11.04.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Betül Topaklı - Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Türkiye’de ve dünyada, elektrikli ve hibrit araçlara olan talep her geçen gün artarak devam ediyor. Otomotiv Distribütörleri Derneği verilerine göre, hibrit otomobil satışları 2021’de 49 bin 493'e ulaşırken, elektrikli otomobil satışları da 2 bin 846 adet oldu. 2020’de 24 bin 131 hibrit ve 844 elektrikli otomobil satışı yapılmıştı. Geçen yıl hibrit araç satışları yüzde 105, elektrikli satışları da yüzde 237 arttı. Bu yılın ocak-mart döneminde ise 11 bin 227 adet hibrit ve 1073 adet tamamen elektrikli otomobil satışı gerçekleşti.
Türkiye’de tüketicilerin elektrikli otomobillere yönelik farkındalığın arttığını söyleyen Türkiye Elektrikli ve Hibrit Araçlar Derneği (TEHAD) Başkanı Berkan Bayram, "2011 yılından bu yana dizel otomobil satışlarının düşme eğilimi devam ediyor. Son olarak yaklaşık yüzde 57’leri bulan benzinli araçlar, yüzde 22’lere kadar düşmüştü. Ülkemizde elektrikli otomobil satışları halen yüzde 1’in altında. Burası çok kritik çünkü söz sahibi olabilmesi için en azından yüzde 10’luk satış rakamlarına çıkması gerekiyor. Bu anlamda sistem şarj istasyonlarını destekleyen bir yapıda ilerliyor. Ama üst pencereden baktığımız zaman elektrikli araç sektörünün kendi ekonomisini yarattığını söyleyebiliriz” diye konuştu.
'DEVLET DESTEKLİYOR'
Devletin gerek milli ve yerli projesi TOGG ile gerekse şarj istasyonları ile elektrikli otomobillere yönelik desteğini sürdürdüğüne değinen Bayram, ancak elektrikli araçların Türkiye’de de vergisel olarak teşvik edilmesi ve alınabilir olmasının önemine dikkat çekti. Ülkemizde elektrikli otomobilden üç farklı vergi alındığını söyleyen Bayram, “Bunlar; MTV, ÖTV ve KDV. Dünya ve Avrupa ile kıyasladığımız zaman elektrikli araçlara ilk alımda parasal teşvik verildiğini görüyoruz. ÖTV’si zaten yok. KDV yüzde ise 1. MTV zaten birçok ülkede yok. Dolayısıyla bu saydıklarımın hepsi ülkemizde elektrikli araç pazarının gelişmesini engelliyor” dedi.
Türkiye Otomobil Girişim Grubu’nun özel bir teşvik sistemi olmasının hızlandırıcı etken olabileceğini söyleyen Bayram, devletlerin bu regülasyonları uygulamaya başladıklarını, üreticilerin de kendi üretim biçimlerine entegre ederek yeni nesil araç üretimine daha ağırlık verdiklerini dile getirdi.
ELEKTRİKLİ OTOMOBİLİN PAZARDAKİ SAYISI ARTACAK
Otomotiv üreticilerinin ilk etapta platformlarında yenilik yapmaya başladıklarını ileten Bayram, “Artık elektromobilite üzerine kurgulanan platformlarda üretimler çıkmaya başladı. Dolayısıyla birçok markanın 2026 yılında ve 2030 yılından sonra sadece dizel motorlu veya sadece benzinli motorlu otomobillerini yolda görmeyeceğiz. Mutlaka içinde en az bir tane elektrik motorunun olduğu hibrit yapıların, yüzde 100 elektrikli araçların hatta sonrasında hidrojen fullsel yakıtlı araçların yola çıkacağını söylemek mümkün” görüşünü iletti. Bu durumun dizel motorlu araçların biteceği anlamına gelmediğine dikkat çeken Bayram, bu pazarın dünyanın diğer bölgelerinde devam edeceğini söyledi. COP26’ya imza atmayan ülkelerin veya Paris İklim Anlaşması’nda Kyota protokolünde yer almayan ülkelerin bu araçların talebinde bulunacaklarını belirten Bayram, bu araç talebinin de dünya üzerinde bir hareketliliğe neden olacağını da ekledi.
Avrupa’nın sıfır emisyona doğru hızlı bir şekilde ilerlediğinin altını çizen Bayram, “Buradaki tek endişeleri elektrik kaynağının nereden üretildiği. O endişeyi de özellikle nükleer tarafına yeniden adım atarak ve solar panel ile rüzgar santrallerini çok daha büyük bir şekilde ölçeklendirerek genişletmeye çalışıyorlar. Yenilenebilir enerji kaynaklarını bu şekilde sıfır emisyona taşımaya uğraşıyorlar” yorumunu yaptı.
‘SEKTÖRDE YOL HARİTASI BELİRLENMELİ’
Özellikle otomotiv sektöründe bir yol haritasına ihtiyaç olduğunu söyleyen Bayram, yol haritasında belirlenecek olan unsurların ve tarafların dönem dönem mutlaka toplanarak birlikte hareket etmesinin büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Taşıt Araçları Tedarik Sanayiciler Derneği (TAYSAD), Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) gibi diğer derneklerle birlikte Türkiye’de otomotiv üst çatısının kurulmasının gerektiğini söyleyen Bayram, “Bir sabah kalkıyoruz ve otomobile bir vergi daha gelmiş. Bizim dışımızda hareket alanımızı kısıtlayan gelişmeler olabiliyor. Ülkemizin en önemli ihracat kalemi otomobil. Dolayısıyla otomobilde atılan her türlü adım dönüp dolaşıp ülke ekonomisinde bir sıkıntıya sebep olabiliyor” ifadelerini kullandı.
‘FİYATLARI BENZİNLİ ARAÇLARA GÖRE HALA YÜKSEK’
Milliyet Gazetesi Dış Haberler Müdürü ve Otomotiv Editörü Levent Köprülü de elektrikli araçlar için oluşturulan yeni şarj alanlarının satışları etkileyeceğine değinirken, benzinli araçlara göre fiyatların hala yüksek olduğunun da altını çizerek ekledi:
“Tüketicilerin elektrikli otomobillere bakışındaki 'çekingenliğin' en büyük nedenlerinden biri fiyatların yüksekliği kadar şarj istasyonlarının, alt yapısının yetersizliğidir. Türkiye'de çıkarılan yeni yönetmelik ve diğer düzenlemeler, bu anlamda bir kolaylık sağlarsa, tüketicilerin elektrikli araçlara geçişi daha hızlı olabilir. Ancak şarj süresinin uzunluğu ve fiyatların halen benzinli araçlara göre biraz yüksek kalması, bu tür araçlara geçişin hızını düşüren etkenler. Bunların halledilmesini, üzerinde çalışılmasını umuyorum.”
'DAHA AZ YAKIT TÜKETİMİ SAĞLIYORLAR'
Hibrit araçlar, benzinlilere oranla elektrikli motor desteği nedeniyle daha az yakıt tüketimi sağlayabiliyor. Zira farklı hibrit sistemleri bulunsa da, bu teknolojilerin tek amacı yakıt tüketimini düşürmek. Tam elektrikli sürüşe olanak tanıyan hibrit sistemlerde araç 20-40 km arası bir mesafede tamamen elektrikli olarak yol alabiliyor. Bu durumun özellikle dur – kalk trafikte işe yaradığını çünkü yakıt tüketiminin en yüksek olduğu yerlerden birinin böylesine trafikler olduğunu söyleyen Levent Köprülü, “Bununla birlikte tüm hibrit sistemlerin, özellikle fazla yakıt tüketiminin olduğu hızlanma ve güç gerektiren (yokuş çıkma gibi) zamanlarda devreye girerek benzinli motorun yükünü paylaşması da, tüketimi azaltan diğer bir faktör olabiliyor. Dizel motorlu araçlar, benzinliye göre daha düşük yakıt tüketimi ve daha iyi motor çekiş gücü nedeniyle tercih ediliyordu. İşte hibrit teknolojili otomobiller, tam da bu avantajları sağlamak üzere yapılmış araçlardır” dedi.
‘TOGG İLE MOTİVASYON ARTABİLİR’
"Elektrikli otomobillerin daha düşük bir kullanım maliyeti olmasına rağmen, fiyatların kolay ulaşılabilir olmaması, bu araçlara ilgiyi belirli bir düzeyde tutuyor" diyen Köprülü, elektrikli otmobillerde son birkaç yıldır lüks segmentte bir yoğunluk yaşandığını, lüks araç tüketicilerinin, gerek yeni elektrikli modellerin şık tasarımı gerek yeni bir moda yaratması gerekse de araçlarını kendi oturdukları konutlarda şarj edebilmeleri nedeniyle bu tip araçları, çoğunlukla 'ikinci ya da üçüncü otomobil' olarak satın almayı yeğlediklerini söyledi.
Yerli elektrikli otomobil TOGG’un da çıkmasıyla motivasyonun artacağına dikkat çeken Köprülü, “Şarj imkanlarının artması ve fiyatların daha makul seviyeye çekilmesi, menzilin yani bir şarjla alınacak daha uzun olduğu otomobillerin piyasaya çıkması gibi unsurlar Türk tüketicisinin ilgisini artıracaktır. Yerli elektriklimiz TOGG'un da piyasaya çıkmasıyla bu motivasyon artabilir. Gelecek elbette hibrit ve elektrikli, hatta hidrojenlide olacak” açıklamalarında bulundu.