Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugün Dünya Kız Çocukları günü ya, kaygılı ve ceza yasalarının değişmesini isteyen mesajlarla geçecek gün.

Gömleğin ilk düğmesini doğru iliklemeden son düğmeye bakmak aslında yaptığımız.

Kızlarımızı korumak, şiddeti bitirmek istiyorsak ceza yasalarından önce eğitim sisteminizi konuşacağız.

Okulları sadece öğretim yeri, test çözme merkezi haline getirip, eğitimi unutursak sokaktaki şiddeti bitiremeyeceğiz.

Hep devleti konuşuyoruz ama ya bizim, ailenin ve toplumun yaptığı hataların ne yapacağız?

Annelerin erkek çocuk yetiştirme biçimlerini düzeltmeden, öğretilmiş erkekliği de sadece uzuv üzerinden tanımlayarak vardığımız yer burası işte.

Haberin Devamı

Bu ülkede “erkeklik” ve “delikanlılık” kavramı, iyi insan olmakla, çelişmeye başladı.

Kibarlığın korkaklık, nezaketin sünepelik zannedildiği hal sağlıklı bir hal değildir.

Bu ülkede kavgalar, cinayetler genellikle “hayırdır” lafıyla başlıyor ya, hayır falan yok bu işin içinde...

***

Aile dedik, oradan devam edelim:

Dayak bir eğitim yöntemi değil hepimiz biliyor ama dayak cennetten çıkmadır lafını da kullanmadan edemiyoruz.

Evde, okulda, sokakta şiddet görenin bir gün şiddet uygulayan haline gediği çok örneğimiz var.

Ama mesele sadece dayakla sınırlı değil.

Anne, babaların en çok kendi çocuklarını sevmelerini çok anlaşılır ama sadece kendi çocuklarının geleceği için uğraşmalarını çok anlamsız buluyorum.

Bir kızım var. Kızımın gelecekte gideceği doktor, tutacağı avukat, iş hayatındaki arkadaşları, ailesini kurduğunda dahil olacağı sosyal çevre kendi yaş grubu olacak. Eğer çocuklarımıza iyi eğitim vermezsek yalan söylemeyen, kötülük bilmeyen bir çocuk yetiştirmek ileride mutsuz bir birey yetiştirmek olacak.

Sadece kendi çocuğumuzun değil tüm çocukların eğitimleriyle ilgilenme mecburiyetindeyiz artık.

Ütopik bir cümle değil bu, TED’in iyi öğrencilerini dezavantajlı okullarda görevlendirdiği bir örnek var önümüzde.

Ufak bir dokunuş bile o okullardaki tüm çehreyi ve ders başarısını değiştirmişti.

***

Bu ülkede yaşanan her tartışmadan fayda sağlamaya çalışanların gölgesi yine düştü hayatımıza.

Haberin Devamı

Kızların, kadınların uğradığı her saldırıdan sonra evde dizinizin dibinde oturtsaydınız böyle olmazdı diyenler yine çıktı ortaya.

Suça eğilimli, çok sayıda suç işleyenlerin ceremesini neden kızlarımız, kadınlarımız çeksin ki? Bu ne garip bir önerme.

Daha da ileriye gidip kadına yönelik her suçun ardından kıyafeti saldırı sebebi sayanlar yine çıktılar karşımıza.

Kızlarımızı korumak...

Başak Cengiz

İstanbul Ataşehir’de kaldırımda yürüdüğü sırada Can Göktuğ Boz tarafından samuray kılıcıyla öldürülen 28 yaşındaki başörtülü mimar Başak Cengiz örneği aklımızda hâlâ.

Ayıp, garip, çirkin olan, halen suça gerekçe arayan, açıklama getirmeye çalışanların aramızda olmaları.

***

Sosyal medya ve internet çocuklarımıza kontrolsüz bir dünyanın kapılarını açıyor.

Bu kapı mutlaka kontrol altına alınmalı.

Siyasetin işini zorlaştıran biziz aslında, Instagram yasağında bir şirket kendi kurallarının Türkiye’nin yasalarından üstün olduğunu savundu, erişim engeli geldiğinde hepimiz iktidarla hesaplaşmayı tercih ettik, kimse yasalarımız şirket kurallarınızın üzerinde demedi.

Haberin Devamı

İnternetin ve sosyal medyanın arka sokaklarını kontrol altına almadan mücadeleyi kazanmamız kolay olmayacak.

Ceza yasalarından önce internet hukukunu mutlaka ele almamız lazım.

***

Ceza yasalarını konuşmayalım mı, konuşalım elbette.

Can yandıktan, değerler yitirildikten sonra intikam duygumuzu tatmin etmeye çalışıyoruz.

Diyeceksiniz ki, ağır ceza caydırıcı olur.

Cezanın ağır olmasından önce ihtiyaç duyduğumuz şey, tutuklu yargılamanın başlaması, üst üste suç işleme alışkanlığı olanların 2-3 yılda serbest kaldığı infaz düzenlemelerini ortadan kaldırmak. Gencecik kadın polisin şehit olduğu olaydaki failin hapis cezaları istinafta bekliyordu. Onca suç işlemiş birini yargılama bitinceye kadar dışarıda bırakırsak ceza ağır olmuş, olmamış, bir şey fark etmiyor işte...

***

Bugün Dünya Kız Çocukları Günü, kızının gözünün içine bakmaya kıyamayan babalardanım ben.

İçimdeki katıksız koruma isteğine rağmen, zorluklarla başa çıkmasını öğrenmesi için kendini mümkün olduğunca frenleyen bir babayım aynı zamanda.

Kızım henüz 12 yaşında ve yıllardır gözlem yapabildiğim çok ortama girdim.

Tüm okullarda rehberlik servislerimiz olmalı, akran zorbalığı ciddi bir suç haline gelmeyi, yönetmelikte ilkokul bir ile sekizinci sınıf arasındaki farklar keskinleşmeli.

Bu şiddete karşı topyekûn bir mücadele vermemiz gerekiyor.

Sosyal medyada devlet göreve paylaşımları yapmak kendimizi kandırmaktan, vicdanımızı rahatlatmaktan başka işe yaramıyor.

Şimdi, hep birlikte hareket etme zamanı...