"Meme kliniklerinde uzmanlaşmış radyoloji uzmanlarıyla" bir araya gelmek hayati öneme sahiptir."
“Meme kanserinde farkındalık” yazı dizimizin 2.sinde konuğumuz, Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Erkin Arıbal. Uzmanlık alanı itibarıyla gerek rutin taramaların gerekse şüphe duyulan durumların en önemli kısmında yer alan radyolojik süreçlerde işinin ehli uzmanlar tarafından görülmek son derece önemli. Maalesef gözden kaçırıldığı, takip gerektiği halde fark edilemediği için sonuçları istenmeyen noktalara giden bir çok vakayı da göz önünde bulundurduğumuzda özellikle Meme Sağlığı üzerine çalışan Meme Kliklerinde Uzmanlaşmış Radyoloji Uzmanlarıyla bu süreci yönetmek hayati öneme sahip.
Özellikle” Meme” konusundaki çalışmaları ile bilinen Değerli Hocamız Prof. Dr. Erkin Arıbal ile sizler için “rutin taramaların ve erken teşhisin önemini, bu taramalardaki güncel uygulamaları konuştuk.
Erkin Hocam erken teşhisten ne anlamalıyız?
Bu sorunun cevabına şöyle başlamak isterim. Öncelikle aslında meme kanserine karşı kadınları 2’ ye ayırmak gerekir. Risk altında olanlar ve riski olmayanlar. Riski olmayanlarda, yani sokaktaki herhangi birine biz 40 yaşından itibaren yılda bir kez tarama mamografisi ile başlamasını öneriyoruz. Bunu her yıl tekrarlanmalıdır.
Sadece mamografi yeterli mi?
Hayır. 40 ile 60 yaş arasında kadınların yaklaşık %50’sinde meme dokusu çok yoğun olduğu için mamografi tek başına yetersiz kalabiliyor. Mamografiye, ultrason veya tomosentez gibi ince kesitli detay veren tetkikler ekleyebiliyoruz.
Tomosentez nedir?
Aslında yine bir mamografi cihazı ancak daha ileri bir teknik ile memenin 3 boyutlu görüntülenmesi ve ince kesitler sayesinde detaylı incelenmesi sağlanabiliyor.
Sanki hanımlar mamografiden biraz çekiniyor.
Maalesef, şöyle bir yaklaşım var.” Ben ultrason yaptırırım, mamografi yaptırmam” diye. Halbuki mamografinin çok erken meme kanserlerini gösterebilme becerisi var. Ultrasonda bu beceri zayıf. Ultrason tamamlayıcı bir yöntem, hiçbir zaman “ben ultrason çektireyim, mamografi çektirmeyeyim” doğru bir yaklaşım değil. Bu şekilde erken meme kanserlerinin atlanma olasılığı var. Bir örnek vermek isterim. 42 yaşında genç bir kadın meme görüntüleme merkezimize geldi ve gergin bir yüz ifadesi ile mamografiye inanmıyorum çektirmeyeceğim dedi. Bu konuda deneyimli asistanım kendisine mamografinin meme kanseri taramasında ilk etkin yöntem olduğunu, ultrasonografinin ancak mamografiye ek olarak yardımcı bir tetkik yöntemi olarak kullanıldığını ve merkezimizde ultrasonografiyi mamografiyi gördükten sonra yapmayı tercih ettiğimizi açıklasa da o bu konuda karalıydı. “Siz önce ultrason incelememi yapın gerekirse mamografi yaparız” diye sözünü bitirdi. Ultrason tetkiki normaldi. Konuyu asistanımdan öğrendikten sonra hemen kendisi ile görüştüm ve 40 yaş sonrası mamografinin önemini anlattım. Ülkemizdeki meme kanserlerinin yarısının 50 yaş altında olduğunu, merkezimizde taraması yapılan meme kanserlerinin %25’inin yani 4 kişiden birisinin kanserinin ultrasonda görünmeyip sadece mamografisinde çıktığını anlattım ve maalesef ikna ettiğimiz bu hastamızın da mamografisinde çok erken dönemde olan “insitu kanser” olarak adlandırdığımız kanser türüne rastladık. Yani radyasyondan korktuğunu, mamografinin can acıtan bir işlem olduğunu düşünen hastamızı ikna etmeseydik ilerleyen zamanda çok daha büyük sorunlarla uğraşacaktık.
İnsitu kanser nedir?
Sadece süt kanalları içinde hapsolmuş, invaze olmamış çok erken dönem kanserlerdir. Meme kanseri genellikle önce süt kanalının, süt bezlerinin içinde başlar, zamanla bunları parçalayıp dışarı çıkar. İşte bu kanalları parçalamadan içeride hapsolmuşken yakaladığımız kanserler en erken safhadır. Bunu da gösterebilen en basit tetkik mamografidir.
Hocam mamografide ne kadar radyasyon alınıyor?
Uzun bir uçak yolculuğunda alınandan fazla değildir ve memeyi ne kadar iyi sıkıştırırsak alınan doz da o kadar az olmaktadır. Ayrıca deneyimli bir teknisyenle çekimde yaşanan rahatsızlık çok daha az olmaktadır. Diğer taraftan elbette ki eğer özel bir neden yoksa sık aralıklarla da çektirmemek gerekir.
Biyopsi gerektiren durumlarda, biyopsinin kitlenin dağılmasına bir etkisi var mıdır?
Biyopsi meme hastalıklarının tanısında vazgeçilmez bir yöntemdir. Güvenlidir ve kitlelerin yayılmasına neden olmaz.
Memesinde yaşadığı sorundan utanan çekinen kadınlar var öyle değil mi?
Maalesef, büyük şehirlerde kadınlar artık daha bilinçli olsa da, özellikle taşrada hala kadının utanıp, ihmal ettiği bir durum var. Memesindeki değişimin farkında olup, artık açık yaralarını gizleyemediği için kliniklere gelen hastalar artık çok azalmış olsa da utanma nedeni ile geç gelen hasta sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. O yüzdendir ki meme kanseri çok önemlidir, zira kadınlarda en sık görünen ve ihmal yüzünden en sık öldüren kanserlerin başında gelir. Oysa ki erken tanısı mümkündür ve erken tanı ile tam tedavisi yapılmaktadır.
Böyle bir ihmal hikayesi alabilir miyiz sizden?
Checkup yaptırmak için gelen 38 yaşında bir hastamızın ultrason tetkikinde şüpheli bir bulgu bulup mamografi ve MR çektirmeyi önerdik. Kendisi yoğun toplantıları olduğu ve yönetici konumunda olduğu için yıl sonu bütçe kapamaları bulunduğunu ve daha sonra boş bir zamanı olduğunda gelebileceğini söyledi. Araya pandemi dönemi de girince bize gelmesi 10 ay kadar gecikti. Bu sefer geldiğinde hastalık daha ileri bir evredeydi.
COVID-19 pandemisi sürecinde hastanelere gitmekten korktuk, bu geçen sürenin vakalara etkisi oldu mu?
Maalesef kendi verilerimize dayanarak yaptığımız çalışmada Mart –Mayıs 2020 arası kontrol yapılamadığı için daha sonrasında başvuran hastalarımızın haziran ayı itibarıyla kanserlerinin daha ileri evrede olduğunu saptadık. Bu nedenle olası ikinci bir salgın artışında, tüm hanımlara kendi kendilerine muayenelerini daha sık ve dikkatli yapmalarını ve en ufak bir şikayette meme konusunda uzman kliniklere başvurmalarını tavsiye ederim.
Son Söz:
Kendinizi muayene etmekten çekinmeyin, bir bulgu varsa bir meme merkezine başvurun. 40 yaşından sonra yıllık mamografi kontrollerinizi ihmal etmeyin, eğer ailede meme kanseri veya yumurtalık kanseri öyküsü varsa meme kanseri riskinizi muhakkak danışın.