Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Eren Ağırbaş,il spor bimiyle ilgilenen bir baba ve milletvekili bir annenin küçük oğlu. Hayatının büyük bir kısmını İstanbul’da geçiren Eren, dört yıl Ankara’da ve altı ay İskoçya’da yaşadı. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) gemi ve deniz teknolojisi mühendisliği ile gemi inşaatı ve gemi makinaları bölümlerinden mezun oldu. Şu anda Danimarka Teknik Üniversitesi’nde Deniz Teknolojisi Mühendisliği (Ocean Engineering) alanında yüksek lisans yapıyor. Küçüklüğünden beri atletizmle uğraşan Eren, ulusal düzeyde bir atlet.
‘BABAM ESKİ MİLLİ ATLET VE 110 METRE ENGELLİ REKORTMENİ’
Atletizme başlamasında babasının büyük etkisi olduğunu dile getiren Eren, şunları söyledi:
“Babam İlhan Ağırbaş, atletizm camiasında tanınan bir isimdir. Kendisi eski milli bir atlet ve 110 metre engelli branşında Türkiye rekorunu uzun süre elinde tutmuş bir sporcudur. Türk atletizminin gelişimine kendini adamış bir insan. 'Türkiye’nin En Hızlısı' yarışmalarının ilk versiyonu olan 'Eğlenceli Atletizm' yarışmalarını uzun yıllar boyunca babam düzenledi. Çocukken bu yarışmalara babamla birlikte katılır, parkur kurmaya yardım ederdim. Bu yarışmalar, çocukluğumda en çok keyif aldığım etkinlikler arasındaydı. Babamın vesilesiyle atletizme bağlanmam hiç zor olmadı.”
Aynı branşta yarışmanın kendisine başından beri bir hedef tanımı gibi geldiğini belirten Eren, "Önce babamı geçmek, sonra da soyumuzdan gelenlere daha büyük hedefler bırakmak istiyorum. Babamın sahip olduğu yarış tecrübesi, antrenman bilgisi ve teknik analizleri, hayatımda çok özel bir yere sahip. Onun bana kattıkları sporu da aşıyor" dedi.
'HEM ATLET OLUP HEM MÜHENDİSLİK OKUMAK BAZEN ZOR'
Mühendislik eğitimi alırken bir yandan da yoğun bir şekilde atletizme odaklanmanın getirdiği zorluklara dikkat çeken Eren Ağırbaş, “Antrenmanlarımı üç kategoriye ayırabilirim: teknik, depar ve yükleme. Yükleme antrenmanları kuvvet ve laktik kapasiteyi geliştirmeye yönelik, ancak bu süreç sporcuları yavaşlatabiliyor. Yarış tarihleri yaklaştıkça, yükleme antrenmanlarından daha çok depar çalışmalarına odaklanıyoruz. Engel teknikleri ise sezon boyunca düzenli olarak çalıştığım bir alan. Antrenörüm, Galatasaray Atletizm Takımı'ndan Erkan Tunç Peksöz. Hem teknik bilgisi hem de sporcularıyla olan yakın iletişimiyle bana büyük katkı sağladı" diye konuştu.
Eğitim ve spor hayatı arasında denge kurmanın zorluğunu vurgulayan Ağırbaş, “Bir yandan vizeler ve finaller, diğer yandan yarış hazırlıkları... İkisinin arasında denge kurmak gerçekten zor. Ancak bu yoğun tempo, bana sistemli bir yaşam kurmayı ve birden fazla hedefe odaklanmayı öğretti” ifadelerini kullandı.
'ŞAMPİYON TÜRK ÖĞRENCİ DEDİKLERİNDE GURUR DUYDUM'
Sporcu olmanın başlı başına insanın mental dayanıklılığını artıran bir şey olduğunu söyleyen Eren Ağırbaş, “Gelişme arzunuz bu sporda sizin yerinizi belirleyecek olgunun kendisi. Antrenmanlar sırasında koşacağınız on ikinci iki yüz metre için ayağa kalkacak gücü kendi içinizde bulabiliyorsanız yarışta karşılaşacağınız her şeye de hazırsınız demektir. Bunu dışında yaklaşık 16 yıldır bu sporun içerisindeyim. Ne yazık ki pek çok sakatlık yaşadım. Toplumun muhtemelen sadece on binde birinin yapabileceği şeyleri yapabilecek kuvvet geliştiriyorsunuz. Fakat sakatlık sizi sokakta yürüyemeyecek, yatakta bacağınız bükemeyecek hale getiriyor. Bu çeşit bir sakatlık yaşamak kolay ama bu sakatlıklardan toparlanabilmek gerçekten çok zor. Ancak toparlandığınız takdirde daha gelişmiş bir şekilde yola devam edebiliyorsunuz” diye konuştu.
2021 yılında İTÜ adına Türkiye Üniversiteler Şampiyonası üçüncülüğünü alan Eren, “O yarışta bütün ailem ve değer verdiğim arkadaşlarım beni izliyordu. O yarışın benim için yeri gerçekten başka, emeklerimin karşılığını aldığımı hissettiğim bir yarıştı. İskoçya’ya değişim öğrencisi olarak gittiğimde orada İskoçya Üniversiteler Şampiyonu oldum ve Birleşik Krallık Üniversiteler Şampiyonası'na katılmaya hak kazandım. Orada finale kaldım ve ağzına kadar dolu bir stadyumda ülkemi, milletimi temsil etme şansım oldu. İskoçya Şampiyonu Türk Öğrenci dediklerinde gurur hissetmiştim. Bu da benim için değerli bir yarıştı” dedi.
'YARIŞI TEK AYAK ÜZERİNDE BİTİRDİM, İYİLEŞMEM 2 AYIMI ALDI'
Spor hayatının en büyük zorluklarından birinin yaşadığı ilk ciddi sakatlık olduğunu dile getiren Eren, bu süreci şöyle anlattı:
"Uzaktan antrenman aldığım bir dönemde, çoğunlukla yalnız çalışıyordum. İlk yarışta hamstring kasımda ciddi bir sorun yaşadım. Yarışı tek ayak üzerinde sekerek bitirebildim. Sonrasında yürümekte bile zorlandım. Bu sakatlık sadece fiziksel değil, mental olarak da zorlayıcı bir süreçti. Tüm çabalarımın boşa gittiğini düşünmek beni çok yıprattı. Ancak bu dönemi atlattıktan sonra antrenmanlarıma daha kararlı bir şekilde devam ettim."
'HER ATLET GİBİ BENİM İÇİMDE DE BİR OLİMPİYAT ATEŞİ YANIYOR'
"Yarışan her atlet gibi benim içimde de bir olimpiyat ateşi yanıyor" diyen Eren Ağırbaş'ın en büyük hayali, her atlet gibi olimpiyatlarda yer almak. Asıl hedefi, her sezon kendini daha iyi bir versiyona dönüştürmek olan Atlet Eren, “Türk atletizmi, ne yazık ki kişisel çabalarla başarı elde ediyor. Yeteneğe dayalı bir tarama sistemi ve sporcu desteği olmadan, bu başarılar sürdürülebilir hale gelemiyor. Yetenekli sporcuların keşfedilmesi ve geliştirilmesi için amatör spor kulüplerine daha fazla destek verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu konuda Momentum Spor Kulübü, Boğaziçi Üniversitesi Spor Kulübü ve İTÜ Atletizm Takımı gibi değerli kulüplerin çabalarını takdir ediyorum. Dilerim bu tip kulüplerin sayısı artar” açıklamasında bulundu.
Atletizmin bireyin fiziksel ve mental dayanıklılığını artıran bir spor olduğunu belirten Eren, spora her zaman hayatının bir parçası olarak yer vermeyi planladığını ifade etti. “Bir sporcu olarak gelişme arzusu, sizi her gün daha iyi olmaya iter. Ata'mızın dediği gibi, ‘Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.’ Spor, hayata bir denge ve disiplin katar. Farklı kültürlerden gelen insanlarla ortak bir dil oluşturmanızı sağlar. Sporu hayat boyu sürdürmeyi amaçlıyorum, çünkü sadece fiziksel değil, mental olarak da insanı geliştiren bir yaşam biçimi” diyerek sözlerini noktaladı.