Halk arasında “Kaçış Sendromu” olarak bilinen “Sistemik Kapiller Kaçış Sendromu”; oluşum mekanizması, belirtileri ve seyri açısından ilginç ve farklı bir hastalıktır. Gündelik hayat sırasında ve normal şartlarda herhangi bir belirti vermeyen ancak ataklar sırasında ciddi şikayetler ile seyreden bu hastalık yeterli ve gerekli tedaviler uygulanmaz ise ölümcül seyreder.
Kimlerde Görülür?
Literatürde tanımlanmış hasta sayısı 1000’in altında olan bu hastalık her iki cinsiyette de yaklaşık olarak eşit oranda görülür (E %57, K %43). Literatür bilgilerine göre tanımlanmış ortalama hasta yaşı 47 olmakla birlikte, hastalığın görüldüğü en küçük hasta 5 aylık bir çocuk iken en yaşlı hasta ise 74 yaşındadır.
Belirtileri Nelerdir?
Normal şartlarda herhangi bir sorunu olmayan kişilerde, ataklar halinde seyreden bu hastalıkta en belirgin özellik, vücuttaki kılcal damarlarda geçirgenliğin artmasıdır. Buna bağlı olarak kanın sıvı kısmının ve makromoleküllerin bazılarının damar dışına sızmasıdır. Kılcal damarlarda bu ani sorunu yaratan mekanizmanın ne olduğu henüz tam olarak ortaya konamamıştır. Ancak immün sistemde yani vücudun savunma sistemindeki bir bozukluğun bu duruma sebep olduğu düşünülmektedir. Damar dışına sıvı sızması hem damar içindeki kan miktarının azalmasına hem de göğüs, karın, kalp zarı gibi vücut boşluklarında sıvı birikmesine neden olmaktadır. Bununla birlikte yaygın ödem oluşumu da söz konusudur. Bu sıvı dağılımındaki ani ve sağlıksız değişim elektrolit seviyelerinin de bozulmasına neden olur.
Tüm bu değişiklikler ani tansiyon düşmesi, halsizlik, bulantı, kusma, tüm vücutta şişlik gibi çok tanımlayıcı olmayan genel bazı şikayetlere sebep olurlar. Bununla birlikte kalp zarında ve göğüs boşluğunda sıvı birikmesi durumunda akciğer ve kalp yetersizliği görülebilir, hayatı tehdit edici durumlar ortaya çıkabilir.
Nedenleri Nelerdir?
Nedeni, mekanizması tam olarak çözülememiş bu hastalık en çok enfeksiyonlara bağlı gelişen “septik şok” ile karıştırılır. Bunun yanında aşırı alerjik reaksiyon olarak tanımlanabilecek anaflaktik şok, akut böbrek yetmezliği yaratabilecek bazı tablolar da “Kaçış Sendromu” ile karıştırılabilir. Herhangi bir şekilde tanı koydurtacak özel bir laboratuvar testi bulunmamakla birlikte kanın normalden daha koyu hale gelmesi (hemokonsantrasyon), bir kan proteini olan albümin değerlerinde düşüklük, sodyum ve potasyum dengesizlikleri gibi bulgular varlığında “Kaçış Sendromu”ndan şüphelenmek gereklidir.
Tedavi Yöntemi
Tedavide asıl amaç ataklar sırasında tansiyon düşüklüğünü engellemek, kanın miktarını yeterli seviyede tutmak, sıvı ve elektrolit dengesini korumak ve bu sayede kalp-beyin-böbrek gibi hayati organların beslenmesinin devamlılığını sağlamaktır. Bununla birlikte bozulmuş organ fonksiyonları içinde ivedi bir şekilde tanı koymak ve bu yönde gerekli girişimleri yapmak hayat kaybını önlemek açısından önem taşır. Ataklar arasında ise astım tedavisinde de kullanılan bazı ilaçlar, steroid (kortizol) tedavisi ve immün sistemi düzenleyen diğer bazı tedavi yöntemleri de kullanılabilmektedir.
Sağlıklı haftalar dilerim.