Hiç fark ettiniz mi? Son yıllarda ne kadar gereksizce telefon ekranlarının bağımlısı olup çıktık. Bundan yirmi yıl öncesinde şehir hatları vapurlarında yanında ya da karşında gazete okuyan kişinin gazetesine yan gözle bakılır, haberler okunurdu. Hatta: “Dur, sayfayı geçme!” diyecek kadar işi abartanlara rastlandığı bile olurdu. Şimdilerde ise, çoğu kişi bunun benzerini birbirinin telefon ekranlarına kitlenerek yapıyor.
Ekran bağımlısı mısınız?
Kendinizi ekran bağımlılığı konusunda bir yoklayın isterseniz. Anlamsız biçimde hepimizde farkında olmadığımız şekilde bir ekran bağımlılığı oluştu. Boyutu ne olursa olsun bir ekran gördüğünüzde, o ekrana kitlenmekten kendinizi alamıyorsunuz değil mi? O halde siz de bir ekran bağımlısısınız. Tıpkı, diğer keyif veren madde bağımlılığı gibi, bu bağımlılıkta gündelik yaşamımızı ve psikolojimizi olumsuz yönde etkiliyor.
Televizyon, tablet, cep telefonu gibi, sürekli ekrana bakma gerektiren cihazları uzun müddet kullanmak ve ihtiyaç olmadığı halde bu ekranları kullanmadan duramama haline gelmişseniz yardım almaya da ihtiyacınız var demektir. Çağın getirdiği bu psikolojik ve davranış bozukluğu durumu, öncelikle çocuklar olmak üzere her yaş grubundan insanın zihinsel gelişimine ve düşünme yeteneğine olumsuz etki ediyor. Gündelik yaşamı ve insanlar arası iletişimi olumsuz yönde etkiliyor.
Yapılan bir araştırmada; sürekli ekrana bakar halde günlerini geçiren çocukların, bir süre sonra gerçek yaşamlarında etraftaki değişimlerin farkına varamaz hale geldikleri gözlemlenmiş. Ekran bağımlısı haline gelen çocuğun önüne konan kâğıdın ne işe yaradığını anlamayarak onu buruşturup bir kenara attığına şahit olunmuş.
Kafamızı kaldırıp etrafa bakmayı, yaşamın içindeki güzellikleri ya da çirkinlikleri görmeyi çoktan bıraktık. Gündelik yaşamın akışına şahit olamadığımız gibi, işin en kötüsü artık birbirimizle sohbet edemez hale geldik. Bir araya gelinen hemen her ortamda, yemekte ya da bir toplantıda, ortaya çıkan telefonlarla sanki zorunlu bir görevmiş gibi birkaç kare fotoğraf çekiliyor, anında sosyal medyada paylaşılıyor ve kaç “like” alınmış diyerek sıkı takip ediliyor. Böylelikle istemli ya da istemsiz biçimde sürekli ekrana bakar durumda bulunuluyor.
Ekran bağımlılığından çok rahatsızım
Şahsen, eğitimi ve mesleği iletişim ile gazetecilik olan biri olarak ben bu durumdan büyük ölçüde rahatsızlık duyuyorum. İş yaşantısını geçtim, evlerimizde de durum aynı. Akşam olduğunda, bir araya gelinen ve tüm aileyi birleştiren akşam yemeklerinin yerini alelacele yenen yemekler aldı. Hayatımızın her alanını kaplayan hız, bu beraberliğimizi de ortadan kaldırdı. Artık yemekten sonra herkes eline telefonu alıp kendi dünyasına çekiliyor. Yanındaki eşiyle, sevgilisiyle, çocuğuyla, kardeşiyle ya da anne babasıyla konuşmuyor. Bireysel olarak sözüm ona kendi kendine sosyalleşmeye! dalıyor. Bu yüzden artık hayatlarımızı en yakınlarımızla öylesine ya da görev icabı paylaşıyoruz. Oysa hayat akıp gidiyor ve sayılı ömrümüzden bir arada geçirdiğimiz sayılı değerli anları çalıyoruz ve maalesef bunun farkına bile varmıyoruz.
Hayatımızı ele geçiren tüm ekranlara inat, herkesi WhatsApp’tan tut, Facebook, Twitter, Instagram’ a dek tüm sosyal medya araçlarına kadar karşı durmaya; "Hayata tutun, hayatına tutun. Sanallığı bırak, gerçekten yaşamayı seç” diyerek herkesi yaşamaya davet ediyorum.
Birbirimiz hakkında haber almak, haberleşmek güzel ama her şey dozunda kalırsa; yaşamanın keyfi çok daha güzel...
F. Nur Şen
www.iceriksihirbazi.com