Üniversite sınavı bitti. Onca yıllık emeğin ve masa başında çürütülen dirseklerin karşılığını almak için heyecanla bekliyor tüm öğrenciler. Ve yarından itibaren önümüzdeki bir hafta, bu beklentide bir dönüm noktası olacak. En az sınav kadar önem taşıyan ve sınava giren her öğrencinin çeşitli stratejiler ile oluşturduğu tercih yapma sürecinin başlayacağı gün yarın. Bir hafta sürecek olan bu süreç, en az sınav dönemi kadar ağrılı ve stresli.
Akademik sürecin ergenliği olarak adlandırılabilen üniversite dönemi, pek çok bireyin hayatında önemli bir yer tutar. Benim dönemimdeki ilk-orta ve lise eğitiminin karşılığı olan 4+4+4’ün bitimindeki dar boğaz üniversite sınavı. Akademik sürecin çocukluğunun ardından girilen tek bir sınavla geçilen, hak kazanılan yeni bir akademik süreç. Bu sürecin ardından ulaşılan yetişkinlik döneminde, gençlerin kendilerini nelerin beklediğinden pek de haberdar olmadıkları söylenebilir. Hal böyle olunca meslek seçimi ve dolayısı ile üniversite tercihleri çok karmaşık bir hal almakta. Bununla birlikte günümüz sosyokültürel ve ekonomik yapısının karmaşıklığı, meslek kavramlarının değişerek yeni meslek dallarının gelişmesi ve eğitim sürecinde hem teknolojinin gelişimine hem de sosyokültürel ve siyasi etkilere bağlı olarak meydana gelen değişiklikler; akademik ergenlik kapısındaki genç bireylerin karşısında dikilen sorunlar olarak yerini almakta.
Lise yıllarında girmiş olduğum ve 38 yaşıma dek uzanan akademik sürecimi şöyle bir düşündüm de… Daha 16 yaşında iken bir kalp-damar cerrahı olmaya karar verip 5 tıp fakültesi tercihinden 3.sü olan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni kazanıp bitirdiğim üniversite yıllarım hala dün gibi. Hemen ardından Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda tek tercih ile kazandığım eğitimimi de tamamlayıp Uzman olduktan sonra akademik hayatımı Acıbadem Üniversite’sinde devam ettiriyorum. İki yıl önce hak ettiğim doçentlik unvanı ise girdiğim sınavların en sonuncusunun hediyesi oldu. Tüm bu süreçte, önümde bir aile bireyi veya eş-dost örneği olmamasına rağmen her adımımı isteyerek ve keyif alarak attım. Ancak tüm bu süreçlerde, daha önceden bilgi sahibi olmadığım bazı konularda zorlanmadım desem yalan olur.
Yukarıdaki paragraf aslında üniversite tercihleri yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili pek çok anahtarı içeriyor. Koşulsuz bir şekilde olmazsa olmazım diyebileceğim madde “istek ve şevk”. Öncelikle bölüm seçiminde, hayat motivasyonunu belirlemeniz ve ileride yapacağınız işin, mesleğiniz olmasını istiyor olmanız gerekli. Bunu bir adım ileri taşırsak seçeceğiniz mesleğin hayatınızda kaplayacağı yeri iyi anlamalısınız. 7 gün 24 saat hazır halde olmanızı gerektirebilecek bir meslek, dahası meslekten öte bir hayat tarzı olan hekimlik ile mimarlığın veya gelecek nesil mesleklerin hayatınıza katacaklarını ve hayatınızdan çalacaklarını bilmelisiniz. Bununla birlikte hayatınıza devam edeceğiniz yolu daha önce yürümüş insanlardan fikirler almanız ve onları gözlemlemeniz faydalı bir yaklaşım. Hekim olmayı istiyorsanız, bir hekimin yaklaşık olarak çalışma temposunu, neler yaptığını, neler yapamadığını hem konuşarak hem de gözleyerek öğrenebilirsiniz.
Ebeveyn, eş dost, arkadaş ısrarı ve baskısı ile tercih yapmak, başa gelebilecek en büyük talihsizlik. Hayatınızın tamamını şekillendirecek bir yol ayrımında, hangi yolu takip edeceğinize sizden iyi kimse karar veremez. Aile, yakın arkadaşlar bu noktada sadece gerektiğinde tavsiye verici olmalıdırlar. “Güzel Sanatlar Fakültesi”nden mezun olup ressam olarak hayat boyu mutlu olabilecek bir genç, babasının isteği ile “Tıp Fakültesi”ne girip hayatı boyunca istemediği bir mesleği yaparak ve mutlu olmadan yaşamak zorunda kalabilir.
Bölüm seçiminden sonra üniversite seçimi ile ilgili de bir takım tavsiyelerim olacak. Üniversite seçiminde ailenin sosyokültürel yapısı, alınan puana göre tercih edilebilecek üniversitelerin hangileri olduğu, eğitimi kalitesi gibi bir takım faktörler bulunmaktadır. Bununla birlikte üniversite hayatının, erişkinlikteki, aileden ayrı-bireysel hayata bir hazırlık olduğu göz önünde bulundurulmalı. Bu nedenle kişi, akademik eğitimi haricinde bireysel, sosyokültürel, psikolojik gelişimini de tamamlayabileceği ve psikolojik-sosyal yapısına uygun şehirleri tercih etmeli.
Maddi kazanç konusuna gelince söyleyebileceğim bir tek doğru var. Hangi işi yaparsanız yapın eğer iyi yaparsanız para kazanırsınız. Ve ayrıca şunu unutmayın ki para kazanmak için değil, iyi iş yapmak için çalışırsanız geç de olsa para kazanırsınız. Ancak sadece para kazanmak için yapılan işlerin tükenmeye mahkum olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Bununla birlikte bazı mesleklerin para haricinde kazandırdığı pek çok artıları olduğu bir gerçek. Örnek vermek gerekirse bir hekimin, hekimlik mesleği sayesinde ve sırasında insan ilişkileri ve zor zamanlarda sorun çözme gibi hayata dair temel yeteneklerinin ne kadar gelişebildiğini görebilirsiniz.
Bununla birlikte hayatın çok uzun ve keyifli bir yol olduğunu düşünecek olursak, şu an bir yol ayrımındasınız ve karşınıza bunun gibi daha pek çok yol ayrımı çıkacak. Önemli olan inandığınız ve keyif alacağınız yolda zevkle, istekle ve iyi işler yaparak yürümeniz.
Şansınız bol, keyfiniz yerinde olsun…