29.11.2020 - 03:05 | Son Güncellenme:
Senad Ok
Formula 1’de şampiyon belli oldu fakat İstanbul Park’ta gerçekleşen yarışın yankıları sürüyor. F1 takımlarından Red Bull’un hazırladığı İstanbul filmi bir kez daha motorsporlarının tanıtımdaki gücünü gösterdi. 9 yıl sonra ülkemizde yaşanan Formula 1 İstanbul Grand Prix heyecanı antrenman ve sıralama turlarının bile nefesleri kestiği, Hamilton’ın elde ettiği şampiyonlukla M. Schumacher’e ortak olduğu kusursuz bir yarıştı. Hız tutkunlarının kalbinin üç gün boyunca İstanbul’da attığı yarışlar pandemi nedeniyle seyircisizdi. Hal böyle olunca milyonlarca motorsporları izleyicisi ve bu heyecana ortak olmak isteyen sporseverler bu çekişmeli yarışı S Sport’tan takip etti.
Kendileri adına en büyük ve zorlu yayını yaptıklarını ifade eden S Sport Genel Müdürü Emre Eren, “9 yıl sonra yarışın İstanbul’a gelmesi, seyircisiz olması ve gelen yoğun talepler sonrası yarışı şifresiz yayınlamaya karar verdik. Bu sayede ilgisi olmayanlar dahi yarışı izlemiş oldu ve tüm ülkeye yayıldı” derken Formula 1’i yayınlamaya devam edeceklerinin de müjdesini veriyor. Spor yayıncılığında yaptıklarıyla takdir toplayan S Sport’un Genel Müdürü Emre Eren ile Formula 1 haftası yaşananları, perde arkasındaki detayları, yayıncılığın ülkemizdeki geleceğini konuştuk.
Pandeminin belki de tek güzel sürprizi Formula 1’in 9 yıl aradan sonra İstanbul Park’a gelmesi oldu...
Formula 1 bildiğiniz gibi dünya çapında çok büyük bir organizasyon. Türkiye’yi bu sene takvime eklemeleri ülkemiz adına büyük şans oldu. Gerçekten tüm hafta boyunca hem ülkemize güzel bir heyecan yaşattılar hem de Türkiye’nin tanıtımına katkı sağladılar. Yarış süresince S Sport ekibi olarak alandaydık. Lojistik olarak da çok etkileyici bir organizasyon Formula 1, sadece 2 gün içinde İstanbulpark’ta 5 bin kişilik bir yaşam alanı kurdular. Yarış bittiği andan çok kısa bir süre sonra da aynı disiplinle her şeyi toparladılar.
Tüm yarışseverlerin uzun süre hafızalarından silinmeyecek bir hafta yaşandı İstanbul’da. Siz de bu heyecanı ekranlara taşıdınız...
Gerçekten çok heyecan dolu bir Grand Prix’ydi. Pistteki hava koşulları, lastiklerin adapte olma sorunları antrenman ve sıralamalara damga vurdu. Sıralamalardaki sürprizin ardından, yarış da çok heyecanlı geçti ve sonuçta Hamilton’ın galibiyetiyle bu sezonun F1 şampiyonluğu İstanbul’da yaşanmış oldu. Bu da ülkemiz adına büyük şanstı açıkçası. Hiçbir şekilde sıradan bir yarış olmadı. Sezonun en heyecanlı yarışlarından bir tanesiydi. Sadece yarışla değil antrenman ve sıralamasıyla da çok heyecanlıydı. Hem İstanbul’un hem S Sport’un şansı oldu. Böyle bir hikâye yazsak ancak bu kadar olurdu.
Şifresiz yayın kararını nasıl verdiniz?
Ev sahibi yayıncı kuruluş olarak bu organizasyonu herkesin izleyebilmesi için uydudan şifresiz yayın yaptık. İstanbul yarışı, antrenman turları ve sıralama turları S Sport ekranlarından şifresiz olarak izlendi. Bunu yapmamızın asıl sebebi, öncelikle 9 yıl aradan sonra F1’in buraya gelmesiydi. İkincisi de seyircisiz olması. Seyircisiz olduğu için bize izleyiciden çok büyük talep geldi. Biz nasıl, nereden seyredeceğiz diye? Biz de çok daha geniş bir kitleye ulaşalım diye şifreyi kaldırdık. Bu sayede ilgisi olmayanlar dahi izlemiş oldu ve tüm ülkeye yayıldı. Formula 1’i yayınlamaya devam edeceğiz.
Formula 1 yayını için ne gibi hazırlıklar yaptınız?
Sadece yarış yayını yapmadık, yarışın olduğu hafta F1 özelinde birçok özel program hazırladık, canlı bağlantılar yaptık. 1 buçuk aylık bir çalışmadan bahsediyoruz. Ev sahibi yayın kuruluşu olarak yarışın öncesindeki hazırlıkların yanı sıra perde arkasını da ekrana yansıttık ve seyircinin belki daha önce hiç görmediği yönleri yayınlarımızda ele aldık. Sahada ve stüdyoda 50 kişilik bir kadroyla çalıştık. Pirelli ekibini ikna ederek lastik firmasının tüm çalışmalarını çekebildik. Bütün bu yayınların sonunda da Somera reytinglerinde açık ara birinci çıktık.
Bu kadar önemli bir organizasyonun yayınında zorlayıcı şeyler de olmuştur...
Bizi zorlayan Kovid-19 nedeniyle uygulanan sıkı kurallar oldu. İstediğimiz ekibi alana sokamadığımız gibi seyirci ve katılım yasağı, yayınlara konuk alma konusunda da bize sıkıntı yaşattı. Herkes düzenli olarak kovid testi oldu, maskesini çok kısa süre bile indirenler anında uyarıldı. Yayın hayatımıza başlamamızdan itibaren en büyük yayın organizasyonu oldu. En büyük ve en zorlu aynı zamanda.
Yarışı izlerken Formula 1’i ne kadar özlediğimizi de fark ettik. Takvimde yer almak için hâlâ bir şansa sahibiz sanırım...
Önümüzdeki senenin tam olarak listesi açıklanmadı. Vietnam olmayacak herhalde. Almanya ve Türkiye arasında bir çekişme söz konusu. Orada bir karar bekliyoruz. Nisan ayında Formula 1 tekrar İstanbul’a gelebilir.
Geleneksel medya araçlarının tartışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Televizyonun geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Geldiğimiz dönemde artık kimin hangi ürünü nereden tüketmek isteyeceğini çok fazla sınırlandıramazsınız. Lineer TV deneyimi özellikle canlı spor müsabakaları için önemli. Ancak biz marka olarak dijital alanda da ciddi anlamda faaliyet gösteriyoruz. S Sport Plus adlı bir uygulamamız ve 600 bin aboneli, hızla yükselen bir YouTube kanalımız var. S Sport Plus aynı anda 4 karşılaşmayı, geniş ekran uyumlu olarak izleyebildiğiniz bir aplikasyon. Yani S Sport marka olarak var olabileceği her alanda sporsevere ulaşıyor. Örneğin 40 ve üstü yaş grubu sporu ağırlıklı olarak hâlâ TV’den izliyor, 26-40 yaş grubu için belki mobil aplikasyonlar öne çıkıyor, 25 yaşından küçükler içinse sosyal medya her şeyin merkezinde. Bu mecraların hepsi en kaliteli biçimde S Sport’ta mevcut. Ancak televizyon bitiyor mu sorunuza dönersek, spor anlamında, canlı müsabakalar olduğu sürece benim görüşüm lineer TV konsepti ölmez, bizim kanalımız da bu alanda lider, o yüzden rahatız.
“Kadın Voleybol takımımızın milli maçları çok izleniyor”
Türkiye’de sporseverler en çok ne için ekran başına geçiyor?
Futboldan sonra basketbolun, basketboldan sonra neredeyse aynı oranda kadın voleybolunun izlendiğini düşünüyorum. Kadın voleybolu özellikle milli maçlarda çok izleniyor. Onun arkasından dövüş sporları ve Formula 1 geliyor diyebilirim. Branşlara ne kadar yer verdiğiniz de önemli. Her şey reyting veya çok izlenmek demek değil. Bizim kuruluş amaçlarımızdan bir tanesi sporu geniş kitlelere yaymak. Tenis zaten var. Golf programı gündemimizde var. Tüm bu branşlara, paralim-pik branşlar dahil olmak üzere yer veriyoruz.