10.10.2023 - 07:01 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Gözlerini 1872'de Hindistan'da açtı, okul yıllarını İngiltere'de geçirdikten sonra vatanına döndüğünde aklındaki tek düşünce 'özgürlük'tü. Hint şair ve düşünür Aurobindo Akroyd Ghosh, fikirlerinden ötürü İngiliz hükümeti tarafından tutuklanacak ve tüm bunlar olurken 'özgürlük' kavramının bir kez daha masaya yatırılmasını sağlayacaktı. Düşünceleri ve yaşam tarzıyla birçok kişiyi etkileyen Aurobindo'nun öğretileri dünyayı daha huzurlu, daha mutlu, daha özgür bir hale getirmek üzerineydi. Ancak o, bütün bu hayalleri hayatı boyunca gerçekleştiremese de kendisinden sonrakilere ışık olacaktı. Mirra Alfassa ya da 'Anne' olarak bilinen Fransız kadın, Ghosh'un bir takipçisiydi. 1964 yılında başkanı olduğu Sri Aurobindo Derneği'ne üye bir grup insanla birlikte filozofun öğretilerinin yaşayacağı bir şehir inşa etmeye karar verdi. Bir filozofun düşüncesiyle hayata geçirilen bu şehirde bugün tam 50 bin kişi yaşıyor.
1950’de hayata gözlerini yuman Aurobindo’nun öğretilerinin yaşanacağı ve tamamen özgür olması amaçlanan şehir, 1964 yılında Mirra Alfassa önderliğinde filozofun bir grup takipçisi tarafından kuruluyordu. Bu dünyanın içinde ama dünyanın tüm gerçeklerinden uzak yer için artık her şey hazırdı. Auroville ismiyle kurulan şehrin inşası 1968’de tamamlandı. Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletinin Viluppuram bölgesinde kurulan Auroville, artık bambaşka bir yaşamı denemek isteyen sakinlerini ağırlamak için hazırdı.
İsminde dahi özgürlükten esintileri olan şehrin kuruluşunda Anne, insanların siyaset, para, inanç ve özel mülkiyet gibi toplumsal baskı unsurlarının kısıtlamalarını aşabileceği, özgür bir şehir ve yaşam modeli oluşturmayı hedeflemişti. Adını Fransızca 'aurore' yani 'şafak' ve 'şehir' anlamına gelen 'ville' kelimelerinden alan şehirde artık herkes özgürdü. Modern dünyanın bir adım ötesindeki 'özgür şehir' nihayet kurulmuştu.
ÖZEL MÜLKİYET YOK, PARA GEÇERSİZ
Neredeyse para olmadan hiçbir şeyin elde edilemediği dünyada, Auroville paranın geçmediği tek yer. Şehirdeki üretim ‘katkı ekonomisi’ diye adlandırılan bir sistemle sürdürülüyor ve bu sisteme göre ‘çorbada herkesin tuzu oluyor.’
Auroville’de yaşayanlar kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda toplumsal yaşama katkı sağlıyor. Ayrıca bu şehirde çalışmak bir maaşla ya da karşılıkla değil toplumsal yaşama gönüllü olarak katkı sunmak amacıyla yapılıyor. Benzeri olamayan sistemde kişiler üretime ve toplumsal yaşama katkı sağlayarak, sorumluluk ve iş birliği duygusunu da güçlendiriyor.
Auroville’de yaşayanlar, toplumsal kararları ortak katılım, uzlaşı yoluyla ve bireysel çıkarlar yerine topluluk çıkarlarını önceleyecek şekilde alıyor. Modern dünyanın siyaset kurallarından oldukça uzak olan şehirde özel mülkiyet hakkı da yok. Tüm alanlar ortak kullanılıyor ve bu şekilde paylaşım duygusu pekiştiriliyor.
HERKES İSTEDİĞİ İNANCI ÖZGÜRCE YAŞIYOR
Auroville’i dünyadan ayıran diğer bir özellik de bir 'din' kavramının olmaması. Burada resmi veya kurallarıyla yaşanan bir din yok. Herkes istediği inancı bireysel olarak yaşayabiliyor. Auroville sakinleri de başka inançlara sahip olan her bireye saygı duyup destek olmayı biliyor. İbadetlerini diledikleri gibi yerine getirebilen Auroville'liler, tüm inançlara büyük bir hoşgörü ve saygıyla yaklaşıyor.
Auroville’de herkesin ortak gayesi gerçek dönüşümün ve ilerlemenin ancak ideolojilerin ve güç mücadelelerinin sınırlarının aşılması halinde gerçekleşeceği yönünde. Bu sebeple şehir, siyasetin bölücü doğasından uzak duruyor. Şehirde kişisel gelişimi gerçekleştirmek ve kolektif refahı sağlamak için oluşturulan bir yapı hüküm sürüyor. Ancak bu ütopik şehir modern dünyadan tam olarak da yalıtılmış durumda değil. Şehrin sakinleri, bölgedeki diğer insan toplulukları ile kültürel ve sosyal olarak alışveriş ilişkisi içinde. Auroville'liler dünyanın farklı ülkelerindeki bazı kurum veya kişilerle de çeşitli iş birlikleri gerçekleştiriyor, ortak faaliyetlere imza atıyor.
PÜF NOKTASI 'SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK'
Yaklaşık 20 kilometrekarelik bir alan üzerine kurulan Auroville için en önemli kural ve kavramlardan biri de sürdürülebilirlik... Şehirde yaşamın devam etmesi ve herhangi bir aksaklığın olmaması için insanlar doğayla uyum içerisinde, kendi kendini idame ettirebilen, organik tarımın ve geri dönüşümün büyük önem taşıdığı bir üretim modeli geliştirmiş durumda. Auroville sakinleri atık yönetimi, çevre ve ekoloji gibi konulara büyük bir hassasiyetle yaklaştıklarından, şehirde yenilenebilir enerji sistemleri kullanılıyor.
Şehrin merkezinde Sanskritçede 'anne tapınağı' anlamına gelen ‘Matrimandir’ isimli bir yapı yer alıyor. Şehrin huzurunun bozulmaması adına Matrimandir isimli binada sükûnetin korunması son derece önemli. Ayrıca yapıyı çevreleyen alan, barış bölgesi olarak isimlendiriliyor. Matrimandir, Auroville’deki şehir planlamasının odak noktası konumunda. Bu binayı çevreleyen şehir 4 farklı bölgeye ayrılıyor. Bunlar Yerleşim Bölgesi, Sanayi Bölgesi, Kültür ve Eğitim Bölgesi ve son olarak Uluslararası Bölge olarak isimlendiriliyor.
'SANKİ RÜYADA YAŞIYORUZ'
Aurobindo’nun takipçisi ve fikir mirasının sürdürücüsü Alfassa, 'insanın geçici bir varlık' olduğuna inanıyordu. Alfassa, evrensel kasabanın iyi niyetli insanları ve daha iyi bir dünya arzusunu bir araya getirerek insanlığın muhteşem geleceğine doğru ilerlemesine önemli ölçüde katkıda bulunacağını umuyordu. Alfassa’nın düşüncesi başarıyla sonuçlanmıştı. Bugün 50 bin kişiden fazla sakini olan Auroville'de yaşayanları konu edinen bir belgeselde ise 7'den 70'e herkesin kurduğu tek cümle var: 'Sanki bir rüyada yaşıyoruz.'