" Şunu söylemem lazım. Bakınız İdllib biliyorsunuz Halep sürgün yeri haline gelmişti. Ve İdlib bir anda ne oldu. 3,5 milyona tırmandı. Peki İdlib nereye sınırdı, bize sınırdı. Buradaki varil bombaları ve bütün bu yüksek dozlu silahlar vurmaya başlayınca bu insanlar nereye kaçmak zorunda olacaktı? Türkiye'ye. Olan zaten buydu. Biz tabii birçok tedbirler aldık. Biz bu insanları bombalara teslim edemezdik. Nasıl 3,5 milyon Suriyeli bizim topraktaysa yenileri de gelse biz bu kapıları kapatamazdık. Bu insanların ölümüne sessiz mi kalalım? Tedbirlerimizi aldık. Biliyorsunuz biz 3 tane önemli zirve yaptık. Ve bunların öncesinde Astana süreci başladı. Putin ile görüşmemizi yaptık, ardından da Soçi'ye davet aldık. Ardından da Soçi'de adeta final zirvesi yaptık. 10 maddelik bir muhtara, mutabakat imzaladık. Bu aramızdaki muhtaraları o akşam atılan imzalarla devreye soktuk.Tabii bunu devreye sokarken Sayın Putin'in, şahsımın kararlılığı işimizi kolaylaştırdı. İdlib tabii harabe. Buralarda şu anda belki 70 -80 bini buldu geri dönenler. Geri dönüşler başladı. Zaten hedef bu değil mi? Şimdi bütün bu geri dönüşler verdiğimiz mücadelenin hasılasıdır. Biz bu hasılayı toplamaya başladık. Böyle bir geri dönüşün başlaması olumlu gelişmeler. Türkiye'ye gelen 3,5 milyon mülteci artık kamplarda değil. Biz bu çadır kampları kaldırıyoruz. Bunları konteyner kentlere taşımaya başladık. Batı'ya baktığınız zaman oradaki durum farklı. Ama İdlib'de de gerçekten gıyabında Sayın Putin'in de gayet olumlu yaklaşıımı var. İran'ın da olumlu yaklamışı var İdlib'e yönelik herhangi bir operasyonun yapılmayacağını dair verdiği sözler var."