Eşimin ilk bebeğimize olan hamileliğinde, doğrum süreci normal seyrinde giderken 25.hafta itibariyle işler bir anda rayından çıkmaya başladı. O günün koşullarında anlam veremediğimiz birçok etken nedeniyle erken doğum riskinin yüksek olduğunu öğrenmemizle artık bizim için farklı bir yol olacağını anlamıştık. Doktorumuz, konusunda uzman ve yetkin biri olduğu halde erken doğum ile birçok riskin olabileceğini fark etmiştik.İtiraf edeyim hayatımın hiçbir döneminde bu kadar endişelenmedim.
Günler ve haftalar geçip artık 34. haftaya geldiğimizde rutin kontroller haftada 3’e çıkmış durumdaydı. Hiç unutmuyorum bir cuma günü kontrole gittiğimizde doktorumuz bize “hazırlanabilirsiniz, yarın doğumu gerçekleştireceğiz, artık daha fazla risk alamayız.” demesiyle önce eşim itiraz etmiş olsa da sürecin başlaması gerektiğini o da kabul etti. Bununla yüzleşmek pek kolay değildi açıkçası.
Erken doğum riskini bildiğimiz için tüm hazırlıklarımızı çok öncesinden tamamlamıştık ama o gün telaş içinde unuttuğumuz birkaç şeyi daha aldık. Zaten doğum olayında ne kadar hazırlık yaparsanız yapın mutlaka bir şeyler eksik kalıyor :) O akşam ne ben, ne de eşim doğru düzgün uyuyamadı ve ne kadar birbirimize fark ettirmesek de sabah endişe ve kaygılar içinde hastaneye gittik..
Doğum gerçekleşti…
Biz tüm aile, eşimden ve bebekten gelecek haberleri beklerken artık heyecandan ve stresten yerimde duramaz hale gelmiştim ve gerçekten o filmlerde gördüğünüz gibi sürekli koridorun bir ucundan diğer ucuna yürüyordum. Bu esnada hemşirenin biri, bir bebekle hızla önümden geçti ve ben acaba bizim bebeğimiz mi diye bakarken hemşire bana dönüp “sağlıklı bir bebek oldu merak etmeyin” dediğini hatırlıyorum ve ağladığımı…
Daha sonra eşimi odaya getirdiklerinde ve halen narkozun etkisindeyken bana “lütfen doğruyu söyle bebeğimiz nasıl sağlıklı mı?” diye sordu ve elini tutup “merak etme bebeğimiz sağlıklı doğdu.” dememle o zaman kadar uyumakta direnen eşim kendini bıraktı ve derin bir uykuya geçti.
Biz odada eşimin başında beklerken ne kadar süre geçti inanın hatırlamıyorum. O an sadece bebekten gelecek güzel haberleri beklerken bir anda kalabalık bir heyet kapıda belirdi ve doktorun biri bana bebek doğdu mu? diye sordu, evet dememle bir anda kalabalık odaya dolarken “bu kalabalık iyiye işaret değil.” diye düşündüm. Belli ki ortada mühim bir mesele vardı.
Daha sonra yoğun bakım doktoru olduğunu öğrendiğim beyefendi anlatmaya başladı: “Biliyorsunuz bebeğiniz erken doğum sonucu dünyaya gelmiş bulunuyor. Kendisine gereken tüm müdahalelerde bulunduk, şu an yoğun bakım ünitemizde gerekli her türlü desteği vermekle birlikte, bebeğinizin karnından açtığımız delik ile beslenmesini sağlıyoruz. Tabiki büyümesi ve gelişmesi için bunlar gereklidir. Bebeğinizi haftada bir kez olmak kaydıyla belirli zamanlarda cam bölme arkasından görebileceksiniz. Dün de konuştuğumuz üzere bugün sizlere daha detaylı bilgileri paylaşmaya geldim.” İnsan hayatında bu cümleleri her zaman duymuyor ve özellikle mevzu bahis bebeğiniz ise bu cümleleri duyunca dizlerinizin bağı çözülebiliyormuş.
İlginçtir odada tek narkoz almış olan eşimin “biz dün görüşmedik ama” demesine rağmen sanırım herkes o an akıl tutulması yaşamış olacak ki eşimin söylediklerini kimse dikkate almadı. Bense o esnada “Demek bizim doğumu gerçekleştiren doktor ile bu doktor kendi aralarından görüştü, o yüzden dolaylı olarak bizim de kendisiyle görüştüğümüzü söylüyor” diye düşünüyordum. Meğer ne zor ihtimallerde geziyormuşum :)
Eşim ile göz göze geldik ve sadece “bebeğimiz her şeye rağmen sağlıklıymış” diyebildim..
Doktor ve arkasındaki heyet çıktıktan sonra odadaki oluşan sessizliği ablam bozdu.”Bu işte bir yanlışık var, ne karından beslenmesi neden bahsediyorlar ben anlamadım bir sormak istiyorum” dedi ve dışarıya fırladı, tabiki hemen arkasından ben.
Ablam, o an koridorda gördüğü ilk hemşireye, doktorun az önce bize söylediklerini anlatı ve bu durumda bir hata olup olmadığını öğrenmek istediğini söyledi. Hemşire ablamı dinledikten sonra eğilip elindeki dosyalara baktı ve kafasını kaldırıp “Size verilen bilgiler 27.haftada doğum yapan başka bir bebeğin bilgileri, sizin bebeğiniz hiç yoğun bakıma girmedi.” demesiyle ben artık bayılacak noktaya geldim..Ablam, doktorun bir an önce yeniden gelip yanlış olan neyse düzeltilmesini ve doğru olan bilgilerin anlatılmasını istedi.
Tüm aile odada beklerken daha önce gelen o kalabalık güruh ile doktor odaya yeniden girdi ve doktor son derece sinirli bir şekilde bana bakarak “beyefendi ben ilk odaya girdiğimde size bebek doğdu mu diye sordum siz de bana evet diye cevap verdiniz” dedi.. bu anlamsız kızgınlığın karşısında “evet ne dememi bekliyorsunuz tabiki bebek doğdu diyeceğim” dedim. Meğer doktor bebeğin soyadını kastederek bana bebek “Doğdu” nun ailesi olup olmadığımızı soruyormuş…
Meğer bebeklere doğumdan sonra adlarıyla değil (muhtemelen henüz adı olmayacağı düşünülerek ya da muhtemel karışıklıkları önlemek için) soyadları ile hitap edilip, kaydediliyormuş. 27 haftalık doğumu gerçekleşen "Doğdu" ailesinin bebeklerine ait bilgilerin bu nedenle bizim bebeğimizin bilgileri ile karışmış. Yani onca dert ve sıkıntı yaşayıp üstüne bu olay da bizi delirtmediyse başka bir şey bizi delirtemez sanırım. :)
Yaşadığımız tam bir Karadeniz fıkrası sonrası bebeğimizin 2 kilogramın biraz üzerinde doğduğunu, son derece sağlıklı olduğunu hatta hiç solunum desteği bile verilmediğini söylediler. Üstelik birazdan yanımızda olup annesinin emzirmeye başlayabileceğini bile öğrendik..O anki yaşadığımız huzur ve mutluluk paha biçilemezdi.
Bebek Doğdu’dan ise sonrasında haber alamadık umarım Doğdu bebek sağlıklı ve ailesiyle mutlu bir şekilde hayatına devam etmiştir...umarım bir gün yolumuz tekrar kesişir..
Bilgili Baba
Blog: http://bilgilibaba.com
Instagram: https://www.instagram.com/bilgilibaba
Facebook: https://www.facebook.com/bilgilibirbaba
Twitter: https://twitter.com/bilgilibaba