabu, giraboğlu” şeklinde kullanılıyor. Ancak ‘gilaburu’ en sık kullanılan isim.
Ağrı ve sancı hissettirmeden böbrek taşlarının kimyasal çözünmesinde ve düşürülmesinde kullanılıyor. İdrar söktürücü ve üriner enfeksiyon önleyici etkileri olan meyve, mide, prostat ve idrar kesesi hastalıklarının tedavisine destek sağlıyor.
Diyabet tedavisine destek sağlayan meyvenin yaprakları da, kabakulak ve göz hastalıklarında kabuklarıyla birlikte kullanılıyor. Romatizmal hastalıklarda ağrı ve semptom giderici etkisi var. Hemoroid hastalığında tedavi edici etkisi olan gilaburu, adet düzensizliklerinde ve rahim hastalıklarında fayda sağlıyor. Sinirsel bozukluklarda rahatlatıcı etkisi de var.
Hipertansiyon hastalarına damar genişletici etkisi ile destek sağlayabilir. Yatıştırıcı etkisi ile sedatif olarak da kullanılabiliyor. Gece uykusunda yaşanan ani ve şiddetli kas spazmlarının giderilmesinde spazmolitik özelliğinden faydalanılabiliyor.
Kurutulmuş meyve ve tohumlar antimikrobiyal etkisi nedeniyle kullanılabiliyor. Dermatolojik lezyonlarda gilaburu bitkisinin gövde kabuklarından elde edilen toz, özellikle tereyağı ile karıştırılarak sürülebiliyor. Egzama gibi cilt hastalıklarında de olumlu etkileri için kullanılıyor.
Boğaz ağrısı, diş ve ağız iltihaplarında bitkinin çiçek ve meyveleri suda kaynatılarak kullanılan gilaburu meyvesi antihelmintik etkisi ile bağırsak solucanlarının düşürülmesinde de kullanılıyor. Düşük engelleyici ve jinekolojik olarak kanama azaltıcı etki sağlıyor.
Doğum sonrası sancıyı azaltıcı spazmolitik etkisi olan bitki, karaciğer hastalıklarının tedavisinde destekleyici olarak kullanılabiliyor. Ayrıca müshil etkisi vardır. Diyet meyvesi olarak da rahatlıkla tercih edilebilir. Pıhtılaşma arttırıcı ve kan kaybı önleyici etkileriyle gastrointestinal mukozal savunma mekanizmasını arttırıyor. Karsinojenik tümörleri azaltıyor.
Hafif astım semptomlarını gideriyor. Ek olarak epilepsi nöbetlerinde kullanılabiliyor. Gilaburu farmakolojik kullanım alanlarına ek olarak boya ve mürekkep endüstrilerinde de kullanılıyor.
C ve E vitamini açısından oldukça zengin olan meyve. Bu özelliğiyle antioksidan etki gösteriyor. Bunun yanı sıra bitkinin meyve, yaprak ve sap kısımlarında kalsiyum, potasyum, fosfor, magnezyum, sodyum, demir, bakır, çinko ve manganez gibi son derece önemli mineraller bulunuyor. Potasyum, meyvelerde oldukça yüksek olduğundan öne çıkar. 100 gram gilaburu meyvesinde 842 ila 930 mg gibi yüksek miktarda potasyum bulunması, meyvenin kan basıncını düzenleme ve kas fonksiyonlarının korunmasına yardımcı olmasını sağlıyor.
Gilaburu meyvesinin yüzde 90’ı sudur. Meyvelerde vücutta enerji kaynaklarından olan sakkaroz, glikoz ve fruktoz da bulunur. Sakkaroz ayrıca kabuk kısmında da mevcut. Bunlara ek olarak meyveler birçok asit çeşidini de içinde barındırır ve bu asitlerin oranı da oldukça yüksektir. Gilaburu da asidik bir meyvedir. Dolayısıyla reflü gibi mide problemleri olan kişilerin çok fazla tüketmemesi öneriliyor.