Acısıyla, tatlısıyla bir yazı daha geride bıraktık. Kimi zaman yangınlar yandı yüreğimizde, kimi zaman umutla doldu kalbimiz. Ama hiç vazgeçmedik, vazgeçmedim… Onun bir gülüşü bütün duvarlarımı yıktı, yeniden canlandırdı adeta.
1 ay sonra 4 yaşını bitiriyor ve okullu oluyor… Ne ara geçti bu yıllar, ne ara okul çağına geldi hiç anlamadım. Anaokuluna başlıyor ama benim içimde bir heyecan, bir telaş ki sormayın. Sanki o değil, ben başlayacağım. Bir yanım 4 yılın ardından özgürlüğüme kavuşacağım için mutlu, bir yanım ondan nasıl ayrı kalacağım diye mutsuz. “Okulda ne yapacak, arkadaşlarıyla hemen kaynaşacak mı, nasıl bir öğretmeni olacak, beni özleyecek mi, ağlayacak mı, mutlu mu olacak…” Daha uzar gider bu liste...
Covid-19’dan hala tam olarak kurtulamadığımızdan onun korkuları da ayrı tabi. “Okulda maske takacaklar mı, takacaklarsa o çocuk bütün gün maskeyle ne yapacak, kapalı alanda ne kadar risk altında, aşı olsaydı daha mı rahat olurdum, eve birşey getirir mi, kendisi ne kadar güvende… “ Sizin anlayacağınız karmakarışık duygular içerisindeyim. Hatta bu sene anaokuluna başlatmasamıydım diye günlerdir içim içimi yiyor. Ben mi böyleyim yoksa her anne bu telaşları yaşadı mı benim gibi? Yazın bana lütfen. Çünkü bu kez benim sizden duymaya ihtiyacım var. Telaşlı bir hafta bizi bekliyor. Heyecan, korku, mutluluk, hüzün hepsi bir arada. İçim kıpır kıpır , kalbim ayrı bir çarpıyor bu Eylül…