İstanbul’da bir İngiliz Evliya Çelebi

İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner sıra dışı bir diplomat. Üç yıldır İstanbul’da görev yapıyor, bir yıl sonra da görev süresi dolacak. Turner sosyal medyada çok popüler. İstanbul’u köşe bucak gezerek çektiği fotoğrafları ve izlenimlerini blog’unda (htttp://blogs.fco.gov.uk/leighturner/) takipçileriyle paylaşıyor, gelen soruları da ayrıntılarıyla cevaplıyor. Twitter’da “reasons to like İstanbul” etiketiyle fotoğraflar paylaşıyor yani tam bir İstanbul âşığı. Üstelik Turner, şehri tek başına gezecek, derdini anlatacak, hatta adres tarif edecek kadar Türkçe biliyor, bu da ona gezilerinde ve paylaşımlarında avantaj sağlıyor. İstanbul’daki rutin gezilerinden birinde kendisine eşlik ettik, siyasetin ve güvenlik konsunun konuşulmadığı bir söyleşi yaptık.

Size “İstanbul nasıl bir yer?” dediklerinde cümleye nereden başlarsınız?

İstanbul medeniyetler arası geçiş yolu üzerinde yer almış ve binlerce yıl dünyanın merkezi olmuş bir tarih ve kültür kenti. Bu yüzyıl boyunca da İstanbul yine herkesin gelip yaşamak istediği bir şehir olacak.

İstanbul’un kalbi nerede atıyor?

İstanbul çok büyük bir şehir, Londra gibi tek bir merkezi yok. Beyoğlu, Tarihi Yarımada, Boğaz kıyısı olağanüstü yerler. Buraları gezmekten, oralarda olmaktan çok hoşlanıyorum.

Bir yabancı gözüyle baktığınızda İstanbul hak ettiği değeri görüyor mu?

Her kentte dikkat etmemiz gereken şey, o kenti benzersiz kılan şey her neyse ona zarar vermemek. Bu çok önemli. 50-100 yıl önceye bakıp “Neden bunu ya da şunu yıktılar, zarar verdiler?” demek kolay. Şu an şehir büyümek isterken neyi korumak istediğinizi belirlemeniz daha zor.

Sizce İstanbul gelecek yıllarda gökdelenlerin iyice çoğaldığı, tarihi dokunun kaybolduğu bir şehir olur mu?

İnsanların yaşayacak yere ihtiyaçları var, dolayısıyla şehrin büyümesi de lazım. Ama bu şehirde yaşayanların geçmişin zarar görmemesi için büyümeyi nasıl başaracaklarını düşünmeleri gerekiyor. Ben insanların İstanbul’a hem tarihi görmeye hem de modern şehri deneyimlemeye geldiklerini düşünüyorum.

İstanbul’u çok geziyorsunuz, gezdiğiniz yerleri de Twitter’dan paylaşıyorsunuz. Daha önce de görev yaptığınız şehirleri gezer miydiniz?

Doğrusu İstanbul sosyal medyada paylaşım yaptığım ilk şehir. Çünkü Twitter yeni bir şey.

“Türkiye’nin birçok yerine gittim, Van’ı ve Kars’ı da görmek istiyorum”

İstanbulluların size bakışı nasıl?

Onlara sormak lazım. Ama Twitter’da çok geri bildirim aldığımı söyleyebilirim. Mümkün olduğunca her şeye yanıt vermeye çalışıyorum. İnsanlar benim İstanbul’a olan ilgimden, aynı zamanda hoşlandığım ve hoşlanmadığım şeyleri yazmamdan çok memnunlar.

Gezerken güvenlik kaygısı duymuyor musunuz?

Güvenlikle ilgili çok konuşmak istemiyorum.

En çok beğendiğiniz yerler nereler?

Blog’umda bir yazı yazdım “İstanbul’la ilgili beş ipucu” diye. İstanbul’dan zevk alabilmek için Ayasofya’yı, büyük camileri gezmeniz lazım. Bu şehrin insanlarının yaşam tarzından da hoşlanmanız lazım. Bu bir çay bahçesinde oturup zaman geçirmek anlamına geliyor. Şehrin bütün atmosferini hissetmek anlamına geliyor aslında. Birlikte zaman geçirecek Türk bir arkadaş bulursanız bu daha da iyi. Twitter’dan geri bildirimlere her zaman açığım. İstanbul’la ilgili ilk tweet atmaya başladığım zamanlarda bir fotoğraf paylaşıyordum, takipçilerime “Bu bina ne binası?” diye sorduğumda anında cevaplar geliyordu.

İstanbul’u sevmek için bize kaç sebep sayabilirsiniz?

Şimdiye kadar İstanbul’dan hoşlanmak için 359 tane sebebim vardı. Bugün bu geziyle 360’ıncı sebebimi listeye ekledim. Daha da fazlasını yapmayı umut ediyorum.

Yanılmıyorsam siz İstanbul dışındaki şehirleri de geziyorsunuz...

Türkiye çok güzel ve önemli bir ülke. Daha önce aralarında Mardin, Urfa, Erzurum, Diyarbakır, İzmir, Kayseri’nin olduğu birçok şehri gördüm. Nemrut Dağı, Kapadokya, Göbeklitepe de muhteşem yerler. Fırsatım olursa Van’ı ve Kars’ı da görmek istiyorum.

Turner’ın twıtter fotoğrafları

Turner, Twitter hesabından reasonstolikeistanbul (İstanbul’u sevmek için nedenler)etiketiyle çektiği İstanbul fotoğraflarını paylaşıyor. Şimdiye kadar 359 fotoğraf paylaştı. Arslan’la yaptığı bu gezi için “360’ıncı sebebimi listeye ekledim” diyor.

Kadıköy vapurunun kalkmasına yarım saat vardı. Biraz arka sokakları dolaştık, daha sonra Turner’ın sevdiği yerlerden biri olan Karaköy Güllüoğlu’na girdik.

Saat 10.00 vapuruyla Kadıköy’e geçmeye hazırız. Turner, İstanbulkart’ını cüzdanından çıkararak turnikeye okuttu, sonra da bana göstererek yıpranmış olduğunu söyledi.

İstanbulluların çoğu aynı saatlerde AVM’lerin kapısından içeri girmeye çalışırken, o içinden deniz geçen kenti bir vapurun yan tarafından fotoğraflamaya çalışıyordu.

Tarihi tramvayla Moda’ya doğru hareket ettik.

Moda’da Ali Usta’dan dondurmalarımızı aldık.