Sıcaklar yaklaşıyor, hatta geldi bile denebilir. Havaların ısınması ile birlikte doğanın her parçasında olduğu gibi insanlarda da bir takım değişiklikler meydana gelmeye başlıyor. Bu değişimlerle birlikte insanın hem fiziksel yapısında hem de psikolojisinde mevsimsel özellikler belirmekte. Kış aylarının başlangıcında alınan kilolar veriliyor, estetik kaygılar ön plana çıktığı için insanlar vücutlarını incelemeye başlıyor. Bu nedenle özellikle bahar aylarında kilo verme, estetik amaçlı girişimler belirgin bir şekilde artıyor; deyim yerindeyse insanoğlu kış uykusunun ardından yaza hazırlanıyor. Kasvetli, yağışlı, soğuk ve genelde kapalı alanlarda geçirilen soğuk günlerin ardından yemyeşil çayırlarda koşarak geçireceğimiz bahar aylarında, masmavi denizlerde yüzerek geçireceğimiz yaz aylarının düşüncesi bile psikolojimiz üzerinde olumlu etkilere sebep oluyor. Ancak bir yandan da tempolu ve yoğun çalışma hayatı ile geçen kış aylarının ardından görece rahat ve rehavete yatkın bir döneme yaklaştıkça, hareketsizlik, beslenmenin bozulması, sağlığa gösterilen özenin ikinci plana atılması gibi sebeplerle insan vücudunda mevsimin doğası gereği meydana gelen değişiklikler daha da belirgin hale geliyor.
Kış dönemi boyunca ve özellikle bahar aylarında, yazın giyilecek kısa elbiseler, bikiniler, şortlar ve etekler hayal edilerek dikkat edilen beslenme düzeninin bozulması yaz döneminde, bizi en çok etkileyen nedenlerden bir tanesi. Deniz kenarında, güneşli yaz günlerinin akşamüstlerinde, dostlarla çıkılan tatil akşamlarında; tüm kış ayları boyunca dikkat edilen beslenme düzeninin unutulup dengesiz bir şekilde yemenin insan vücuduna olan olumsuz etkilerini hatırlatmamız gerekir. Havaların ısındığı yaz dönemlerinde kurulacak dengeli ve hafif bir beslenme düzeni, hem sağlığımız açısından faydalarını gösterecek hem de tüm kış aylarında göstermiş olduğumuz kilo verme çabalarının bir anda yok sayılmasını engelleyecektir. Bu nedenle özellikle günün sıcak saatlerinde meyve ve sebze ağırlıklı, düşük yağ içerikli gıdalar tüketmek en mantıklı yaklaşım. Yine kızartma yiyecekler yerine haşlama ve ızgara tercih edilmeli. Porsiyonların azaltılması alınabilecek en güzel ve basit önlemlerden biri başkası.
Tatil denince akla gelen deniz kenarında güneşlenme, denize girme ve sonra tekrar güneşlenme döngüsünde de dikkat etmemiz gereken bazı noktalar bulunmakta. Özellikle güneşin yeryüzüne dik açılarla ulaştığı saat 10:00 ile 16:00 aralığında mümkün olduğunca serin ve gölge yerlerde bulunulmalı. Bu saatler arasında denize girmeyi tercih edenler, güneşin etkilerinin denize girildiği zaman da devam ettiğini hatırlayarak güneş koruyucularını mutlaka sürmeli. Her güneş koruyucunun belirli bir süre denizde kalınca etkisinin geçtiği hatırlanmalı ve bu nedenle denize girip çıktıktan sonra güneş koruyucuları tekrar sürülmeli. Yine güneşin tepede olduğu saatlerde dışarıda, güneşin altında olanlar, güneşin ve özellikle UV ışınlarının olumsuz etkilerinden korunmak için UV koruyucu kremler sürmeli, şapka kullanmalı ve UV koruyucu özelliğe sahip kıyafetler tercih etmeli.
Günün sıcak saatlerindeki bir sorun da aşırı sıvı kaybı. Vücudumuz idrar, dışkı gibi yollar haricinde fark etmediğimiz şekilde terleme, nefes alma verme gibi yollar ile de sıvı kaybeder. Terleme vücut ısımızı, ortam ısısı arttığı zamanlarda dengeleme yollarından biridir aynı zamanda. Bu yüzdendir ki yaz aylarında insanlar, kış aylarından daha fazla terler. İşte yaz aylarında, kış aylarından farklı olarak daha belirgin olan terleme ile sıvı kaybı dikkat edilmesi gereken konulardan biridir. Gün boyunca en az 2 litre su tüketilmelidir, ancak herkesin kendi fiziksel özellikleri, yaşı, günlük aktivitesine göre tüketmesi gereken sıvı miktarının değişebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Su yanında ayran, taze meyve suları, belirli miktarı geçmemek koşulu ile maden suları, çay ve kahve de tüketilebilecek sıvılardandır.
Yaza fiziksel olarak hazırlanmak için kış boyu spor yapanlar yaz geldiğinde rehavete kapılarak hareketsiz bir döneme girerler. Sıcağın, nemin ve son olarak gidilen tatillerin de etkisi ile yaz dönemi daha hareketsiz geçme potansiyeline sahiptir. İşte bu hareketsizlik, yaz sıcağı ile birleşince vücutta başta toplardamar sisteminde olmak üzere pek çok sorunun gelişmesine neden olabilir. Bu nedenle yaz aylarında, sabah güneşin henüz yükselmediği ve akşamüstü batmaya başladığı saatlerde yapılacak hafif tempolu koşu, yürüyüş, bisiklete binme ve yüzme gibi sporlar faydalıdır. Bu sayede hem kışın harcanan onca çabanın devamı getirilecek hem de oluşabilecek sorunların önü alınabilecektir.
Tatili bol, keyifli sağlıklı bir yaz geçirmenizi dilerim.