12.02.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:
MERT İNAN
MERT İNAN- Büyük yıkıma neden olan 7.7 ve 7.6’lık depremlerin ardından akıllarda oluşan soru işaretlerini Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Şerif Barış yanıtladı. Mikro depremler, öncü depremler ve erken uyarı sistemi ile afet müdahale planlarına yönelik bilgi kirliliği yaşandığına değinen Prof. Dr. Barış, “Elbette bu kadar çok binanın göçmesi kabul edilemez ve çok ciddi yapısal tasarım hataları var. Ancak bu büyüklükte peş peşe birbirine komşu iki deprem Batı ülkeleri veya Amerika’da da olsa ekipman gelmesi gecikir, ciddi yıkımlar olurdu. Alüvyon araziye büyük depremlere dayanıklı bina yapılmaması kabul edilemez bir durum ancak bu büyüklükte bir deprem dünyanın her ülkesinde müdahale ve ekipman sıkıntısına yol açar” dedi.
Geçmiş veriler taranıyor
Prof. Dr. Şerif Barış merak edilenler hakkında şunları söyledi: “Büyük kırılmadan önce mikro depremler olsa bile biz bunların öncü olup olmadığını ancak depremler olup bittikten sonra saptayabiliyoruz. Bir yerdeki büyük kırılma öncesi öncü sarsıntılar olup olmadığı, geçmiş veriler taranarak ortaya konulabiliyor. Örneğin şu an herhangi bir bölgede mikro deprem hareketlenmesi olsa, deprem bilimine göre ‘Bu sarsıntılar öncüdür’ deme şansımız yok. Kaldı ki 04.17’den önce 4 veya 4.5 büyüklüğünde bir deprem olsaydı da, bu sarsıntıların öncü olduğuna dair bir çıkarsamada bulunamazdık. Simav depreminden önce üç taneden fazla 4 ile 5 arasında sarsıntı yaşandıktan sonra ardından büyük kırılma oldu. Şayet bugün Simav’da peş peşe 4 ile 5 arasında birkaç deprem olursa bunun için ‘öncü’ diyebiliriz. Ancak Pazarcık merkezli sarsıntı için bunu diyemiyoruz.”
“Türkiye’yi yasa boğan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki yıkıcı depremi yaşadık ve deprem 10 kentimizde hasara yol açtı. Bu kentlerde erken uyarı acil müdahale sistemi olsa bile verim alınamazdı. Benzer durum Afet Müdahale Planı için de geçerli. Felaketi yaşayan bir bölgeye, nereden yardım gideceği ve müdahale ekip ve ekipmanları belirlenmiştir. Ancak 7.7’lik korkunç depremde 10 kentimiz de hasar aldı. Örneğin Kahramanmaraş’a veya Adıyaman’a veya Hatay’a yardım ve müdahaleye gidecek birimlerin olduğu kentler de yıkıldı. Bu nedenle Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında uluslararası ‘Seviye 4’ alarm ilan edildiği duyuruldu. Çünkü birbirine yardıma gidecek kentler göçtü. Özetle depremin bu büyüklük ve geniş alanda olması maalesef afet müdahale planlarını sekteye uğratmış oldu.”
Başka yerde olsa bu kadar yıkıcı olur muydu?
“Elbette bu kadar çok binanın göçmesi kabul edilemez ve çok ciddi yapısal tasarım hataları var. Tüm bu hatalar soruşturulmalıdır. Ancak bu büyüklükte peş peşe birbirine komşu iki deprem, batılı ülkeler veya Amerika’da olsaydı ekipman gelmesi gecikir, ciddi yıkımlar olurdu. Alüvyon araziye büyük depremlere dayanıklı bina yapılmaması kabul edilemez bir durum ancak depremin büyüklüğü ve yıkım etkisini göz önüne alınca dünyanın hangi ülkesi olursa olsun müdahale ve ekipman sıkıntısı yaşardı.”
Deprem fırtınası yaşandı mı?
“Deprem fırtınası da yanlış bilinen bir konu. Yüzlerce deprem peş peşe yaşansa da deprem fırtınası anlamına gelmez. Deprem fırtınasında peş peşe binlerce deprem aktivitesi olur. Türkiye’deki deprem istasyonları arttıkça daha çok sarsıntı kayıt altına alınmaya başlandı. Toplanan veri fazla olunca, sismolojiyi bilmeyen bazı kişiler, mikro depremleri ‘deprem fırtınası veya öncü’ olarak yorumlamaya başladılar.”