08.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gizem Coşkunarda / gizem.coskunarda@milliyet.com.tr
Dalaman, Bodrum, Didim... Hepsi de Ege ve Akdeniz’deki bir numaralı deniz beldeleri, tatilcilerin göz bebeği. Göcek’deki turkuaz koylar, Didim’deki altın gibi parlayan kum, Ege’nin incisi olarak dünyada tanınan Bodrum, maalesef buralara yarım saatlik mesafede oturan çocuklar tarafından bilinmiyor. D-Marin Kids ve TURMEPA işbirliği ile hayata geçirilen “Yenilenebilir Enerji ve Denizlerimiz” projesi, köy okullarındaki çocukları denizle buluşturuyor. Onlara denizleri korumak ve proje geliştirmek için geniş çapta eğitimler veriyor.
D-Marin’lerin bulunduğu bölgelerdeki köy okullarını kapsayan projenin ilk ayağı geçtiğimiz hafta Dalaman’da başladı. Ben de Göcek’e bağlı olan Gürleyik Köyü’ndeki ilkokulu projenin elçisi olarak sorumlularıyla birlikte ziyaret etme şansı buldum.
“Sen kimsiniz örtmenim?”
Göcek’ten köye tam bir saat boyunca keskin virajları dönerek dağ yolunun içinden ulaştık. Yolculuğumuzun daha başlangıcında denize bu kadar yakın yaşayan çocukların, neden bir o kadar uzak olduklarını anladım. Virajlardan artık başımız dönmeye başlamışken “Gürleyik İlköğretim Okulu” tabelası altında birer ikişer çocuklar göründü. Büyük bir bahçesi olan iki katlı okul çok iyi durumda olmasa da her yer tertemiz. Yaklaşık 20 çocuk bahçenin bir yanında ellerindeki voleybol topuyla potanın altında basket atmak için sıra bekliyor. Diğer teneffüslerde aynı voleybol topuyla başka çocuklar ortada sıçan ve futbol oynuyor...
Arabamız okula girdiği anda meraklı ama çekingen bakışlar bizi karşılıyor. İkinci sınıflar “Sen kimsiniz örtmenim?” diye kolayca yaklaşırken üçler ve dörtler aradaki mesafeyi bir süre daha koruyor. “Biz size denizi anlatmaya geldik” dediğimizde ise ilgi bir anda artıyor. “Deniz mi, bizim buradaki gibi öğretmenim, ben gidiyorum denize” diye açılışı yapıyor Ela. “Nerede sizin bu deniz, ben de gidebilir miyim?” diye soruyorum. “Bizim köyün ilerisinde, çok güzeldir, suyu tatlıdır” cevabını aldığımda Ela’nın deniz diye bahsettiğinin çay olduğunu anlıyorum. Bu bölgelerde çocukların birçoğu denizi görmemiş olsa da “Ben gördüm” diyenlerin arasında sessizleştikleri için birçoğuyla deniz hakkında konuşmak zor oluyor...
Proje geliştirecekler
“Yenilenebilir Enerji ve Denizlerimiz” projesi kapsamında üçüncü ve dördüncü sınıflara verilen eğitime katılmak için sınıflara dağılıyoruz. 3-A sınıfında en arka sıradaki Ferhat ve Berk’in yanına sıkışıyorum. 18 kişilik sınıftaki 36 göz bizi inceledikten sonra TURMEPA Proje Koordinatörü Songül Turan’ın anlattıklarına odaklanıyor ve bir an olsun dersten kopmuyor. Songül Hanım önce sorduğu sorularla sınıfı ısıtıyor sonra çocuklara deniz hakkında bizim dahi unuttuğumuz bilgiler veriyor. Eğitimin ikinci kısmı ise öğrendiklerini pekiştirecek eğlenceli bir oyunla devam ediyor. İkinci ders sonunda Songül hanım müjdeyi veriyor, “Yarın sizi Göcek’teki marinada ağırlamaktan mutluluk duyarız. Tekneleri de yakından göreceğiz...” 36 göz bu defa muazzam bir sevinçle parlıyor, daha önce denizi gören de görmeyen de aynı şekilde mutlu oluyor. Çocuklar için getirilen içi hediyelerle dolu çantaları almak üzere okulun bahçesine indiğimizde yaşanan heyecanın tarifi ise mümkün değil... “Yarın” diyoruz, “Denizde görüşmek üzere...”
Gece heyecandan uyuyabildiler mi bilmiyorum ama sabah bir gün önce dağıttığımız bez çantalarına sıkı sıkı sarılmış bir halde marinaya geliyorlar. Üzerlerindeki şaşkınlığı atmaları uzun sürmüyor ama tüm gün her yere hayran hayran bakıyorlar. D-Marin Göcek Marina Müdürü Onur Ugan ve çalışanlarının çocuklara mentorluk yaptığı gezide denizi görmek birçoğu için ilk olsa da marina, tekneler, lüks peyzaj ve oyun alanları hepsini can evinden vuruyor. Öğle yemeği yeniyor, oyunlar oynanıyor ve sertifikalar dağıtılıyor. Onlar artık denizi tanıyor ve daha önemlisi denizi neden korumaları gerektiği hakkında birçok şey biliyor. “Deniz varsa” dediğiniz anda “Hayat var” diye tamamlıyor hepsi cümleyi. Sırada bir bilim insanı gibi düşünerek kendilerine verilen malzemelerle proje üretip aralık ayında değerlendirilecek yarışmaya katılmak var.
“Yine gelin öğretmenim”
TURMEPA’da proje koordinatörü olarak çalışan Songül Turan’la çocuklar evlerine döndükten sonra biraz konuştuk. “Sizi en çok etkileyen ne oluyor?”, “İlk denizle karşılaşma anlarında neler yaşanıyor” gibi birkaç soru sordum. İşte yanıtları...
Okullara kalabalık gruplar halinde, yüksek enerjiyle gidiyoruz. Bizi gördükleri andan itibaren etrafımızı sarıyorlar ve hiç ayrılmıyorlar, en hüzünlü anlar ayrılık vaktinde geliyor. Hepsi muhakkak ‘Yine gelecek misiniz öğretmenim’ diye soruyor, “Yine gelin” diyor.
Çocukların yüzde 50’sinin denizi görmediğini söyleyebilirim, birçoğu da çekindiği için denize hiç gitmese de “gittim” diyebiliyor.
Aralarında Dalaman’a dahi inmemiş çocuklar var. Bir önceki okulda çocuklara Fethiye’den bahsettim. “Fethiye nerede?” diye sordular ki Fethiye onlara çok yakın. Bir tanesi “Ben biliyorum, beni hasta olduğumda Fethiye’deki doktora götürdüler” dedi. Bu tarz yerlere ancak elzem durumlarda gidiyorlar.
En çok denizde başka deniz canlılarının da olmasına şaşırıyorlar, sadece balık var zannediyorlar. Deniz atının erkeğinin üremesine hiç inanamıyorlar.
Denizi gördüğü anda “Aboov” diye tepki veren çocuğumuzu hiç unutmuyorum.
“Deniz kirlenirse ne olur?”
Eğitim öncesi çocukların verdiği cevaplar
Mukaddes: Balıklar ölür, vitamin alamayız, beslenemeyiz.
Serhat: Gemilerle gezemeyiz.
Sena: Yaz eğlencesiz olur.
Fidan: Tavuklarımız susuzluktan ölür.
Ünlü oyuncu Nilsu Berfin Aktaş, son paylaşımıyla sevenlerini şaşırttı.