09.11.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
BAHAR BAKIR b.bakir@milliyet.com.tr
Suat Derviş 1969’da, en ünlü romanı olan “Fosforlu Cevriye”yi Gülriz Sururi‘ye teslim etmiş ve ondan Galata’nın ünlü fahişesi Cevriye olmasını istemişti. Ancak Sururi bunu bir türlü gerçekleştirememişti.
2008’de ise Sururi “Fosforlu Cevriye”yi müzikale dönüştürerek, Derviş’in mirasını hayata geçiriyor. Ama bir farkla: Başrolde kendisi değil, 27 yaşındaki Feray Darıcı var.
11 Kasım’da Akün Sahnesi’nde prömiyeri gerçekleştirilecek müzikali anlatırken Sururi , “Suat hanıma ne kadar borçlu olduğumu, ona ne kadar haksızlık etmiş olduğumu gördüm. Ben de ‘Madem oynayamadım, bari yazayım ‘ dedim” diyor. Darıcı ise ilk başrolü için çok heyecanlı: “Uyku tutmuyor heyecandan. İki ayda altı kilo verdim.”
“Gerçek Cevriye benim uyarladığım Cevriye”
Gülriz Sururi
1969 yılından kalan bir projeyi 2008’de hayata geçirdiniz. Bu gecikmenin nedeni neydi?
40 yıl önce bir gün Haldun Taner hocamız Fosforlu’yu oynamamı istedi. O zaman roman henüz oyunlaştırılmamıştı. “Romanı okuyayım” dedim. “Eski Türkçe ile yazılmış” cevabını alınca okuyamadım. Bir-iki yıl sonra, Yaşar Kemal’in ilk eşi Tilda “Fosforlu Cevriye tam sana göre bir rol. Kitabı da Türkçeye yeni çevrildi” dedi. Ben kitabı bir solukta okudum. Daha sonra Suat hanımla tanıştım. Beni Fosforlu olarak sahnede görmek istiyordu. Ancak kendisiyle anlaşma yapmamıza rağmen birçok nedenden dolayı romanı sahneye taşıyamadık. Aradan zaman geçti, kendisi vefat etti, ben Fosforlu’yu oynayacak yaşı gerilerde bıraktım.
“Madem oynayamadım, bari yazayım’ dedim”
Peki nasıl oldu da 1930’ların Fosforlu’su yeniden hayat buldu?
2008’in başlarında Liz Behmoaras’ın yazdığı Suat Derviş biyografisi elime geçti.
Hayat hikayesini okuyunca, 40 yıl önce ciddiye almadığım “Gülrizciğim, biliyor musun aslında Fosforlu Cevriye benim” sözleri şamar gibi indi yüzüme. Suat hanıma ne kadar borçlu olduğumu gördüm. Ben de “Madem oynayamadım, bari yazayım” dedim.
Sizin yazdığınız Fosforlu, filmlerde izlediğimiz Fosforlu’lara benziyor mu?
Fosforlu Cevriye’nin şimdiye kadar sadece adı kullanılmış. Yapılan filmlerin hiçbiri romana sadık kalmamış. Ben romana çok sadık kaldım. Daha önce Cevriye’ye dair bir şeyler görmüş olanlar varsa, unutsunlar. Daha önce Yeşilçam’ın koşullarına göre Cevriye bar kızı olmuş, bambaşka tiplere bürünmüş. Oysa gerçek Cevriye buradaki Cevriye.
“Atilla Özdemiroğlu ile Cevriye’nin aşk evliliği”
Sizin oynayacağınız başrolü bir başkasına vermek nasıldı?
İşin en zor kısmı buydu. 10 gün süren seçmeler yaptım. Farklı şehirlerden oyuncular tavsiye edildi ve gönderildi. Seçmelerde ilk önce oyunculuğa, sonra sese, sonra da dansa baktım. Feray’a ilk olarak kısa bir pasaj okuttum. Sonra bir şarkı söylettim. Sesinin rengi çok güzeldi. “Dans et “ dedim. İnanılmazdı. Son olarak da “Bacaklarını aç” dedim. Tabii çok şaşırdı... O an, “Tamam, ben Cevriye’yi buldum” dedim.
Müzikalin bestelerini Atilla Özdemiroğlu, sözlerini de siz yazmışsınız. Fosforlu Cevriye şarkısının modern bir versiyonunu mu duyacağız?
Oyunumu hiçbir zaman “Fosforlu Cevriye” şarkısı üzerine kurmadım ama bu isimden kopmayı da düşünmedim. Gerçi şarkıyı kullandık ama kullandığımız yer herkesi şaşırtacak. Atilla Özdemiroğlu 40 yıl önce birlikte çalıştığım, çok kadim bir dost. Telefonda bana “Hemen yolla oyunu” dedi. O yüzden ben “Cevriye, böylece Atilla ile evlendi. Ama bu bir aşk evliliği oldu” diyorum.
“İki ayda altı kilo verdim”
Feray Darıcı
Fosforlu Cevriye rolü Gülriz hanıma ithaf edilmişti. Ama oynamak size kısmet oldu. Seçim anında ilk tepkiniz ne oldu?
Gülriz hanım bana bakıp “Ben Cevriye’mi buldum” dediği anda sahneye yığıldım. Çünkü o zamana kadar başrol oyuncusu için seçme yapıldığını bile bilmiyorduk.
Gülriz hanım bu oyun için fazla zorladı mı sizi?
Bir kere Fosforlu Cevriye’yi oynaması gereken insan, Fosforlu Cevriye’yi oynayacak insanı seçti. O yüzden büyük bir sorumluluk hissediyorum. Heyecandan zor uyuyorum. İki ayda altı kilo verdim. Günde altı-yedi saat hiç durmadan çalışıyoruz. Gülriz hanım yorulmak bilmiyor, enerjisi büyük.
Bir fahişeyi canlandırıyorsunuz. Role nasıl hazırlandınız?
Filmlerden bildiğim Cevriye’yi unuttum. Müzikaldeki Cevriye’ye odaklandım. Sokakta yaşamasına rağmen hâlâ gülebilmeyi başarmasına hayranım. Aşık olduğunda, kendini nasıl yeniden doğurduğuna, çocuksu ama aynı zamanda kadınsı tarafına bayıldım.
Hikaye 1930’larda geçiyor
“Fosforlu Cevriye” romanı 1930’ların İstanbul’unda geçiyor.
O yılların en ünlü fahişesi Fosforlu Cevriye’nin Galata’daki hayatında “yan rollerde” yankesiciler, kabadayılar, “kader arkadaşları” Top Melahat, Fıstık Cemile, Köylü Güllü, Çatlak Marika, Barba meyhanesi ve randevu evi sahibi Sümbül Dudu var.
Cevriye bir gün polisten kaçan bir adama aşık olur. Adamın ona hayatında ilk defa siz diye hitap etmesine “vurulur”.
Türk sinemasının dört Cevriye’si