11.02.2024 - 02:00 | Son Güncellenme:
Her daim yüksek enerjisi, pozitifliği, güler yüzü ile tanıdığımız bir oyuncu Melis İşiten. Geçtiğimiz yıl turneden dönerken oyuncu arkadaşlarıyla geçirdiği ve ekip arkadaşlarının ölümüyle sonuçlanan trafik kazasından sonra hayata başka bir yerden bakmaya başladı. Kendi tabiriyle karanlık bir dönemin ardından, yeniden işlerine dönen ve hayatının en üretken dönemine giren oyuncu, YouTube’da Zaten isimli bir talk show yapmaya başladı. Konuklarıyla yaptığı keyifli sohbetlerle bolca izlenen ve bir taraftan yeni tiyatro oyununa hazırlanan Melis İşiten ile ilkokul 2. sınıfa başlayan kızı Ada’yla ilişkisi ve ebeveyn olmak üzerine konuştuk.
Geçtiğimiz yıl geçirdiği trafik kazasından sonra çok zor günler geçirmiş İşiten. O dönemi “Karanlığa düştüğüm ve bir daha gülemeyeceğim dediğim anlar oldu. Ama hayat bir şekilde devam ediyor. Arkadaşım öldü benim. Artık gitmek isteyen gitsin diye bakıyorum. Hayatımda istemediğim insanı söyleyebiliyorum. Hayatta ölümden kötü ne olabilir diye düşünmeye başladım. Kaybetmekten daha az korkan biri oldum” sözleriyle anlatıyor.
“Enerjimi tamamen çalışmaya açtığım bir dönemdeyim”
YouTube’daki programıyla dikkatleri üzerine çeken İşiten, yeni oyunu için de gün sayıyor: “YouTube kanalı açtım. Yapım ortağıyım. Kendi sınırlarımı koyabildiğim, zamanlamamı, konuğumu belirleyebildiğim, üzerimde bir karar mekanizması olmayan, bana çok iyi gelen, kendi enerjimi ortaya koyabildiğim bir program yapmaya başladım. Hayatımın en karanlık döneminden çıkıp, bütün enerjimi aktardığım bir talk show oldu. Bir buçuk yıl aradan sonra tiyatro yapmaya da başladım. 4 Mart’ta prömiyerimiz var.”
“Kızımla çok iyi arkadaş olduk”
Ebeveynlikte çok rahat ettiği bir dönemde olduğunu söyleyen İşiten, “Bana kızıyorlar ama kızımla çok iyi arkadaş olduk. Güvenli ilişki ve doğru bağlanma yaşadığım, bunlarla ilgili kaygılarımın ve korkularımın kalmadığı bir dönemimdeyim. Ada’nın da benim de düzenimizi kurabildiğimiz bir hayatımız var. Sömestrda ilk kez baş başa tatile gittik. Nasıl olacak diye endişelendim ama çok keyifliydi. İletişim anlamında iyi ki benim kızım diyorum. Ebeveyn egosu ile ben ona öğretiyorum diyemem asıl ben ondan her gün çok şey öğreniyorum. Diğer yandan birini heykeltraş gibi yapıyor olma hissi çok zor. Vereceğim tepkiler, herhangi birine karşı kuracağım cümleler, bakış açım, tüm bunların onun hayatına etki edeceğini düşününce bu sorumluluk çok ağır geliyor. Biz bugün ne isek anamız babamız yaptı. Onlar çok bilinçli değildi ama biz her şeyi okuyoruz, konuşuyoruz, pedagoglara danışıyoruz. Benim doğrum onda neye sebep olacak sorumluluğu zor” diyor.
“Anneliğimle anılmak istemem”
Sosyal medyada çocukları ile ilgili paylaşım yapan ebeveynler çoğu zaman eleştiriliyor. Bu eleştirilerden nasibini alan Melis İşiten: “Doğumdan sonra bir dönem Ada’yı sosyal medyada çok kullanmıştım. Çünkü tüm hayatım Ada’ydı. Ama orada gelen linçleri ya da eleştirileri, şahsıma gelenler gibi görmezden gelemedim. Boşandıktan sonra, ben de Uraz da çekildik. Artık Ada’yı çok az paylaşıyorum ya da annelikle ilgili çok konuşmuyorum. Ben bu şekilde var olmak istemiyorum. Benimle ilgili ‘çok iyi anne’ densin istemem. Ben zaten kızıma en iyi anneyim. Bunu başkalarının bilmesine gerek yok, Ada bilsin yeter” diyor.
“Boşanırken çocuğun adına da karar veriyorsun”
Melis İşiten, Uraz Kaygılaroğlu ile boşanma sürecini nasıl yönettiklerini anlatıyor: “Boşandığımızda Ada 2.5 yaşındaydı. Benim de annem babam küçükken ayrılmıştı. Uraz da çok erken yaşta babasını kaybetmiş. O nedenle biz ayrılırken çok dikkat etmeye çalıştık. Süreci çok net ve güzel yönettik. Ama boşanırken pedagoga ‘Ada mutsuz olacak mı?’ demiştik, o da ‘Bu kadar mutlu olmayacak,’ demişti. Bu beni çok etkilemişti. Boşanırken çocuğun adına da bir karar veriyorsun. Elbette her çocuk annesiyle babasını bir arada görmek ister. Boşandıktan birkaç sene sonra bir gün bana ağlayarak, ‘Siz babamla iyi arkadaşsınız ama ayrılırken bana sordunuz mu?’ demişti. O benim en zorlandığım andı. Onun elinden bir arada olma hissini aldık. Sonra konuştuk ve dedik ki ‘Bizim aşkımız bitti ve çok iyi arkadaşız.’ O zaman Ada’nın en mutlu olacağı şekilde iki ayrı ev yaratalım. Şu an Ada’ya sorsanız kendine göre bir sürü arkadaşından daha mutludur. Annesini babasını bir arada da görüyor, özel günlerde de, zor günlerde de herkes birbirine sarılıyor. Biz bir aileyiz ve bunu çok iyi anladı. ”
“ Şu an oyunculuğa meraklı”
Kızı Ada’nın tiyatroya olan yatkınlığını ise “Ada’nın çevresinde neredeyse herkes oyuncu. Tiyatroculardan oluşan bir arkadaş grubum var ve hep onlarla beraber büyüyor. Uraz daha yalnız olmayı seven birisi. Ama ben arkadaş delisiyim. Ada da benden nasibini alıyor. Şu an en büyük isteği ‘Güldüy Güldüy’de oynamak. Biz alenen yönlendirmemeye çalışıyoruz ama şu an oyunculuğa meraklı” sözleriyle anlatıyor İşiten.