09.03.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Çocuklar yerlerini alıyor ve Temizin direktifleri doğrultusunda önlerindeki perküsyon aletlerine, darbukalara, borulara vurarak sesler çıkarmaya başlıyor. Başta gürültü gibi gelen sesler ahenkli bir ritme dönüşüyor.Bu, Okay Temizin çocuklarla Türkiyede ikinci buluşması. "Birçok projenin ardından şimdi de sıranın çocukları eğitmeye geldiğini" söylüyor. Burada düşük bir bedel karşılığında eğitim gören çocuklar 23 Nisanda ilk konserlerine çıkacak. Kuledibinde bir cumartesi sabahı Okay Temizin ritim atölyesindeyiz. İçeride yaşları 5 ile 14 arasında değişen 40a yakın çocuk, anne-babaları ve Okay Temiz var. Çocuklarla çalışma fikri nereden çıktı? Daha önce böyle bir şey denemiş miydiniz? Bu fikir çok eskilere dayanıyor. Ben 1970lerde İsveçte anaokulu öğrencileriyle çalıştım. Ondan sonra spastiklerle... Şimdi Türkiyede de bu projeyi uyguluyorum. Bu ilk defa yapılıyor burada. Çocuklar sorun çıkarabilir. Korktunuz mu hiç? Hayır. Çünkü bu çocuklara çok enteresan geliyor. Tabii biraz geniş yürekli ve sabırlı olmak lazım. Arkadaşlarım bana bazen "Sen nasıl yapıyorsun?" diyorlar. Toleranslı bir insan olduğumu düşünüyorum. Büyüklerle de çalıştınız. Hangisi daha kolay? Çocuklarla çalışmak. Çocukların algılaması daha kolay. Daha az şey biliyorlar ve saflar. Sokaktaki stres yok onlarda. Biraz konsantrasyon problemi olabiliyor ama o da zamanla yok oluyor. Çocukların dikkati dağılıyor mu? Evet. Yanlarında annelerinin olmaması lazım. Annesine bakıyor, yanındakine bakıyor. Utanıyor veya kendini göstermeye çalışıyor. Biz buna büyük insanlardan da alışığız. Mesela konserlerde öndekilere bakmaya çalışıyorlar. Bu iş o kadar da ciddi değil esasında. O kadar da büyük bir konsantrasyon gerektirmiyor. Burada pat diye eğitime girmiyoruz. İlk ne öğreterek başlıyorsunuz derslere? Davula nasıl vurulur? Nasıl tutulur? Önce ilk vuruşları öğretiyoruz. Vurdukları sesten kalite aldıktan sonra ritimlere geçiyoruz. Enstrümanları da isterlerse evden getiriyorlar, isterlerse biz veriyoruz. Bu kursa çocukların katılmasını anne babalar mı yoksa çocuklar mı istiyor? Anne baba daha çok istiyor. Ama çocuklar gelip de atmosferi görünce daha bir istekle sarılıyor. Bu bize kâr getiren bir şey değil. Bir taş atıyor, arkasından sabırla bekliyoruz. Ticari bir kaygımız yok. Bu zevkle yapılan bir şey. Hiçbir müzik aletini çalamayan ve bu işte yeteneksiz olduğunu düşünen birisi de bu kursa gelep enstrüman çalmayı öğrenebilir mi? Evet. Herkes öğrenebilir. "Gidip deprem bölgesindeki çocuklarla çalıştık" Sizin doğum gününüz aynı zamanda Dünya Ritim Günü. Yaptığınız işe özel bir günde doğmak nasıl bir duygu? Normalde 11 Şubat benim doğum günüm. O günü de Dünya Ritim Günü olarak kutluyorduk. Ama bu sene araya bir sürü tatil girince 15 Marta attık. Ritim günü sadece Türkiyede kutlanıyordu ama yakında başka yerlerde de kutlanacak. Bunun kurumsallaşması güzel bir şey. Maksadım doğum günü kutlamak değil, kalıcı bir şeyler yapmaktı. Başka ne gibi projeler yaptınız? Deprem bölgesindeki çocuklarla çalıştık. Bunun terapik yönünün olduğunu biliyordum. Depremden 10 gün sonra gittik. Orada hiç eğitim vermedim, 400 kişi patır kütür vurdu aletlere. Yakınlarını, ailelerini kaybetmiş çocuklar... Onlara ne öğreteceksin? Sonradan ritme geçtik. En son 50 kişilik bir grup oldular ve partilerde konserler verdiler. Ayrıca şirketlerin çalışanlarıyla kaynaşması ve motivasyonu için çalışmalarda bulunduk. Harem grubu da bu tarz bir çalışma yaptı ve rekorlar kitabına girdi. Haremin Toyota çalışanlarına verdiği ders Guinness Rekorlar Kitabına girdi gibi görünüyor. Ama biz bunu aşağı yukarı dört yıldır yapıyoruz. Bundan 2,5 ay önce Antalyada 2 bin kişiye çaldık. Kimse burada kalkıp da medyayı kullanmadı. Onların kafasında rekorlar kitabına girmek varmış. Onlar bizim yapımız dışında ve o işte kalite yok. Tuğba Tiryakioğlu (14) "İlk başta ellerim çok acıyordu" 8. sınıfa gidiyorum. Bir senedir geliyorum. Ben burayı televizyondaki yılbaşı programında gördüm. Çok beğendim ve eğlenceli olabileceğini düşündüm. Geldiğimde buranın en küçük üyesiydim. Ellerimi vurmaya başladığımda çok acıyordu. İlk gittiğim konserde beni "En küçüğümüz, küçük star" diye tanıttılar. Benden sonra birçok küçük çocuk geldi. Daha önce Okay beyin büyük kadrosuyla Cemal Reşit Reyde, Harbiye Açık Havada konserlere çıktım. Şimdi de Park Ormanda çıkacağım. Evden kaçıp kursa geldi Hasan, 23 Nisanda diğer çocuklarla beraber konsere çıkacak. Hasan Gözük (6) ekibin maskotu. Kuledibinde oturan Hasanın abisi de darbuka çalıyor. Davulların sesini duyan ve atölye çalışmaları olduğunu öğrenen Hasan, evden kaçıp kaçıp buraya gelince Okay Temiz onu da gruba dahil etmiş. Temiz, "Hasanın müzik kulağının inanılmaz iyi olduğunu" söylüyor. Hasan kursa gelmeden önce "Büyük abisinden çalmayı biraz öğrendiğini" belirtiyor. Gördüğümüz kadarıyla çalışmalar esnasında gruptan biraz bağımsız çalmayı tercih ediyor.