17.11.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:
ALİ EYÜBOĞLU
ALİ EYÜBOĞLU - Zerrin Özer’in yaşadığı sorunların faturasını kendine kesip, kendini yıpratmak gibi özelliği var, bende o yok. Ancak ben de, “Bir şeye sinirlendiğim zaman her şeyi noktalayabiliyorum” diyen Zerrin Özer gibiyim. Kan şekeri dengem bozulduğunda gözüm hiçbir şeyi görmez.
Zerrin Özer’le kırmızı kapılı, salonunun içi antikacı dükkânı gibi olan Şişli’deki evinde buluştuk. Tosun ve Ponpon adlı cins kedileriyle yaşadığı evin salonunda sadece antika eşyaları yok şarkıcının. Geniş sehpanın üstünde bir yığın incik boncuk malzemeleriyle dolu kutu var. Çünkü Zerrin Özer, pek yakında internetten satışa çıkaracağı kolyeler ve bileklikler yapıyor. Bilhassa gençlerin çok sevdiği “Basit Numaralar” şarkısının patlamasıyla birlikte bir dizi sağlık sorunu yaşayan Zerrin Özer’le işte böyle sıcak bir ortamda samimi bir söyleşi yaptık.
- 1975’ten günümüze uzanan müzik serüveninizde pop, caz ve arabesk var… Zerrin Özer, geri dönüp baktığında hangi tarz müzik yaptığında daha mutlu oldu?
Uzun yıllar İstanbul Gelişim Orkestrası’yla birlikte dans müziği yaptım. Slow, rock, pop ve caz söyledim. Lokomotif Orkestrası’yla da rock ve blues okudum. Dolayısıyla okuduğum rengârenk yelpaze olan rock, blues ve caz en sevdiğim müzik türü.
- Size göre Türkiye’de şarkıcılar ve müzik düne göre daha iyi mi, yoksa daha kötü mü?
Daha kötü veya daha iyi diye ayıramayız çünkü tamamıyla müziğin konsepti değişti. Tamamen dijital ortama döndü her şey. Eskiden sanatçılar, müzisyenler stüdyoya girip şarkıları orada çalıyor ve söylüyorlardı. Şimdi tamamen kendi başına aranjör ya da etnik sazlara da gerek duymadan çünkü bütün aletlerden aynı sesler çıkıyor küçücük bir stüdyoda Spotify ve YouTube gibi mecralar için çalışmalar var. İnternetin daha yaygın hâle gelmesiyle Türkiye müzik endüstrisi de dijitalleşerek ciddi bir değişim geçirdi. Artık müzisyenler internet ve sosyal medya platformlarını kullanarak kendilerini tanıtma, müziklerini yayma fırsatı buluyor. Sonuç olarak Türkiye’de müzik endüstrisi zorluklarla dolu olsa da müzisyenler için birçok fırsatı da beraberinde sunuyor. Her şey çok değişti. Müzik çok kolay yapılır hâle geldi. Artık her şey çok kolay, fakat çok acımasız.
- Başka bir kuşağın insanı olarak internete, e-postaya ve sosyal medyaya alıştınız mı? Teknolojinin getirdiklerinden en çok neyi kullanıyorsunuz?
Teknolojinin hayatımıza sunduğu bilgisayar, internet, sosyal medya ve e-posta hizmetlerin hepsinden yararlanıyorum.
- Bu aralar rap moda. Dinleyip sevdiğiniz rap şarkıcıları var mı?
Gerçekten rap müziğe bayılıyorum. Hatta yeni çıkacak şarkım rap. O rap şarkının hakkını vermek için uzun zaman çalışacağım. Güzel bir şarkı. Sözü ve bestesi “Basit Numaralar”ı yapan Mustafa Arapoğlu’nun. Ben Fero’yu çok seviyorum. Demet Akalın’a bayılıyorum. Gazapizm ve Ezhel, Sagopa Kajmer ve Ceza’yı çok seviyorum ve dinliyorum.
- Dünyadan ve Türkiye’den kimlerle düet yapmak isterdiniz?
Dünyadan merhum Janis Joplin, Tina Turner ve Led Zeppelin’le. Türkiye’den de Duman, Mabel Matiz ve Sezen Aksu ile düet yapmayı çok isterdim.
- Türkiye’nin sayılı iyi seslerinden biri olan Zerrin Özer, çıkardığı plaklarla albümlerden, sahne ve konser pastasından hakkını aldı mı?
İnsan yanlışlarıyla, doğrularıyla çizgisini kendi oluşturur. Ben çok haksızlık ettim Zerrin Özer’e. Dolayısıyla gerçekten hak ettiği yerde olmadı Zerrin Özer. Ancak bu kimsenin hatası ya da yanlışıyla olmadı. Bu tamamen Zerrin Özer’in kendisine karşı yapmış olduğu duygusal uçurumlardan kaynaklanan bir serüvendi. İstediğim yerde olamadım ama ne mutlu ki halkın sevgisini doya doya yaşıyorum.
“BATI KLASİKLERİNİ DİNLİYORUM”
- Varsayalım ki Zerrin Özer jübile yapsa, sahnelere nasıl bir veda olurdu bu? Jübile gecesinin akışını yapsanız sunucu kim olsun istersiniz, kimleri veda sahnesinde görmek istersiniz?
Jübile benim için çok önemli. Hiç kimsenin yapamadığı, birkaç gün sürecek çok farklı ve marjinal bir jübile isterim. Bir de sunucu değil ama katılan her sanatçının en azından birkaç satır benimle ilgili ne düşünüyorsa bunu dinleyicilerle paylaşmasını isterim. Sanatçıların tek tek birbirlerini anons etmesini isterim.
- En sevdiğiniz ve dinlediğiniz şarkıcı kim?
Sadece Janis Joplin.
- En son okuduğunuz kitap?
Batı klasiklerini dinliyorum. Okuyamıyorum, çünkü dinlemekten daha hoşnut kalıyorum.
- Gezip görmek istediğiniz yerler var mı?
İspanya’ya gitmek istiyorum. Prag’ı görmek isterim. Amerika’yı gördüm ama Janis Joplin’in yaşadığı San Francisco’ya gidememiştim. Oraya gitmeyi isterim. En sevdiğim de Bremen. Almanya’yı çok seviyorum. Almanların disiplinini, temizliğini olağanüstü seviyorum.
- Sevdiğiniz oyuncular?
Andy García, Brigitte Bardot ve Al Pacino… Türk oyunculardan Kıvanç Tatlıtuğ. Kıvanç’ı eşi ve oğulları Kurt Efe’yle birlikte görünce çok dua ediyorum, güzel dileklerde bulunuyorum. Çünkü onları çok seviyorum. Anlatamam ne kadar sevdiğimi.
“’BASİT NUMARALAR’ SAYESİNDE HASTALIK BENİ FAZLA ÜZMEDİ”
- Ne zamandan beri ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladınız? Kırılma noktası neydi?
Çok acı bir şey aslında ama Yaradanın verdiği bir şey olduğu için sevgiyle kabul ediyorum. “Basit Numaralar” şarkısından sonra rahatsızlığım yavaş yavaş ortaya çıktı. Hastanelerde yattım. Çok iyi bir nöroloji doktorum var, Yıldız Kaya. Onun kontrolünde tedaviye başladım, ilaçlarımı alıyorum ve normal hayatıma devam etmeye çalışıyorum. “Basit Numaralar” şarkısından sonra bir kırılma oldu. Hem şarkı geldi, insanlar şarkıyı çok sevdi, diğer yandan da ben rahatsızlandım. Şarkıya gösterilen ilgi nedeniyle gelen mutluluk sayesinde hastalık beni fazla üzemedi aslında.
- Geldiğimiz noktada durum nedir? Günde kaç ilacı düzenli olarak kullanıyorsunuz? Ufukta yeni bir operasyon var mı?
Şeker rahatsızlığım var, tansiyon rahatsızlığım var. Bunların ilaçlarını alıyorum. Beynimdeki iki damarın daralması nedeniyle nöroloji ilaçlarım var. 50 yaş sonrası alınacak ilaçları alıyorum diyelim.
- Bir süre önce doktorunuzun tavsiyesi üzerine Darülaceze’deki fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezine yattınız. O süreç nasıl geçti?
Darülaceze’de yattığım zaman oradaki doktorlar ve hemşireler çok ilgilendiler benimle. Hepsine teşekkür ediyorum. Uzun süre tedavi gördüğüm Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin doktorları, hemşireleri ve personeli olağanüstü güzel bir destekle beni çok iyi tedavi ettiler. Doktorum Orhan Rodoplu’nun yapay zekâ destekli makinelerine girdim. Küçük beyincikteki damakların açılması için benimle çok ilgilendi. Nöroloji doktorum Prof. Dr. Yıldız Kaya’nın ilgisi ve tedavisiyle de çok iyi hissediyorum kendimi.
“GÜZEL BİR ZERRİN ÖZER FİLMİ ÇEKMEK İSTERİM”
- ”Mesleki kariyerimi kendi irademle noktaladım” açıklamanızdan 84 gün sonra, “Yok dayanamıyorum, dayanılmıyor... Şarkı söylemeden, konserde sizlerle göz göze gelmemek, sizlerin enerjisini almadan yaşayamıyorum. Sizin Zerrin’iniz deli vallahi deli! Ne yapayım? Sakın çok kızmayın olur mu?” diyerek geri döndünüz. Sizi böyle radikal bir karar almaya iten sebep neydi?
İnsanlar iş ve özel yaşamlarında birtakım olumsuzluklar yaşayabilir. Ben bunu kendi bünyesinde halledemeyen bir insanım. Bir şeye üzüldüğüm veya sinirlendiğim zaman her şeyi noktalayabiliyorum. O kararı da böyle bir durumda verdim ama 40 senedir süren sevenlerimle göz teması kurmadan yaşayamayacağımı anladım ve döndüm.
- Gelelim çok sevilen son şarkınız “Basit Numaralar”a… Okumamakta direttiğiniz şarkı çok sevilince neler hissettiniz?
Sevgili Mustafa Arapoğlu’nun stüdyosundayız. Yeni eserleri olduğunu söyledi, birkaçını dinleyelim dedim. Asistanım İlhan Özer benim okuyabileceğim, sevebileceğim, Zerrin Özer’e yakıştırdığı 10-15 şarkılık bir repertuvar hazırladı. 300 şarkı arasından seçtiklerini bana dinletti. “Basit Numaralar”ın bana olmayacağını düşündüm ama sesime çok yakışacağını söyleyip, ısrar etti. İlhan’cığımın sayesinde onu okudum ve şarkı çok sevildi. Bundan sonra görünmez prodüktörüm İlhan’cığıma soruyorum şarkılarımı. Artık o seçiyor.
- Zerrin Özer için ufuktaki projeler neler? Bundan sonrası için hedefiniz ne?
Ben bir yorumcuyum. Bundan sonra da yorumcu olarak güzel şarkılara imza atmak isterim. Güzel bir Zerrin Özer filmi çekmek, köpeklerimle ve kedilerimle yaşamak, müzik adına yapabileceğim şeyleri en güzel şekilde yapmak isterim.
“SANIRIM SADECE EVLENMEK İÇİN EVLENDİM”
- Müzik anlamında bugüne kadar iyi yapmışım dedikleriniz neler, keşke yapmasaydım dedikleriniz var mı?
Bu konuda çok üzüldüğüm bir durum var sanatçılığımla alakalı. 80’li yıllarda Amerika’ya gidebilirdim, birçok teklif almama rağmen annemin sözünü dinlediğim için gidemedim. Bunun için çok pişmanım ve çok üzüntüsünü yaşadım. Bu bir hayal veya macera değildi. Gerçekten olması gereken bir şeydi ve her şey hazırdı. Hayal peşinde koşmayacaktım. Gidemedim. Gitseydim dünya çapında bir sanatçı olacaktım, bunu biliyorum. Bunun zaman zaman üzüntüsü yüreğimi burkar.
- Zerrin Özer’in şov dünyasından dertleştiği dostları, başı dara düştüğünde aradığı sanatçı arkadaşları var mı?
Evet, var. Mesela dostluğuna çok inandığım Hülya Avşar var. Ona hiç düşünmeden anlatabilirim problemlerimi. Sezen Aksu’ya, Nazan Öncel’e, Seda Sayan’a, Utku’ya, Reyhan’cığıma (Reyhan Karaca) ve sevgili Şehrazat’a anlatabilirim. Gerçekten çok kıymetliler.
- Sevgili veya eş seçimlerinde hep yanıldığınız konusunda bir kanaatim var. Üç evliliğinizin de bir iki yıl içinde bitmiş olması destekliyor beni. Niye hep yanıldınız?
Valla eş seçiminde niye oldu, onu bilmiyorum. Şu fikri çok benimsiyorum, üstüne üstüne gidiyorum ve kabul ediyorum. Hani şimdiki aklımla o yaşlarda olsaydım beynimi çok ağrıtıyor zaman zaman. Çünkü gerçekten ne yaptım, evlendim, mutlu oldum mu? Hiçbirinin farkında değilim. Sanırım sadece evlenmek için evlendim. Bilemiyorum ki! Koca bir soru işareti beynimde bu konular konuşulduğu zaman. Mutlu da oldum ama insanları mutsuz eden bendim aslında… Çok farklı anlaşılsa bile sonuçta baktığımız zaman öyle.