Pazar“Kovid geçirmenin yanında aşının riski masum kalıyor”

“Kovid geçirmenin yanında aşının riski masum kalıyor”

06.12.2020 - 03:05 | Son Güncellenme:

Türkiye’de Faz 3 çalışmaları yürütülen CoronaVac ve BioNTech-Pfizer aşılarını, aşı gönüllüsü iki hekimden dinledik

“Kovid geçirmenin yanında  aşının riski masum kalıyor”

Kovid-19’a karşı aylardır eşi benzeri görülmemiş bir hızla yürütülen aşı çalışmalarında sona yaklaşıldı. Dünya Sağlık Örgütü’nün son raporuna göre, klinik aşamadaki 51 aday aşıdan 13‘ü, aşı çalışmalarındaki son etap olan Faz 3 seviyesine ulaşmış durumda. Faz 3 çalışmalarının, gönüllülerin katılımıyla Türkiye’de de yürütüldüğü iki aşıdan biri, 11 Aralık itibarıyla Türkiye’ye gelmesi beklenen Çin menşeili CoronaVac aşısı. Bir diğeri ise Almanya merkezli BioNTech ve Pfizer’ın geliştirdiği ve bu hafta itibarıyla İngiltere’den resmi onay alan aşı. Her iki aşı için Türkiye’de yürütülen çalışmalara gönüllü olarak katılan iki hekimden, aşıların etkilerini, gönüllü olma süreçlerini ve aşıya bakışlarını dinledik.

“Bir yıl boyunca takip altındayız”

Haberin Devamı

 Prof. Dr. Hüsnü Efendi - Kocaeli Üni. Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı (CoronaVac aşı gönüllüsü)

CoronaVac aşısı için fakültemizdeki ilk gönüllülerden biriyim. Birincisi sağlık çalışanı olarak her gün onlarca hasta görmemiz nedeniyle Kovid-19 riskiyle karşı karşıya olduğumuz için bu riski önlemek adına gönüllü oldum. İkincisi, fakültemizdeki diğer sağlık çalışanlarına biraz da örnek olmak istedim. 15 gün arayla iki doz şeklinde uygulandı. İğne yapılan yerde hafif bir ağrı dışında herhangi bir yan etki görmedim. Çevremdekilerde de bildirilmiş ciddi bir yan etki yok. Tabii aşının Faz 3 çalışması kapsamında uygulandığını ve plasebo aşı yapılan kontrol grubunda yer almış olma olasılığım da mevcut.

Haberin Devamı

Bu, klasik yöntem olarak bilinen inaktif virüs tekniğiylehazırlanan bir aşı. 18-60 yaş aralığındaki gruba uygulandı. Öncesinde PCR ve antikor testlerinin yanı sıra detaylı taramalar yapıldı. Genel olarak başka bir hastalığımız ve kullandığımız ilaç olup olmadığı konusunda sorgulandık ve bunların hepsinin kayıtları tutuldu. Test sonuçlarına göre, Kovid-19 veya aktif hasta olmamamız şartıyla, çalışmaya katıldık. Tabii en önemlisi de, bize aşının tüm olası risk ve faydaları anlatıldı ve biz de bunları bilerek çalışmaya katıldığımıza dair imza attık.

Aşı olduktan sonra ise bir yıl boyunca devam edecek şekilde takip altına alınıyorsunuz. Özel bir telefon hattı mevcut. Haftalık olarak bizi arayıp ateş, kas ağrısı, tat-koku kaybı gibi Kovid-19 semptomu sayılan belirtilerimizin olup olmadığı sorgulanıyor. Eğer varsa, sağlık ekibi sizi hastaneye davet ediyor ve Kovid-19 olup olmadığınıza bakılıyor.

Aşı karşıtlığı ya da komplo teorileri, sadece bu aşıya özgü değil, daha önce başka aşılar için de benzer kampanyalar yürütüldü. Şunu aklımızdan çıkarmamalıyız: Bugün dünyada ortalama insan ömrü 70 yıla ulaşabildiyse, bunun iki sebebi var: Biri aşılar, diğeri antibiyotikler. Tabii ki her tedavinin bir riski vardır, aşının da bir riski vardır ama aşıdan beklenen yüksek yararın yanında bu riskin çok düşük olduğunu söylememiz gerekiyor. Bu aşı bizi ne kadar süreyle koruyacak onu henüz bilmiyoruz ama yüzde 90’dan fazla antikor oluşturduğu ve bizi koruduğu kesin. Örneğin, şu an en yaygın şekilde kullanılan aspirinin riskleri yok mu? Bu nedenle her yıl çok sayıda kişi hayatını kaybediyor ama kullanıyor muyuz, kullanıyoruz; çünkü yararları çok daha fazla. Dolayısıyla önemli olan riskin çok düşük, kabul edilebilir oranda ama yararın çok büyük ve anlamlı olması. Şu an içinde bulunduğumuz salgın koşullarında, aşı hayat kurtarıcı. Tabii, aşının toplumsal düzeyde koruma sağlaması için de toplumun yaklaşık 2/3’sinin aşılanması gerekiyor. Bir aşı karşıtlığı ön plana çıkar ve insanlar aşı olmazsa, ne yazık ki Kovid-19’u hiçbir şekilde kontrol altına alamayız.

Haberin Devamı
“Kovid geçirmenin yanında  aşının riski masum kalıyor”



“Araştırdıktan sonra tereddüt etmedim”

Dr. Erdal Yanbuloğlu - Kartal, Hürriyet Mahallesi Aile Hekimi (BioNTech-Pfizer aşı gönüllüsü)

Hekim olmama rağmen mRNA aşısını daha önce duymamıştım. Aşı çalışmalarıyla ilgili araştırma yapınca öğrendim ve konuyla ilgili detaylı okumalar yaptım. Bu sırada karşıma birçok komplo teorisi de çıktı tabii. Aşı genlerimizi değiştirecek, ileride kansere neden olacak, bize çip takacaklar vb. Bunları tabii bir kenara koydum, yine de bazı meslektaşlarım beni uyarmaya devam etti. Aşının çok yeni bir teknoloji olması nedeniyle başıma bela aldığımı söyleyenler oldu. Genel olarak mRNA’nın vücuda girdikten sonra sınırsız şekilde spike (Kovid-19 üzerindeki çıkıntılar) üretebileceği ve bunun da bağışıklığı sürekli olarak etkileyebileceği şüphesi dile getiriliyordu. Fakat ben gerekli araştırmaları yaptıktan sonra tereddüt etmedim. Daha önce mRNA aşısı mesane kanseri, küçük hücreli akciğer kanseri, prostat kanserinde kısmi olarak denenmiş, kısmi olarak da başarılı olmuş.

Haberin Devamı

O aşıların geçmişine baktım, 25 senelik aşılar bunlar. O süreç içinde de dile getirilen, hücre içinde sonsuz protein üretimi gibi bir bulgu yok. Zaten mRNA aslında çok kırılgan bir yapıya sahip. Eksi 70 derecede saklanma gerekliliği de bu nedenle. Ben bu aşıya çok güveniyorum ve olduğum için de mutluyum. Biliyorsunuz, sağlık çalışanı olarak Kovid-19 riski altındayız. İstanbul’un en büyük mahallesinde 9 aydır pandemiyle mücadele ediyoruz. Enfekte olursam bağışıklık sistemimin nasıl bir yanıt vereceğini bilmiyorum. Açıkçası, kendimi hasta yerine koyarak bu kararı verdim. Hastalığı geçirdiğimde yaşayacağım tahribat belki de çok daha büyük olacak, bunu bilmiyorum. Bu riskin yanında aşıların tamamı için dile getirilen riskler inanın çok masum kalıyor.
Hastalığı geçirerek aldığınız riskle aşı olarak aldığınız risk arasında gerçekten uçurum var. Aşı tartışması yaptığım meslektaşlarıma da ben şunu söylüyorum: Hastalığı geçirmeyi kabul ettiğinizin farkında değilsiniz ya da bunun üzerine derin bir şekilde düşünmüyorsunuz.

Haberin Devamı

Aşı bana ekim ayında 20 gün arayla iki doz halinde uygulandı. Bildiğim kadarıyla Türkiye’de 18-60 yaş arası 550 kişiye uygulandı. Yarısı kontrol grubu. O gruba dahil olma olasılığım da var tabii. Kovid-19 geçirmiş olmak katılıma engel değildi ancak diyabet, tansiyon gibi ek hastalığı olanlar çalışmada yer almadı. Bende ikinci dozdan sonra baş ağrısı, ateş ve bitkinlik gibi bazı yan etkiler oldu fakat 3. günden itibaren hepsi geçti. Bu süreçte, bir cep telefonu uygulamasıyla takip ediliyoruz. Uygulamada Kovid-19 semptomunuz olup olmadığına dair 10 soruluk bir aşı günlüğü yer alıyor, her gün onu dolduruyoruz. Anormal bir durum görülürse hemen test merkezi sizinle iletişime geçiyor ve merkeze çağırıyor.

Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Aşı deneyimimi sosyal medya üzerinden paylaştığım için türlü sorular alıyorum. Örneğin bu çalışmaya katılmak için kimsenin herhangi bir ücret alması elbette söz konusu değil. Diğer önemli nokta: Aşı çalışmasının her safhasında bilgilendiriliyor ve onay veriyorsunuz fakat istediğiniz an itibarıyla gönüllü olmaktan vazgeçmenizin de yolu açık. Yani bu çalışmaya katılarak kimsenin esiri olmuyorsunuz.