Sağlık açısından zor bir sonbahar ve kış dönemi bizi bekliyor. Yaz tatilinin ardından şehirlerin kalabalıklaşması, okulların açılması ve iş hayatının yeniden hız kazanması ile birlikte grip ve nezle gibi hastalıkların arttığı bilinen bir gerçek. Bu senenin özelliği ise tabii ki Ocak ayından beri tüm dünyanın ve Mart ayından beri ülkenin gündeminden düşmeyen korona virüs enfeksiyonunun varlığı.
İlk başta vurgulanması gereken şey hem grip, nezle ve zatürre hem de korona virüs enfeksiyonu öksürük, ateş, boğaz ağrısı gibi benzer bulgularla seyretmekte. İşte bu benzerlik; hastalıkların birbirine karıştırılmasına, tanı koymanın zorlaşmasına ve tanı konana kadar geçen sürede uygulanacak tedbirlerin karmaşık hale gelmesine sebep olabilecek nitelikte. Bu nedenle her sene Eylül ayından itibaren başlayan grip (ve zatürre) aşısı uygulamasının önemi bu senede bir nebze artmış durumda.
Grip ve zatürre aşısını detaylı bir biçimde anlatacağım ancak öncelikle grip aşısının korona virüs enfeksiyonuna karşı herhangi bir koruma sağlamadığını belirtmem lazım. Yani grip aşısı olan bir kişinin hala korona virüs enfeksiyonuna yakalanma ihtimali mevcut. Hal böyleyken, grip ve zatürre aşısına karşı özel ilginin ve toplumda aşı bulabilmek için başlayan bu telaşın ve yarışmanın sebebi ne?
İki önemli nedenden ötürü grip ve zatürre aşısı ön plana çıkıyor diyebiliriz. Bunlardan ilki ve toplum sağlığı açısından önemlisi şu: Sonbahar ve kış aylarında geçirilmesi muhtemel bir grip ya da zatürre durumunda, klinik tabloyu korona virüs enfeksiyonundan ayırt etmek oldukça zor. Grip ve zatürre aşısı yaptıran kişiler, korona virüs olma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu düşünerek gerekli tetkikleri yaptırmak için seri davranacaklardır. Ancak aşı olmayan kişiler “acaba grip mi geçiriyorum?” düşüncesi ile korona virüs açısından tetkik ve tedavide gecikebileceklerdir. Bu da hem hastalığın daha ağır seyredebilme ihtimalini doğuracak hem de hastalığın başka kişilere yayılmasına neden olabilecektir. Hastanın sağlığı açısından değerlendirecek olduğumuzda da korona virüs enfeksiyonu geçirmekte olan bir kişinin aynı anda grip ya da zatürre geçirmesi durumunda; şikayetler, klinik bulgular çok daha ciddi olacak ve hastalığın seyri, riski belirgin derecede yükselecektir.
Peki tüm bu nedenler grip aşısı peşinde koşturmayı gerektiriyor mu? Herkes bu aşıları olmalı mı? Ne zaman olmalı? Grip aşısı ile ilgili bu ve benzeri pek çok soruyu cevaplamak istiyorum.
Grip aşısı hakkında gerçekler
Grip aşısı, her yılın Eylül ve Ekim aylarından itibaren yaptırılabilir. Grip salgınının azalarak da olsa Mart-Nisan ayına kadar devam edileceği göz önünde bulundurulacak olursa kış boyunca da uygulanabilir. Aşının koruyucu etkisi, aşılamadan yaklaşık 2-3 hafta sonra başlamaktadır. Öte yandan grip aşısının yüzde yüz koruma sağlamak gibi bir garantisinin olmadığını da belirtmek lazım. Aşı esas olarak bir yıl önce salgın yapan influenza virüsüne karşı hazırlanmaktadır ve bu nedenle kişiler aşı olsa bile grip geçirebilmektedirler. Ancak aşılananlarda hastalık olsa bile daha hafif geçmektedir.
Kimler mutlaka grip aşısı olmalıdır?
Sağlık Bakanlığı’nın önerilerine göre:
-65 yaş üstü bireyler ve onların bakımını üstlenenler, aynı evde yaşayanlar
-Astım, KOAH, diyabet, kalp hastalığı, böbrek hastalığı, nörolojik ya da nöromuskuler hastalıkları olanlar ve bu kişilerle aynı evde yaşayanlar
-Kanser hastaları, organ ve kemik iliği nakli yapılanlar gibi bağışıklığı baskılanmış kişiler ve bu kişilerle aynı evde yaşayanlar
-Uzun süreli aspirin tedavisi alan çocuk ve adolesanlar
-Hasta bakımı ile ilgilenen sağlık çalışanları;
grip aşısı yaptırmalıdır
Amerika’da CDC (Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrol Merkezi) ise T.C. Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği risk gruplarına ek olarak;
-Hamile kadınların (hamileliğin ilk 3 ayından sonra grip aşısı yapılabilir)
-Emziren annelerin (bebeğini emziren bir annenin grip aşısı olmasında bir sakınca yoktur)
-6 aydan küçük çocukların bulunduğu evlerde yaşayanlar ve özellikle bu çocukların bakımları ile ilgilenenlerin de grip aşısı yaptırmasını öneriyor.
Ya zatürre aşısı?
65 yaş ve üzeri olanlar; böbrek, karaciğer, kalp, akciğer ve diyabet gibi kronik hastalığı olanlar; dalağı alınan veya tam fonksiyon yapmayan kişiler; tekrarlayan akciğer enfeksiyonu geçirenler, kanser tedavisi olanlar, sigara içenler, organ nakli geçirenler, bağışıklık yetmezliği olan veya baskılayıcı tedavi kullanan hastalar zatürre aşısı olması önerilenlerdir. Bu kişilerle aynı evde yaşayanların da (grip aşısında olduğu gibi) zatürre aşısı olmaları önerilmektedir.Aşılar haricinde bağışıklık sistemini etkileyen diğer faktörleri de hatırlatmakta fayda var. Dengeli ve yeterli beslenme, düzenli egzersiz, kaliteli ve günde en az 8 saatlik uyku bağışıklığı arttırarak hem hastalığa yakalanma ihtimalini azaltacak hem de olası hastalıkların hafif geçmesini sağlayacaktır.
Sağlıklı bir hafta dilerim
Doç.Dr.Cem Arıtürk
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı