Bu kadınlar harika. Ellerinden her iş geliyor. Yemek deseniz yemek, nakış deseniz nakış, temizlik deseniz kimse ellerine su dökemez, inşaat, finans, üretimin alası ve bir hizmet işletmesinin bu kadar kusursuz işleyeni.” Buraya hanımeli değmiş” sözünün tam karşılığını bulduğu yer...
Gerçekten hiç abartmıyorum. Hayran kaldık, biz bu şahane hanımlara ve yaptıkları işlere. Kim mi bu hanımlar? Bursa’nın Saitabat Köyü’nün girişimci kadınları ve işlettikleri “ Saitabat Köyü Kadınlarını Kalkındırma Derneği”nin muhteşem tesisi. Aslında Türk Mimari Sanatının bir çok özelliğini taşıyan özellikli bir yapı, şahane bir konak demek daha doğru. Taşında, toprağında kadın emeği var.
İşin mimarı Sermin Çakalıoğlu. Her şey 2001 yılında misafirlerini götürdüğü Cumalıkızık Köyü halkının küçük işletmeleriyle, köylerini nasıl kalkındırmaya çalıştıklarını görmesiyle başlar. Eşine, “ bizim köyde de bu işler yapılabilir, üstelik biz bireysel bir ticari işletme gibi değil, imece usulü hep birlikte yapabiliriz” der.
“Bizim köyümüzün ne eksiği var, dağ, orman, su kaynakları, bereketli ürünlerimiz her şey varken biz köyümüzü niye kalkındıramıyoruz” düşüncesi o kadar ağır basar ki, Sermin Hanım’ın aklına iş düşmüştür artık. Köyün İhtiyarlar Heyetine gider, köyün erkeklerinin kurduğu bir kooperatif vardır, “ bizi de içinize alın, birlikte köyümüzü kalkındıralım” der.
Bu iş için yola çıktığı , kendi gibi düşünen birkaç hanımla gittiği kooperatifte aldığı cevap oldukça nettir, “kadınlar burada yer alamaz”. Hiç etkilenmez bizim hanımlar, bu negatif söylemlerden. Başka köy kadınlarıyla da konuşurlar. Onlarda isteklidir . Bunun üzerine “biz de ayaklarımızın üzerinde duralım ve bir dernek kuralım” derler. Önce 9 hanımla dernek kurulur. Hatta bazı hanımlar, “ ilkokul mezunuyum ben bu iş nasıl olacak” der. Sermin Hanım “ne yapalım, bende ilkokul mezunuyum , bu kadar okutulduk diye biz kenara çekilip , eve mi kapanacağız“ der. Saitabat Kadınlarının başarı hikayesi o gün yazılmaya başlar.
Dernek kurulacak bir yer lazımdır. Şu an dernek adresi olan konağın yeri o zamanlar kıraç bir arazidir. Muhtardan isterler, karşı çıkanlarda olur elbette, ısrarları karşısında arsa veriler, nasıl olsa 3 yıl sonra bıkıp bırakacakları düşüncesiyle. Beyler hiç hayal edemezler ki oradan 5 yıl sonra bir cennet bahçesi çıkacaktır, bu hanımların akıl ve bilek gücüyle.
Bu gün orada özgüveni yüksek, ürettiğini satan, AB Projelerine davet edilen, “ istihdamda cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi “ konularında örnek gösterilen, sunumlar yapan , arı gibi hanımlar gönüllü çalışmaktadır. Son 2 yıldır ücretli çalışmak isteyen hanımlara da iş kapısı olmuştur bu harika işletme. Türkiye’de bir ilk olarak kurulan , ardın 22 derneğin daha kurulmasına örnek teşkil ederek bugün Sermin Çakalıoğlu Başkanlığında “Kadın Kalkınma Dernekleri Federasyonu” na dönüşen gerçek bir başarı hikayesidir Sait Abat Köyü Kadınlarının mücadelesi.
Mutlaka gidin, tarhananın kokusuna , tadına doyamazsınız… Mis gibi ekmekler, gözlemeler, reçeller, terayağlar.. Kanaviçeler içerisinde, bembeyaz örtüler, el işi perdeler , tarihi mobilyalar içerisinde kahvaltınızı yapın.
Ellerine, emeklerine sağlık bu güzel hanımların. Haa bu arada online satışa da başlamışlar, sizde “gidemesem de bu organik ürünler bana gelmeli” diyorsanız sitelerini ziyaret edin.