22.03.2020 - 03:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı
Şu ana kadar ortaya çıkan tabloda tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsten en çok etkilenenler yaşlılar. Biz de yaşlılar haftası vesilesiyle +65 Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Dr. Gülüstü Salur ile bir araya geldik ve bu kritik süreçte yaşlıların kendilerini koruması için neler yapabileceklerini ve gençlerin onların hayatını nasıl kolaylaştırabileceğini konuştuk.
+65 Yaşlı Hakları Derneği nasıl ortaya çıktı?
Derneğimiz beş yıl önce kuruldu. Ben bilişsel nöroloji ve hareket bozukluklarında uzmanlaşmış bir nöroloğum, dolayısıyla Alzheimer, Parkinson gibi daha çok yaşlıları seçen hastalıklarda uzmanlaştım. Yaşlı nüfusun birçok sorunuyla yüzleştiğim bir mesleki yolculuğum var. Bu süreçte yaşlılarla ilgili meselelerin sadece sağlıklarıyla ilgili olmadığını gözlemledim. Benzer kaygıları kendine dert edinen hayatın farklı alanlarından bir grup kurucuyla bu derneği kurduk. Misyonumuz yaşlılık algısını düzeltmek. Yaşlıları güçlü kılacak bir yaşamın mümkün olduğunu göstermek. Yaşlıların yalnız kaldığı konularda onların yanında olmak, haklarının eksik kaldığı konularda haklarının savunuculuğunu yapmak ve sorun olan konularda ilgili kurumlarla çözüm üretmek için yola çıktık.
Ülkemizdeki yaşlı algısı nasıl?
Başta hem 65 sınırına hem de yaşlı sözcüğüne büyük bir dirençle karşılaştık. 65 yaşlı mı diyenlerden, niçin yaşlı sözcüğünü kullanıyorsunuz diyenlere kadar algının ne kadar olumsuz mesajlarla iç içe olduğunu gösteren deneyimlerimiz oluyor. Ama biz yaşlı sözcüğünden uzak durmamak istiyoruz. Sadece yaşlıyı ötekileştirilen, zor durumda algılanan bir durumdan çıkarma çabamız var. Bunun için yaşlı ve mutlu, yaşlı ve aktif, yaşlı ve hayatın içinde diyoruz. Ömrün uzadığı bu dönemde insanların hayata umutla bakmalarını istiyoruz.
Korona günlerinden geçiyoruz. Bu dönemde yaşlılar kendilerini korumak için neler yapabilir?
Türkiye’de ilk vaka açıklandığından beri lütfen yaşlılarımız evden çıkmasın, kendilerini izole etsinler bir anlamda kendilerini karantinaya alsınlar demeye başladık. Bunu sürdürülebilir kılmak için de bir kampanya başlattık. Korkutmadan tedbirli olmaya sevk edecek şekilde bilgilendiremeye çalışıyoruz. Böyle durumlarda yaşanacak panik ya da yanlış mesajların yayılması virüsün kendinden daha çok zarar verebilir. Hastalığı olan yaşlı biri kimse bir şey söylemese de çok korkuyor. Bu korkuyu hafifletmemiz ve tedbirleri nasıl alacağı konusunda toplumu aydınlatmamız gerekiyor. Taşıyıcı olarak zarar verici olabileceğiniz için karantina koşullarının sadece risk altındaki gruplara değil onlarla kaçınılmaz olarak etkileşimde olacak her yaştan insana uygulanması gerekiyor.
Yaşlılar evde vakit geçirirken neler yapabilir ve nelere dikkat etsin?
Hareketsizlik, sigara içmek, solunum kapasitesinin yeterli olmaması, sağlıklı ve dengeli beslenmemek insanı böyle durumlarda daha kırılgan kılıyor. Dolayısıyla aktif, sağlıklı ve dengeli beslenmek bu dönemde kritik. Gelişmelerden haberdar olacağız diye stresli haberlerin ortasında uykusuz kalıyoruz. Uyku düzeni çok önemli. Sigarayı bırakmak için çok iyi bir dönem, solunum kapasitemizi iyi tuttuğumuz anda bu virüse yakalansak bile onu yendim diyen tarafta olma şansımız artırıyor. Önce virüsten korunmak sonra da yakalanırsak bunu hastane ya da yoğun bakım ihtiyacı olmadan atlatmak da başka kritik hastalara yapabileceğimiz en büyük iyilik.
“Teletıp yöntemleri evde bakım için çok önemli”
Bu süreçte psikolojik destek de çok önemli. Neler yapılabilir bunun için?
Bizi üzen bütün olaylarda bununla yüzleşmenin evreleri vardır. Şu an daha ilk şok evresindeyiz. Psikolojik desteği kurgulamamız lazım. Birimizin kendini iyi hissetmesi yetmiyor bu topluca içinde olduğumuz bir durum. Dünya kocaman bir gemi şu anda hepimiz karantinadayız ve birlikte çıkacağız buradan. Birbirimize güç vermemiz gereken bir dönem. Evde oturup sadece vaka sayısını ve ölü sayısını takip ettiğinizde kapılıp gidiyorsunuz ama bir işe yaradığınızı hissettiğinizde en büyük psikolojik iyileşme başlıyor. Büyüklerinize telefonda gazete ya da kitap okuyun, onların alışverişini yapın. Ya da yaşlıysanız evde yalnız kalan bir üniversiteliye yemek yapıp gönderin.Toplumsal yardımlaşmanın çok iyileştirici bir tarafı olduğunu biliyoruz. Birlikte mücadele etmek hepimizi şifalandıracaktır.
Dernek olarak bu dönemde neler yapıyorsunuz? Sizinle iletişime geçen yaşlılar oldu mu?
Bize ulaşanlara mutlaka bir yönlendirmede bulunuyoruz. Belediyeler üzerinden neler yapabilirizi değerlendiriyoruz. Kültür sanat hizmetlerinin web üzerinden devamıyla ilgili çalışmamız var. Psikolojik destek için bazı çalışmalar yapıyoruz. Şu anda farkındalıkla doğru mesajı vermekle ilgili bir kampanyamız var. Diğer yandan bu dinamik bir süreç, gelişmeler ışığında tavsiyelerimiz olacak. İlk tavsiyemiz virüsten korunmak. Virüsü kaptıysanız ve düşük risk grubundaysanız evde karantina altında bunu hızlı atlatmak, yüksek risk grubundaysanız o anki sağlık protokolü neyse ona uymanız gerekiyor. Teletıp yöntemlerinin evde bakımı sağlamak adına önemli bir destek sunacağını düşünüyoruz. Görüntülü görüşmeler, testlerin, verilerin dijital ortamda hızla paylaşımı, yeri geldiğinde akut durumların video/ses kayıtlarının paylaşılması teletıp uygulamalarının sağladığı olanaklar. Tanıdığınız ve takip ettiğiniz hastanın sık sık hastaneye gelmeden takip edebilmek, ancak mutlaka gerekliyse evden çıkarmak özellikle yaşlı ve hareket kapasitesi kısıtlı hastalar için çok önemli. Teletıp, bugünküne benzer büyük salgınlarda sağlık sistemi kapasite üstünde çalıştığında, hastanenin acil servisine başvurmak hastalar için ek risk oluşturduğundan ilk taramaları yapmak ve hastaneye gitmesi gereken hastayla evde takip edilebilecek hastayı ayırmamıza olanak sunar. Derneğimizin üstünde çalıştığı bir evde bakım modelinin bu tür bir salgında çok hızlı tarama amaçlı sağlık bakanlığının onay, planlama ve denetimiyle kullanıma geçirilmesi söz konusu olabilir.
Fotoğraflar: HÜSEYİN ÖZDEMİR