Kanser kelimesini duymak bile birçoğumuza ükütücü gelir. Eğer yakınımızda biri bu hastalıkla savaşmadıysa, belki üstüne düşünmediğimiz, bize ya da yakınlarımıza uğrayacağına hiç ihtimal vermediğimiz bir hastalıktır. Bu yüzden kanserle ilk yüzleşmemizde önce bu durumu inkar edip, bir hata olduğuna inanmak isteriz. Sonrasında kabullenmeye başlasak da, çok sancılı bir dönemin içine girmiş oluruz.
Kanser hastası bir yakına sahip olmak; hem kendi hayatımızı hem de sevdiğimiz insanla olan lişkimizi tekrar gözden geçirmemize yol açar. Özellikle bu kişi en yakınımızdan, ailemizden biriyse duygularımız daha da yoğunlaşır. O kişiyi kaybetmekten korkarken bir yandan da geçmişte onu suçladığımız, onun üzülmesine sebep olduğumuza inandığımız olaylar tek tek aklımızdan geçmeye başlar. Kendimizi suçlar, pişmanlık duyarız. Belki bu suçluluk o kadar yoğunlaşır ki, yanlış bir şekilde onun hastalanmasının nedenini kendimizde bulmaya başlar, cevabı olmayan sorularla başbaşa kalırız. Ona öfkelendiğimiz olaylar aklımıza gelir. Sanki o olaylar bir anda tüm önemini kaybetmeye başlamıştır. Onu kaybetme korkumuz, öfkemizden daha ağır basmaktadır.
Bu süreçte kendi hayatımıza, hayata verdiğimiz anlama, ölüme dair duygularımıza da dönüp bakarız. Belki büyük gördüğümüz sorunlar önemini kaybeder. Biz ölümden korkuyor muyuz? Hayattaki amacımız ne? Ne yaptık ve neler yapmak istiyoruz? Bunları düşünmeye başlarız.
Bir yandan bu hastalıkla savaşırken bir yandan da hayatımıza devam etmek zorunda kalırız. İşe gitmek, kendi sağlığımızla ilgilenmek, sosyal ilişkilerimizi devam ettirmek zorundayızdır. Belki en zor kısımı da budur. İşimiz, gündelik hayatımız artık bizi zorlamaya başlar. İsteksiz uyanırız, motivasyonumuzu kaybederiz. Böyle bir durumda işten ya da sosyal hayattan uzaklaşmak bizim daha çok içimize kapanmamıza, daha umutsuz bakmamıza sebep olur. Bu süreçte en önemlisi, kendi ruh ve beden sağlığımıza dikkat etmek ve bizi iyi hissettirecek yerlerde olmaktır. Bazen iyi hissetmek bile suçlu hissettirebilir. Ancak hayat devam ediyorken bizim de iyi olmamız gerekmektedir.
Kanser hastası bir insan neler hisedebilir? Herkes farklı duygular yaşasa da genel olarak kanser; kişinin kendi hayatını, ilişkilerini, travmatik yaşantılarını tekrar gözden geçirmesini sağlar. Bu belki onu hüzünlendirir, belki de çevresine olan öfkesini arttırır. Hastalığın kendisi de; korku, yalnızlık, üzüntü, çaresizlik gbi duyguları tetikler. Tedavinin onu fiziksel olarak yorgun düşürmesi, sosyal hayatından uzak kalmasına ve dolayısıyla daha depresif bir ruh hali içine girmesine sebep olur. Hem kendi duygularımızı hem onun duygularını paylaşmak aslında her iki tarafa da iyi gelecektir. Yalnız olmadığını ve onunla benzer duyguları paylaştığımızı bilmesi ona da daha iyi hissettirmeye başlayacaktır.
Kanser tedavisi; uzun, zor ve sancılı bir dönemdir. Herkeste farklı duygular ve farklı tepkiler uyandırır. Hasta için olduğu kadar yakınları için de zor geçecektir. Bu süreçte birbirine açık olmak, duyguları paylaşmak, gerekirse birlikte ağlamak ve bir yandan da kendi fiziksel ve ruhsal sağlığımıza özen göstermek, bu süreci daha kolay atlatmamıza yardımcı olacaktır.