PazarEn azından görüntüde öyle...

En azından görüntüde öyle...

10.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Microsoft Research tarafından geliştirilen holoportation, artık sanal ortamda bir başkasının gerçekliğine ışınlanmayı mümkün kılıyor

En azından görüntüde öyle...

İnsanlar mucizeleri sever. İklim değişikliği bitsin, tüm hastalıklara aşı bulunsun, bütün açlar doysun, herkes birbirini sevsin, uzaylılar gelip bizi kurtarsın! Efsanelerde, kutsal kitaplarda, rivayetlerde anlatılan mucizeler kadar çekicisi yoktur.
Ancak hepsinden öte öyle bir tanesi var ki, insanlığın türlü derdine derman olacak, bütün gezegeni iyi edecek mucizeler bir yana, o bir yana. İklim umrunuzda olmayabilir, zemininiz sağlam, sırtınız pek, karnınız her daim tok olabilir. Fakat sevdiceğiniz dünyanın bir ucuna taşındıysa, dileyeceğiniz tek bir mucize var: Işınlanmak.
İletişim biçimini değiştirebilir
Işınlanma fikrini tüm dünyada popüler hale getiren “Star Trek” filmleri olsa da aslında geçmişi daha geriye, 1930’lardaki bilimkurgu romanlarına kadar gidiyor. Işınlanmayı Türkiye’de meşhur eden unutulmaz filmlerden biri de 1986 tarihli “Sinek” olmuştu. Lakin 2016’ya geldik ve halen çok basit moleküler dizimli maddeler dışında ışınlanma suretiyle hiçbir canlının şuradan şuraya gitmişliği yok. Yine de moral bozmayalım zira beklenen gelişme sanal ortamda gerçekleşmek üzere! Microsoft Research tarafından geliştirilen holoportation, sanal ortamda bir başkasının gerçekliğine ışınlanmayı mümkün kılıyor. İsmi İngilizce ışınlanma anlamına gelen teleportation ve Microsoft’un artırılmış gerçeklik donanımı HoloLens’ten türetilmiş.
Holoportation hadisesi (artık holo-ışınlanma diyelim) artırılmış gerçekliği bir adım öteye taşıyarak insanların birbirlerinin gerçekliğine eşzamanlı ışınlanmasını sağlıyor. Holo-ışınlanma, HoloLens ekipmanı ve hareket algılayan bir kamerayla çalışıyor. Kendi ortamında hareket eden kişinin detaylı taramasını yapan kamera, yazılım vasıtasıyla hareketli görüntünün üç boyutlu bir modelini yaratıyor. Bu görüntü verisi sıkıştırılarak karşı tarafın ortamına aktarılıyor. Böylece iletişimde olduğunuz kişiyi odanızın içinde kendi boyutlarında ve hareketli olarak bulabiliyorsunuz.
Microsoft Research ekibinden Shahram Izadi, “Böyle bir görüntü alma teknolojisinin binlerce kilometre uzaktaki aile üyelerini birbirine kavuşturduğunu hayal edin” diyor ve ekliyor: “Bu teknoloji gelecekte insanların iletişim kurma biçimini kökünden değiştirebilir.” Sıra dışı teknolojiler geliştiren hemen herkes bu tip beylik lafları etmeye bayılır. Gelgelelim Shahram Izadi’nin haklılık payı yüksek görünüyor. Çok özlediğiniz uzaktaki birini, aynı kanepede yanınızda otururken bulduğunuzu, sohbete başladığınızı hayal edin...
Ses aktarılabiliyor
Henüz geliştirilmekte olan holo-ışınlanmanın işe yarar başka marifetleri de var; ses aktarabiliyor olması en başta. Işınlanma karşılıklı gerçekleştiği için ortam görüntüsü birlikte bir anı olarak da kaydedilebiliyor. Aynı zamanda görüntü çok daha küçük bir boyuta indirilip belli bir yere sabitlenebiliyor. Çalışırken bir yandan masanızın köşesinde çocuğunuzu oynarken izleyebilirsiniz örneğin.
Teknolojinin ışınlanma özelinde dezavantajı, kaskın büyükçe ve kapalı olması. Yani sevdiğinizle göz göze oturduğunuz bir artırılmış gerçeklik ortamını şimdilik hayal etmeyin. Fakat artırılmış gerçeklik kaskları bildiğimiz gözlük ebatlarına indiği vakit artık siz de Mr Spock’a bir göz kırpabilirsiniz!

Artırılmış gerçeklik, eğlenceden çok daha fazlası
Artırılmış gerçeklik (augmented reality-AR) sanal gerçeklikle paralel bir teknoloji. Sanal gerçeklik insanı tamamen sıfırdan yaratılmış bir hayal dünyasının içine alırken, artırılmış gerçeklik bulunduğunuz ortamın gerçeküstüne dönüşmesini sağlıyor. Camdan dışarı bakınca sokağınıza iniş yapan bir uzay gemisi görebiliyorsunuz örneğin.
Bu teknoloji oyun ve eğlenceden çok daha fazlası... Restoran ve mağazaların nerede olduğunu gösteren uygulamalar çoktandır kullanımda. Microsoft HoloLens ise kafaya takılan başlığı sayesinde deneyimi kişinin tüm gerçekliğine dahil ediyor. Bir motosiklet tasarımcısı, tasarımını masasının üstünde üç boyutlu görebiliyor örneğin. Ya da tıp öğrencileri, anatomi dersinde sınıfın ortasında hareket eden bir insan modelinin farklı anatomik katmanlarını inceleyebiliyor, el hareketleriyle etkileşime girebiliyor.