07.05.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:
CEYDA ULUKAYA
CEYDA ULUKAYA- 50 bini aşkın insanın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli depremler, olası Marmara depremi riskiyle karşı karşıya olan İstanbul’da da göç hareketliliğine neden oldu. Kentte yaklaşık 500 bin can kaybıyla sonuçlanabilecek deprem senaryoları nedeniyle ilgi, dördüncü derece deprem kuşağında bulunan illere yöneldi. AFAD’ın yayımladığı Türkiye Deprem Riski Haritası’na göre bu illerden biri Kırklareli.
İstanbul’a yalnızca 200 km uzaklıkta bulunan, Bulgaristan’a komşu, Karadeniz’e kıyısı olan “Mutlu İnsanlar Kenti”, aslında pandemi döneminden beri kentten kaçış noktası arayanların radarında. Ancak depremlerin hemen ardından bu ilgi, katbekat artmış durumda. Maya Emlak Danışmanlık Şirketi’nden Barış Güçlü, kentte konut ve arsaya yönelik taleplerle ilgili “Depremi izleyen ilk haftada, telefonlara yetişemiyorduk. Konut ve arsa satışları iki katına çıktı, fiyatlar da benzer oranda arttı. Ancak satışı yapılan taşınmazların yüzde 5’i yerleşmiştir diyebilirim. Merkezdeki konut stoğu ağırlıklı olarak ’99 öncesi yapılar. Yeni bina sayısı sınırlı. Genel eğilim daha çok arsa almak. Alayım bulunsun, bir şey olursa kaçarım, üzerine bir konteyner koyarım denilerek daha çok B planı olarak düşünülüyor.”
Rol aldığı reklam ve filmlerle tanınan Mevlüt Acaroğlu da, bölgeye yönelik ilgi nedeniyle kısa süre önce kent merkezinde emlak ofisi açanlardan. İstanbul’dan gelen taleplerin daha çok merkeze yakın köylere yönelik olduğunu anlatıyor: “Daha çok müstakil, villa tipi ev ya da arsa öncelikli tercih; çünkü amaç İstanbul’daki yoğun apartman yerleşiminden kaçmak. Belli bir sosyal gruptan bahsetmek zor; herkes maddi imkanına uygun seçenekler arıyor. Arsa alıp üzerine karavan ya da tiny house kurma planı da yaygınlaşıyor. Ama bu fiyatlara da yansıyor. 300 bin liralık bir arsanın değeri 750 bine kadar çıktı.”
Hızlı kentleşme
Peki Kırklareli altyapısı, şehircilik anlayışı, istihdam potansiyeli ve sosyal olanaklarıyla bu hızlı kentleşme sürecine hazır mı? Kırklareli Belediyesi yetkililerinden aldığımız bilgiye göre, henüz değil: Kentin hem su hem kanalizasyon alt yapısı problemli. Özellikle su altyapısı için acil olarak ciddi bir yatırıma ihtiyaç var ama şehrin tüm altyapısının yenilenmesi gerekiyor. Mevcut planlara göre imara açık alanların yüzde 80’i yapılaşmış durumda, yüzde 20’si ise yapılaşma aşamasında. Belediye yetkilileri, imar genişlemesi amaçlı yapılan başvurulara uzun süredir yanıt alamadıklarını söylüyor. Bununla birlikte, pandemi döneminden bu yana kentteki organize sanayi bölgesine yönelik artan yatırımlar depremle birlikte hız kazanmış durumda. Bundan 5 yıl önce bölgede 10 fabrika varken, bugün bu sayı 150’ye yükselmiş durumda. Tekstilden ilaç sanayiye hemen her tür sektörün yer aldığı bölgede, 3. etap genişleme sahasının açılması için de karar alınmış. Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu bu tabloyu, “Yaşanacak göçü karşılamanın yolu bölgeye ve şehre özel politikalar üretmekten geçiyor. Hormonlu büyüme en son isteyeceğimiz şey” diye yorumluyor.
83 bin nüfuslu ilçe merkezi hayatın yavaş aktığı yerlerden biri. 15 yıl önce kurulan Kırklareli Üniversitesi, hem ilçeye bir hareketlilik getirmiş hem de halkın daha sosyal bir yaşam tarzına yönelmesini sağlamış. Merkezde, bir eğitim ve araştırma hastanesi ve özel tıp merkezi, MEB’e bağlı farklı düzeylerde 50’yi aşkın eğitim kurumu bulunuyor. Kültürel faaliyetler bakımından ise yeterli düzeyde girişim yok. Merkezde yalnızca bir adet sinema salonu bulunuyor, tiyatro ve benzeri etkinlikler için ise henüz bir merkez yok. İlçede bir AVM yer alıyor. Merkez, özellikle haftasonları Bulgaristan’dan alışveriş amaçlı gelenlerin akınına uğruyor.
Yavuz Esendağ (41): Depremden sonra hepimiz çok endişelendik. Bölgede bir yakınımız olmadığı halde günlerce ağladık. O sırada eşim hamileydi ve çok stres yaşadı, 3.5 yaşında bir çocuğumuz daha var. Televizyonlarda sürekli uyarılar yapılıyor, İstanbul’da deprem senaryoları konuşuluyor. Öyleyse imkanımız varken neyi bekliyoruz diye düşündüm. Araştırmaya başladık, Kırklareli’ni fay hattı geçmediği için ve İstanbul’a yakın olduğu için tercih ettik. Yaklaşık bir ay önce taşındık. Benim otogalerim var, ofisim Bayrampaşa’da devam ediyor. Buradan iki saatte gidiyorum. İstanbul’da karşıdan karşıya geçmek bazen dört saat. O yüzden işle ilgili sorun olmuyor. Şimdi burada da bir ofis açmayı düşünüyorum. Sakin bir yer, insanları sıcak kanlı. Merkezde yeni bir binadan daire aldık. Yakınlarda park, kreş gibi olanaklar var. Alıştık diyebilirim, memnunuz. Biz taşındıktan sonra, hem aile hem iş çevremden buraya taşınmayı düşünenler oldu. Şu an onlar için de ev bakıyoruz.
Özgür Aydıngöz, (45): Benim çocukluğum Edirne’de geçti, 40 yıldır da İstanbul’daydım. Kartal, Küçükçekmece ve Silivri’de yaşadım. 18 yıl havalimanında yöneticilik yaptım, emeklilikten sonra İkitelli’de oto lastik ticaretine yöneldim. Dükkan devam ediyor ama depremden sonra ailemle buraya taşınma kararı aldık. Aslında zaten niyetimiz vardı ama deprem harekete geçmemizi sağladı. İstanbul’da oturduğumuz evler ne kadar güvenli bilmiyoruz. Trafiği ayrı dert, hayat zor. İki genç evladımız var, onların geleceğini düşünüyoruz. Bir de bunların üzerine deprem gerçeği gelince, bir an önce karar verelim istedik. Oradaki evimizi satıp burada yeni bir binada daire aldık. Merkezdeyiz, zaten küçük, sakin bir yer, her yere yürüyerek ulaşıyorsunuz. Halkı da cana yakın, iyi insanlar. Ötesini de çok düşünmedik açıkçası. Gelişmekte olan bir kent, taleplere zaman içinde yanıt verecektir.
Canan Aşkar, (33): Antakya’da yaşıyorduk. Depremde binamız yıkıldı, 3 aylık bebeğim, 2.5 yaşında oğlum ve eşim, hepimiz enkaz altından çıktık. Bir süre Samandağ’da yakınlarımızın yanında, sonra konteynerde kaldık, daha sonra çadıra geçtik. O sırada Samandağ depremi oldu, onda da baya korktuk. Ben zaten enkazdan çıktığımızdan beri eve girmek istemiyordum. Artık dayanamadım, gitmek istedim. Eşim pek istemiyordu ama sonunda ikna oldu; çünkü onun da çalıştığı fabrika yıkıldı, patronu ve iş arkadaşları hayatını kaybetti. Hem evimizi hem işimizi kaybettik. Kırklareli’ne burada yaşayan bir yakınımız aracılığıyla iki ay önce taşındık. Buradan fay hattı geçmediğini, güvenli olduğunu söylediler, biz de çok korktuğumuz için araştırdık. Şu an taşındığımız ev yeni bir bina, o korkuyu hâlâ atlatamasam da güvenli bir yerde olduğumu biliyorum. Kırklareli de güzel, temiz, nezih bir şehir. İnsan memleketini özlüyor, o ayrı tabii ama mecburuz. Eşim burada alüminyum fabrikasında işe girdi. Hayırsever bir ev sahibinin desteği oldu, bizden şimdilik kira almıyor. Antakya’dan bazı komşularımız da güvenli diye buraya gelmeyi düşünüyor.
Sakin şehir Vize
Kırklareli’nin Vize ilçesi, Türkiye’de Cittaslow (Sakin Şehir) unvanına sahip 21 ilçeden biri. Kentin önemli doğa turizm merkezlerinden biri olan ilçe, Karadeniz’e kıyısı olan, salaş balıkçılarıyla ünlü Kıyıköy ve Istranca ormanlarına açılan Balkaya köyüyle doğaseverlerin popüler adreslerinden. Ihlamur balıyla meşhur ilçede her yıl Tarih ve Kültür Festivali düzenleniyor.
Kent hayatı Lüleburgaz’da
Kırklareli’nin 150 bini aşkın nüfusuyla en kalabalık ilçesi olan Lüleburgaz, bölgenin önemli sanayi merkezlerinden biri. İlçe, İstanbul’a 1.5 saat mesafede, Tekirdağ ve Edirne arasında avantajlı bir konuma sahip. Zengin tarihi dokusu ve Osmanlı dönemi eserleriyle öne çıkan Lüleburgaz’da kültür sanat etkinlikleri, şenlik ve festivallerle canlı bir sosyal hayat var.
Longoz ormanları için İğneada
Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı, Bulgaristan’a komşu İğneada, Karadeniz kıyısındaki plajlarının yanı sıra Türkiye’nin saklı cennetlerinden Longoz Ormanı Milli Parkı’yla tanınıyor. İçerisinde bulunan beş gölle yüzlerce canlıya ev sahipliği yapan longoz ormanı, özellikle bahar döneminde doğayla baş başa kalmayı seven kamp severlerin tercih ettiği adreslerden. Aynı zamanda önemli bir kuş gözlem noktası olan ormanda bir kuş gözlem kulesi de bulunuyor.