Bugün sizlere, atardamar hastalıkları deyince koroner arter hastalıklarından hemen sonra akla gelen iki sorundan bahsedeceğim. Bunlardan ilki özellikle bacak damarlarını etkileyen periferik arter hastalığı ve diğeri felçlerle sonuçlanabilen karotis yani şah damar tıkanıklıkları.
Şah Damar Tıkanıklıklığı
Önceliği şah damar tıkanıklığına verelim. Öyle ki hem hastalığın erken evrelerindeki şikâyetlerin hayat konforu üzerine etkisi hem de ileri dönem hastalarda gelişebilecek geçici veya kalıcı felç riski nedeni ile şah damar tıkanıklıkları hastalar açısından çok sorun çıkarabilmektedir. Halk arasında “şah damarları” olarak bilinen karotis arterleri, boynun her iki yanında yer alan beyne oksijence zengin kanı ulaştıran damarlardır. Beynin ve yüzdeki, boyundaki, saçlı derideki dokuların kan dolaşımının önemli bir bölümü bu şah damarları aracılığı ile sağlanır. Vücuttaki her atardamarda olduğu gibi şah damarlarda da aterosklerotik (damar sertliği) sürece bağlı olarak daralma ve tıkanma riski mevcuttur. Her damar sertliği sürecinde olduğu gibi yağ ve kireç içerikli aterom plaklarına bağlı olarak meydana gelen şah damar tıkanıklığında hedef organ beyin olduğu için hastalığın olası sonuçları ve komplikasyonları çok ciddi olabilmektedir.
Genetik ve ailesel faktörler hastalığın sebepleri arasında ilk sırada. Bununla birlikte hareketsizlik, sigara kullanımı en önemli risk faktörlerinden. Özellikle kontrol altına alınmamış hipertansiyon ve şeker hastalığı da iki gün önce bahsettiğim nedenlerden ötürü hem hastalığın oluşum riskini hem de ilerleme hızını arttıran faktörlerden sayılabilir.
Yavaş ve sinsi ilerleme özelliğine sahip şah damar tıkanıklığının belirtileri arasında, özellikle yatan veya oturan kişinin aniden ayağa kalkması ile oluşan sendeleme, göz kararması, baş dönmesi ve bayılma yer alıyor. Bununla birlikte hastalarda hastalığın seyri boyunca konuşma bozuklukları görülebiliyor. Bu konuşma bozuklukları kelimeleri hatırlayamama veya telaffuz problemleri şeklinde ortaya çıkabiliyor. Unutkanlık hastalarda en sık görülen belirtilerden bir diğeri. Bununla birlikte hastaların bir kısmında geçici felç atakları da görülebiliyor ki bu geçici ataklar, meydana gelebilecek kalıcı felçlerin en önemli habercisi.
Bacakta Damar Tıkanıklığı
Şah damarlarda meydana gelen darlıkların aynı nedenlerle ve süreçlerle bacak damarlarında meydana gelmesi ise bacaklarla ilgili çeşitli şikâyetlere neden olmaktadır. Bu kez bacak atardamar duvarlarında kireç, yağ tabakaları birikimi ile damarın iç boşluğu önce daralır ve sonra hastalığın ilerlemesi ile tamamen tıkanma meydana gelir. Bacaklara giden atardamarlarda ilerleyici olarak gelişen kireç ve yağ dolu plak oluşumları, bu bölgelerde meydana gelen akım azalmasına bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli şikâyetlerle seyreden bu hastalık hem kişinin hayat konforunu azaltacağı hem de ileride ciddi sonuçlara neden olabileceği için dikkat edilmesi gereken bir hastalıktır.
Şah damar tıkanıklıklarına benzer şekilde genelde ileri yaşlarda (50 yaş üstü) ortaya çıkan bu hastalık da erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür. Sebepler de yine şah damar tıkanıklığında olduğu gibidir. Ailesel ve genetik faktörler; sigara, hareketsizlik, düzensiz beslenme gibi yaşam alışkanlıkları ve hipertansiyon, hiperlipidemi, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklar bacaklarda damar tıkanıklığı görülme sıklığını arttıran faktörlerdendir.
Bacak damarlarındaki daralmaların derecesi ve tıkanıklıkların yerleşim yerlerine göre değişik seviyelerde şikâyetler ortaya çıkabilmektedir. En sık karşılaşılan şikâyet olan ağrı, yol yürüme ile başlar ve dinlenme ile geçer. Daralmış bölgeye yeterli düzeyde oksijenlenmiş kanın gönderilememesi nedeni ile ortaya çıkan beslenme bozukluğuna bağlı olarak ilgili bölge kaslarında oluşan kramp tarzı ağrılardır. Tıkanıklık ve darlık ne kadar ileri düzeyde ise ağrı o kadar az eforla ortaya çıkar, o kadar geç geçer. Hastalığın ileri dönemlerinde efor sarf etmeden, istirahat ağrıları görülebilir. Bacaklarda solukluk ve soğukluk en sık görülen diğer bulgulardır. Bununla birlikte kıllarda azalma ve cilt değişiklikleri bu hastalarda ileri dönemlerde karşılaşılabilecek şikâyetlerdendir. Hastalığın ileri evrelerinde ise bacağın ve ayakların beslenmesinin ileri düzeyde bozulmasına bağlı olarak ya kendiliğinden yaralar açılabilir ya da travma, kesi gibi bir sebebe bağlı olarak açılan bir yara iyileşemez.
Tedavi Yöntemleri
Her iki hastalıkta da tanı için ilk basamak olan muayeneden sonra bazı bulgular elde edilmişse görüntüleme yöntemlerine başvurmak gerekir. Atardamarlara yönelik doppler ultrasonografi damarların durumu ile ilgili kesin bir bilgi vermese de hastalığın durumu, etkilenen damarlar ile ilgili yaklaşık bulgular elde edilmesine olanak tanır. Kesin tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek için anjiografik tanı yöntemlerini kullanmak gerekmektedir. Manyetik Rezonans (MR) veya Bilgisayarlı Tomografi (BT) anjiografilerde darlıkların yeri ve derecesi objektif olarak belirlenebilir, 3 boyutlu anatomik özellikler saptanabilir. Konvansiyonel anjiografi ile de işlem sırasında hem tanı konabilir hem de tedavi gerektirir durumlarda balon, stent veya diğer işlemlerin yapılması mümkündür.
Tedavi seçimi sırasında etkilenen damarların yeri, darlıkların yüzdesi, hastanın şikâyetleri gibi pek çok faktör değerlendirilmelidir. Günümüzde cerrahi tedavi yöntemleri yerini korusa da anjiyografi ile yapılabilecek plakların temizlenmesi, stent, balon tedavileri erken dönemde konforlu ve yüz güldürücü sonuçlar sunan yöntemler arasında yerini almıştır. Konunun A’dan Z’ye her noktasına hakim uzman bir damar cerrahı; hem tanı, hem de her türlü tedavi yöntemi hakkında sizi gerektiği gibi yönlendirecek ve uygun yolda ilerlemenizi sağlayacaktır.
Keyifli ve sağlıklı bir hafta dilerim…