Varis hastalığında tedavi zamanlaması en önemli birkaç konudan biri. Varis ile ilgili önceki yazılarımda belirttiğim üzere hastalığın tedavisi, her birey için özel ve farklı planlanmalı. Tedavi seçiminde hastanın yaşı, hastalığın yarattığı şikayetler, eşlik eden diğer hastalıklar en az varislerin ciddiyeti ve etkilenen damarların anatomik özellikleri kadar etkili. Varis yaraları, bacakta renk değişikliği mevcut ise girişimsel yöntem veya ameliyat dışında tedavi seçeneği yok denebilir. Ancak yalnızca ağrı-şişlik gibi şikayetleri ve orta veya ileri evre toplardamar yetmezliği olan, damar çapları 5 mm'nin üzerine çıkmış hastalarda tedavi seçimi incelikli bir konu.
İşte bu noktada hasta hekim ilişkisi devreye giriyor. Hekim açısından bakacak olursak hastanın şikayetlerinin ve beklentilerinin tam olarak anlaşılması, hastayı doğru tedaviye yönlendirmek açısından çok önemli. Hasta açısından değerlendirdiğimizde de hekimden hastalığın tedavi seçenekleri ve her tedavi yönteminin detayı, başarı yüzdesi, tekrarlama ihtimalleri, olası komplikasyonları ve uzun süreçteki takip protokolleri hakkında yapılacak detaylı bilgilendirme önem taşımakta. Bu iki yönlü iletişimin düzgün kurulduğu vakalarda, olumlu ya da olumsuz her türlü süreç kolay bir şekilde idare edilebilecektir.
Peki bu kadar soru işareti olan varis hastalığının tedavisinde hangi hastada hangi tedavi yöntemini kullanmak akılcı?
Genç yaş hasta grubunda, belirgin şikayetler ortaya çıkmış, toplardamarlarda yetmezlik orta seviyeyi aşmış ve damar çapı 5 mm'ye ulaşmışsa ilaç ve çorap tedavisi pek de akılcı bir yöntem olmayacaktır. Esas amacı hastalığın seyrini yavaşlatmak ve şikayetleri azaltmak olan varis çorabı ve ilaç tedavisinin, -beklenen yaşam süresi uzun olan genç-orta yaş grubunda- sadece girişimsel yöntem ya da ameliyatla yapılacak kalıcı tedaviyi geciktirmeye yarayacağının altını çizmek lazım. Yani diğer bir deyişle orta-ileri varisleri olan 30lu yaşlarındaki hastalarda, hayatın ilerleyen yıllarında er ya da geç bir girişimsel işlem veya cerrahi prosedür gerekli olacaktır. Bununla birlikte; günlük hayatta -özellikle sıcak havalarda- varis çorabı kullanımı ile ilgili yaşanan sıkıntılar, sosyal hayatı bozacak dereceye ulaşabilen şikayetlerin devam edecek olması, estetik sorunların çözülememesi, belirli hayat alışkanlıklarının değiştirilmesi zorunluluğu (topuklu ayakkabı giymeme, sıcak ortamlardan -sauna, hamam gibi- kaçınma, vs.) sosyal aktif kişilerin yaşamlarında çeşitli zorluklara neden olacaktır. Saydığım tüm bu faktörler, bu hasta grubunda radyofrekans, lazer ya da yapıştırıcı yöntemlerle tedavinin ya da cerrahi müdahelelerin daha ön planda tutulmasının nedenidir.
Bunun birlikte ileri derecede yetmezliği ve varisleri olan ancak belirgin muayene bulguları olmayan, bacak yarası gelişmemiş kişilerde ise girişimsel tedavi ya da ameliyat açısından aceleci olmamak gerektiğini de vurgulamak lazım. Yapılacak yıllık ya da 6 aylık doppler ultrasonografi kontrolleri ile toplardamar hastalığının seyri takip edilebilir ve bu hasta grubu, şikayetleri belirginleşmeye başladığı ya da renk değişikliği, yara muayene bulguları ortaya çıktığı zaman işleme veya cerrahi prosedürlere yönlendirilebilirler.
İleri yaş hasta grubunu ele aldığımız zaman da benzer bir akıl yürütme süreci kullanmak gerekmektedir. Var olan varis hastalığının kişinin sosyal hayatını etkilemediği ve hastalığın, beklenen yaşam süresi içinde soruna neden olma potansiyelinin yüksek olmadığı hastalarda düzenli kontroller ile takip tercih edilebilir ve hastalar gereği halinde ameliyat ya da girişimsel yöntemler ile tedaviye yönlendirilebilirler. Bu şekilde gençlerden farklı olarak, eşlik eden diğer hastalıklar nedeni ile artmış olan komplikasyon riski de ortadan kaldırılmış olur. Ancak kaç yaşında olursa olsun bacağında renk değişikliği ve yarası olan varis hastaları ile birlikte, sosyal hayatı bozacak derecede şikayete neden olan varislerde tedavi girişimsel yöntemler veya ameliyattır. Bir diğer deyişle, kişinin bacağı, mevcut varisler nedeni ile olağan hayatın devamını mümkün kılmıyorsa girişimsel yöntemlere veya ameliyata başvurulmalıdır.
Unutmamak lazım ki varis hastalığının tek bir doğru tedavisi yoktur. Her hasta tek başın detaylı biçimde değerlendirilmeli ve tedavi yöntemine kendi medikal ve sosyal özelliklerine göre karar verilmelidir.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dilerim
Doç.Dr.Cem Arıtürk
Sancaktepe Prof.Dr.İlhan Varank Eğitim ve Ararştırma Hastanesi
www.cemariturk.com