PazarGümüşlük'teki Mimoza ve Siesta

Gümüşlük'teki Mimoza ve Siesta

27.08.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gümüşlük'teki Mimoza'da yemekler kötü olduğu için dikkatim başka güzelliklere kaydı. Siesta'da ise karides hariç her şey o kadar lezzetliydi ki zevkten kendimden geçtim

Gümüşlükteki Mimoza ve Siesta

BODRUM MACERALARI (3) vmilorster@gmail.com 20-25 sene önce sadece bir-iki lokanta ve amatörlerin işlettiği sudan ucuz pansiyonlar vardı burada. Pek kimse de Bodrum'dan kalkıp buralara gelmezdi.Şimdi öyle mi? Koca Gümüşlük baştan başa bir lokanta gettosu olmuş. Tek tük turist var ama eskisi gibi Fransa'dan gelen ve sizle Lacan, Foucault falan tartışan öğretim üyeleri ve psikiyatrlar değil. Daha çok fosur fosur sigara içen ve mevcut bira stokunu iyi eden, ucuz tatil peşindeki dar gelirli İngilizler.Lokantalarda tezgahlar dolu. Ne kadar dipfrizden çıkmış balık isterseniz orada. Gecenin sonunda da çoğu tüketilmiyor. Nasıl olsa yaz sonuna kadar erir stoklar. Gümüşlük deyince aklıma hep güzel şeyler gelir: Doğanın kayırdığı bir balıkçı köyü. Gençliğin en güzel hatıraları. Herkesin hayatının sanki daha yalın, daha az stresli olduğu dönemlerde henüz pek turistik hale gelmemiş bu güzel mekanda sabahlara kadar süren felsefe ve politika tartışmaları. Bu tartışmalar sonrası gündoğumunda en doğal halde denizle kucaklaşmak. Burada başlayan ya da biten aşk ve meşk oyunları. Falan filan... Biri tavsiye üzerine, diğeri yarı içgüdüsel iki ayrı mekanda demir atıyoruz. Önce Mimoza.Ana yoldan sola yürürseniz en son lokanta bu. Sonrası sahil. Burada birçok detay, sahibi Fikret beyin görünüşü ile uyumlu ince zevkini yansıtıyor. Denize sıfır masalar adi plastik değil. Denizin içi rengarenk lanternalarla aydınlatılmış.Kibar garsonların dışında İstanbul'dan gelmiş bir işletmeci hanım masa masa dolaşıp herkesin gönlünü alıyor. Yemek sonu önünüze son derece şık, çiçeklerle süslenmiş bir tepside likörler sunuluyor. Ayrıca gençlerin itibar ettiği bir yer burası. Önümüzdeki 16 kişilik masada üniversite öğrencileri var. Kızlar değme mankene taş çıkartır. Dekolte kıyafetleri yakışmış. Hareketleri doğal ve kendilerine güvenleri tam. Bu konuda 20 sene önceye göre ilerleme aşikar.Kızlara bu kadar dikkatli bakmak için iyi bir sebep de var. Yemekler iyi değil. İster istemez dikkat başka güzelliklere kayıyor.Zeytine sarılmış hamsi ev yapımı değil. Konserve. Denizbörülcesine kalitesiz (ağır) bir zeytinyağı boca edilmiş, iştah açacağına kapatıyor. Paçanga böreği biraz hamur kalmış. Mimoza'nın kızları güzel İri karideslerden dört tanesini sacda tereyağı ve biberle pişirmişler. Hemen yemek lazım çünkü pişmeye devam ederse kuruyorlar. Karidesler dondurulmuş. Bodrum'daki Körfez ve Berk lokantalarında yediğim taze karideslerle kıyaslanamaz.En kötüsü kalamar dolma. Güveçte pişmiş ama çok pişirdiklerinden tamamen kuru. Kayış gibi olmuş. Gözüm kapalı yesem kesinlikle kalamar yediğimi anlayamam. Kurumuş tavuk da yiyor olabilirim örneğin.Allahtan iki kişilik dülger son derece taze. Ben monyer istedim ama monyer yapmayı bilmiyorlar (Bostancı'daki Cunda Balıkçısı nefis yapıyor dülger monyeri). Buna karşılık son derece iyi ızgara yapmışlar. Yemek sonrası ikram ettikleri cevizli baklava da hafif ve iyi... Hesap bir şişe Sarafin Chardonnay ile iki kişi 200 YTL. Kalamar dolma kayış gibiydi Siesta ise satışı olmayan bir yer. Bazı gazetelerde çıkan ve hikmeti kendinden meçhul Bodrum ve civarının en iyi lokantaları listelerinde adına rastlamazsınız. Son derece basit ama denize sıfır masaları olan, Mimoza ile aksi yönde, Mindos lokantası bitişiğinde bir yer burası. İnşallah öyle de kalır çünkü yemekleri çok iyi. Bozulursa yazık olur.Mutfakta sadece Yunanistan'da doğup çok küçükken buraya geldiğini ve adının Tuncay, yaşının 37 olduğunu öğrendiğim bir aşçıbaşı varmış. Eli çok lezzetli. Kabak çiçeği dolması Gündoğan'da Gökhan Kafeterya'da İnci hanımınki gibi mis gibi zeytinyağı kokmuyor ama İstanbul'da yiyebileceklerinizden iyi.Çok ilginç ve lezzetli bir mezeleri var: Közlenmiş kırmızı biber. İçi eritilmiş beyazpeynirle doldurulmuş.Izgara ahtapot bacağı Berk'te yediğim kadar güzel. İstanbul'da böylesini bulamazsınız. Izgara karides Mimoza ayarında. Anlaşılan günlük karides bulmak çok zor bu yörede. Fener kavurma ise bu yemeğin nasıl yapılacağı konusunda çoğuna ders verir. Balıkçı Sabahattin de bunu iyi yapar. Ancak sadece mantarla yapılan fenerbalığı burada Sabahattin'de bulamadığım kadar taze. Pul biberi de kıvamında konmuş. Istakoza benzettiğim ve çok sevdiğim bu "çirkin" balığın tadını maskelememiş. Hem diri hem sulu, iri kesilmiş fener parçaları. Siesta'nın fener kavurması Söz ıstakozdan açılmışken adı karavida olan böcek bence daha da lezzetlidir. Ülkemizde çıkar ama maalesef aşçıların çoğu nasıl pişirileceğini bilmez. Ülkemizde bunu, örneğin İtalya'da olduğu gibi (Napoli açıklarında da bulursunuz karavidayı) iyi ızgara edeni görmedim. Haşlayınca da çok haşlıyorlar. İşin etik tarafını bir yana bırakalım, tencereye girdiğinde canlı olması lazım deniz böceklerinin. Tuncay usta zoru başarmış ve tam kıvamında haşlamış canlı karavidayı. Eti adeta tatlımsı ve ne sert ne de pelteleşmiş. Yanında da son derece başarılı bir mayonez hazırlanmış. Bravo!Yemek sonunda önümüze getirdikleri meyve tabağında da her şey o kadar lezzetli ki. Nefis şeftali ve kavun. Acaba nereden buldular bu kavunu? Eski topatanlar pek yok da. Soracaktım ama yemek sonunda mutluluktan biraz fazla uçtuğum için unuttum.Bu kadar kaliteli bir yemeğe ve 1,5 kiloluk böceğe rağmen 200 YTL hesap verdiğimi hatırlıyorum ama. Bir şişe Sarafin Chardonnay ve aperitif niyetine iki duble rakı da dahil. Karavida kıvamında haşlanmış Mimoza: * * (0252) 394 31 39Siesta: * * * * (0252) 394 38 16 EĞERLENDİRME: Değerlendirme yapılırken, sadece ve sadece yemeğin kalitesi notlanıyor. Mekanlar bir ile beş yıldız arası değerlendiriliyor. * Kötü** Vasat*** İyi**** Çok iyi***** Türünün en iyisi YILDIZLAR