“Doğru cerrahi; hayatı öneme sahip olduğu kadar, hastanın daha sonraki konforu içinde gereklidir.”
“Meme kanserinde farkındalık” yazı dizimizin 3.sinde konuğumuz, Meme Cerrahisinin Uzman isimlerinden Prof. Dr. Abdullah İğci. Yıllık rutin kontrollerde veya şüpheli durumlarda gidilen ilk doktorlardan birisidir cerrahlar. Burada en önemli noktalardan birisi tıpkı radyolojide olduğu gibi, meme konusunda uzman bir cerrah ile işbirliği yapmaktır.
Tanısı konan hastalarda cerrahın başarısı hastalığın seyri üzerinde hayatı bir öneme sahipken, hastanın daha sonraki kozmetik konforu ve psikolojisi içinde ehil ellerle işbirliği yapmak çok önemlidir.
Değerli hocamız Prof. Dr. Abdullah İğci ile, “risk faktörleri, gen mutasyonu, meme cerrahisi ve daha bir çok konuyu konuştuğumuz sohbetimizi sizlerle paylaşıyoruz.
Hocam, “Bir kadın olarak meme kanserine yakalanma riskimiz” nedir?
Her 8-10 kadından biri yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riski taşır ve bu risk ilerleyen yaşla birlikte artar. En sık 50-60 yaşlarında görülmekle birlikte ülkemizde 40 yaş altında yaklaşık %18 oranında görülmekte. Bu nedenle ülkemizde erken yaşlar da bilinçlendirme gerekir. Meme kanserinin % 15 i genetik veya ailesel yatkınlık ile olur. %85'inin ailesinde meme kanseri yoktur. Meme kanserinin % 1 i erkekler de görülmektedir. Erken tanı olanakları ve gelişmiş tedavi yöntemleri ile meme kanseri çok yüksek oranda tam olarak tedavi edilmektedir.
Risk faktörleri nelerdir?
Başlıca risk faktörleri; Ailede meme kanseri olması , hiç doğum yapmamış olmak, eken adet görmek ve geç menopoz, menopoz döneminde hormon replasmanı almak, daha önce göğüs duvarına ışın tedavisi yapılmış olması, obezite ve aşırı alkol tüketimi.
Genetik meme kanseri nedir?
Kalıtsal meme kanserlerinin büyük kısmı BRCA ½ genlerindeki bazı mutasyonlara bağlıdır. Bu genler kontrolsüz hücre çoğalmasını engelleyen yani tümör baskılayıcı genlerdir. Bu genlerde mutasyon olması meme ve yumurtalık kanseriyle ilişkilidir. BRCA1/2 mutasyon taşıyıcısı olan bir kadında 70 yaşına kadar meme kanseri olma oranı yaklaşık yüzde 50-70, yumurtalık kanseri olma ihtimali yüzde 40-50 civarındadır. Son yıllarda BRCA genleri dışında meme kanseri ile ilişkili mutasyon olan yaklaşık 22-24 gen (p53, PAB50, gibi) daha tespit edilmiştir.
Gen mutasyonu olması durumunda ne önerilir?
Meme kanseri gen mutasyonu olan kadınlara meme kanseri olmadan önce profilaktik mastektomi, yani her iki memesinin içi boşaltılır ve yeni meme (rekonstrüksiyon) yapılır.
Ailede meme kanseri olan kadınların hiçbir test yapmadan her iki memesini aldırtmak istemesi uygun değildir. Ailesinde meme kanseri gen mutasyonu taşıyanlarda meme kanseri gen mutasyonu ihtimali mutlak değildir. Annede var ise kızında hemen hemen mutasyon olma ihtimali yüzde ellidir.
Genetik test kimlere yapılmalıdır?
Ailede daha önce saptanmış gen mutasyonu olması, genç yaşta(özellikle 40 yaş altı) meme kanseri, Triple negatif (ER-, PR-, HER2-) meme kanseri, iki taraflı meme kanseri, birinci, ikinci, derece akrabalarda iki veya daha fazla meme kanseri olması gibi durumlarda genetik test yaptırılabilir.
Meme kanserinde hedef erken tanıdır. Erken tanı için kadınların; bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi, özellikle 20 yaşından sonra ayda bir kez menstrüasyondan 3-4 gün sonra kendi memesini muayene etmeyi öğrenmeli ve yapmalı. Memesinde farklı bir kitle tespit edildiği durumlarda doktora müracaat etmelidir. Aylık düzenli muayene memedeki kitleyi fibrokistik yapılardan ayırt etmeyi sağlar. 40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi ve doktor muayenesi yapılmalıdır. Aile riski yüksek olanlarda kontrollerin 35 yaşından itibaren yapılması uygun olur.
Meme kanserinin belirtileri nelerdir?
Meme de kitle, şekil bozukluğu, sertlik, kızarıklık, kabuklanma, meme başından kanlı akıntı, meme derisinde çekilme, meme başının içeri çekilmesi, koltuk altında sertlik olması gibi belirtiler önemlidir. Bu gibi durumlarda mutlaka hastaneye müracaat edilmeli özellikle meme hastalıkları ile uğraşan bölüme ve gerekli tetkikleri yapılmadır. Asıl hedef bu gibi belirtilerin oluşmasından önce memedeki değişiklikleri saptamaktır.
Önemli bir durum da meme de ele gelen her kitle kanser değildir. Memede ki kitlelerin yüzde 90 ı kist veya iyi huylu kitlelerdir.
Tedavide nasıl bir yol izliyorsunuz?
Meme kanserinin tedavisi Mültidisiplinerdir. Radyolog, cerrah, patolog, onkolog, radyasyon onkoloğu, plastik cerrah, fizik tedavi uzmanı, psikiyatristin katkıları ile tedavi edilmektedir.
Meme kanseri tanısı konan hastaların tedavisi planlanırken; öncelikle evresine karar verilir, sonra meme içindeki kanserin tek odak mı yoksa memenin birçok yerinde başka kanser odakları var mı diye bakılır. Tru-cut biopsi ile alınan dokudan bakılan kanserin biyolojik özellikleri ( ER, PR, HER2, Ki-67) önemlidir. Koltuk altındaki lenf bezlerinde metastaz olup olmadığına bakılır. Eğer koltuk altlarında lenf metastazı varsa veya memedeki sertlik çok büyük ise önce kemoterapi ile tedaviye başlanarak kitlenin küçülmesi ve koltukaltındaki lenf bezinin içindeki kanser hücrelerinin yok olması sağlanır sonra cerrahi yapılır.
Meme cerrahisinde nasıl bir yol izliyorsunuz?
Hastanın durumuna göre Meme koruyucu cerrahi veya Mastektomi yapılabilir. Meme koruyucu cerrahi de ; memede tek kitle varsa kitle çevresindeki yaklaşık bir cm'lik normal doku ile birlikte çıkarılır. Mastektomi ise memenin alınmasına denir. Bu durum meme içinde birçok odakta kanser var ise yapılar. Bazı durumlarda meme başı koruyucu mastektomi yapılır, bunda memenin derisi, meme başı alınmaz meme dokusunun tamamı çıkarılır. Yerine silikon implant veya hastanın kendi kas dokusu konabilir.
Koltuk altı lenflerinin alınması gerekir mi?
Önceki yıllarda koltukaltındaki lenf bezleri temizlenirdi. Son on yıllarda memeden koltukaltına drene olana lenf kanallarının döküldüğü ilk lenf bezi (Sentinel lenf nodu) bulunup çıkarılmaktadır. Bunun bulunması için memeye boya veya radyoaktif kolloid verilir. Ameliyat esnasında çıkarılan lenf bezine patolojik inceleme yapılır. Lenf bezinde metastaz yok ise diğer lenf bezleri çıkarılmaz. Eğer metastaz varsa uygun ise diğer lenf bezleri çıkarılır. Koltukaltındaki lenf bezlerinin temizlenmemesi daha sonra kolda lenf ödem olmasını engellemektedir. Ameliyat sonrası alınan parçaların ayrıntılı patoloji sonuçlarına göre Kemoterapi, Radyoterapi, Endokrin tedavi yapılır. Bazı kanser hücreleri hormonlara karşı duyarlılığını gösteren reseptörler taşırlar bu reseptörleri taşıyan hastalara Tamoxifen, Anastrozol gibi ilaçlar verilir.
“Tekrar geri gelir mi” kaygısı da çok yaşıyor sanırım hastalar.
“Hastalığı ve tedavisini bitirdikten sonra düşünmeyi bırakmak lazım. Böyle davranarak ümmin sisteminizi baskılarsınız. Aslında kanser hücreleri hepimizde var. Sağlıklı çalışan ümmin sistem bu hücreleri yok ediyor. Ancak aşırı kaygı, negatif düşünce ümmin sistemi zayıflatıyor ve işte o an kötü hücre büyümeye başlıyor, harekete geçmiş oluyor. “Rahatsızlığı geri gelen hastalarımda şunu görüyorum, hasta gelip diyor ki; “3 yıl önce büyük bir üzüntü yaşadım hocam, şu oldu- bu oldu” İşte o büyük üzüntülerde, kanser hücresi büyümeye başlıyor. Ümmin sisteminizi korumalı ve rutin kontrollerinizi atlamamalısınız.