10 yılda 10 unicorn biraz da decacorn

Türkiye’de startup ekosistemindeki hızlı büyüme yatırım kültürünü de geliştiriyor. Girişim sermayesi yatırım fonları ve yatırımcı sayısı artıyor. Girişim yatırım sermayesi fonlarının, bireysel yatırımcı, girişim sermayesi, kurumsal girişim sermayesi, melek yatırımcı ve kitlesel fonlama şeklinde türleri bulunuyor. Girişim sermayesi alanında öne çıkan firmalardan biri Revo Capital. Firma, 2013’te kuruldu. Türkiye, Doğu Avrupa ve Baltık coğrafyalarındaki erken aşama teknoloji şirketlerine yatırım yapıyor. Revo Capital Yönetici Ortağı Cenk Bayrakdar’la firmayı, yeni yatırımlarını, Türkiye’de startup ekosistemini ve girişimciliği konuştuk.

‘İkinci fonu kapattık’

Bugüne kadar kaç firmaya yatırım yaptınız?

2021’in Eylül ayında 90 milyon euro ile ikinci fonumuzu kapattık. 2013’te hayata geçirdiğimiz 66 milyon dolarlık ilk fonda yatırım yaptığımız 20 startup’ın başarı grafiği ve bunların 12’sinden gerçekleştirdiğimiz başarılı çıkışlar ikinci fonumuz için çok önemli bir referans oldu. İkinci fonumuz ile bugüne kadar 8 yatırım yaptık. İlk yatırımımız, dijital göstergelerin otomobil camlarına yansıtılması hedefiyle artırılmış gerçeklik teknolojileri geliştiren CY Vision’a yapıldı. İkinci yatırımımız ise yapay zekâ temelli Massive Bio. Vivoo, Akinon, ikas, Builder. ai, Midas’a da yatırım yaptık. İlk yatırımcıları arasında olduğumuz Getir’e ikinci fonumuz üzerinden de ortak olduk. Son yatırım turunda ulaştığı 11.8 milyar dolar değerleme ile sektöründe Avrupa’nın ilk decacorn’u olma gururunu hep birlikte yaşadık.

2022 yılı için hedefiniz nedir? Hangi sektörlerle ilgileniyorsunuz?

2022’de tüm çabamızı yeni yatırımlara yönelttik. Girişimlere aktarılmaya hazır 90 milyon euro sermayemizle takip eden birkaç senede ikinci fonumuzdan yaptığımız yatırım sayısını 15-20’ye çıkarmak istiyoruz. Yatırım stratejimiz, ürününü geliştirmiş ve hâlihazırda gelir elde eden Seri A aşamasındaki şirketlere 1-6 milyon euro arası sermaye aktarımları yaparak, bu şirketlere alanlarında lider global şirketlere dönüşme yolunda destek olmak. Sektör ve iş modeli olarak ise bulut tabanlı kurumsal çözümler, finansal teknoloji, dijital pazar yerleri, büyük veri, yapay zeka ve sağlık sektörüne yönelik teknolojiler yeni fonumuzdaki ana odaklarımız.

Türkiye’deki startup ekosistemiyle ilgili görüşleriniz neler?

Türkiye’deki teknoloji ekosistemi olağanüstü bir hızla büyürken küresel yatırımcıların radarına yeniden girdi. 2022’nin ilk yarısında Türkiye’deki startup’lara yapılan girişim sermayesi yatırımı tutarı geçen yılın aynı döneminin 10 katına çıkarak yaklaşık 1.3 milyar dolar oldu. Türkiye’deki girişimlere yatırılan sermaye, Avrupa genelinde yatırılan toplam değerin yüzde 2’sini aşarak Türkiye’nin uluslararası bir girişim ekosistemi olarak yerini sağlamlaştırdı. Yakalanan ivmenin en temel nedenlerinden biri yıllar önce tohumları atılan Türk girişimlerinin olgunluğa ulaşarak unicorn ve decacorn statülerine gelmesi ve ülkemizin Avrupa’da inovasyon açısından önde gelen ülkeler arasına girmesidir. 2022’nin ilk çeyreğinde tohum yatırımların hız kazanıyor olması ise bu ivmenin ileriye doğru da güçlenerek devam edeceğinin en önemli göstergelerinden. Türk girişimlerine yatırılmayı beklenen 600 milyon dolardan fazla fon ve artan yabancı yatırımcı iştahı da ekosistemimizin büyümesini destekleyecek.

Değeri 1 milyar doları aşan startup’lara girişim dünyasında unicorn (İngilizce’de tek boynuzlu at) deniyor.

Değeri 10 milyar doları aşan startup’lara ise buradan yola çıkarak decacorn (deca - 10 anlamında) adı veriliyor.

Yatırımcı ağımız var

Türkiye’de yeni unicorn ve decacorn’lar çıkmasını bekliyor musunuz?

 Türkiye’nin unicorn sayısı bugün itibari ile 6’ya ulaştı ki 2020 senesine kadar Türkiye’den çıkmış bir unicorn yoktu. Bu on yılda Türkiye’den 10’dan fazla unicorn ve birkaç decacorn çıkmasını bekliyoruz. Türkiye’den çıkan girişimlerin uluslararası pazarlara açılması ve rekabet gücü elde etmesi unicorn ve decacorn çıkması için en önemli kriter. Bunun gerçekleşmesi için yüksek teknolojik ürünler üreten bir ülke olarak bu teknolojiyi ihraç etmemiz gerekiyor. Bu hem şirketlerin gelir kaynaklarını çeşitlendirmesi hem de ülkemizin ekonomik büyümesi ve kalkınması için de önemli. Revo Capital olarak yurtdışına açılmayı hedefleyen Türk teknoloji girişimlerine yatırım yapıyor, onların bu süreçlerine destek oluyoruz. Aynı zamanda Türk girişimcileri, dünyanın önde gelen yatırım fonlarının bulunduğu yatırımcı ağımızla bir araya getirerek sonraki aşamalarda yabancı fonlardan yatırım almalarına destek oluyoruz.

Hangi alanlarda potansiyel görüyorsunuz?

Finansal teknolojilerin birçok alanındaki girişimlerle uzun yıllar iş birliği yapmak fon olarak bu alandaki tecrübemizi arttırdı ve finansal teknolojiler ekosistemindeki bağlantılarımızı güçlendirdi. Halihazırdaki finansal teknoloji dönüşümü pandemi ve regülasyondaki değişimlerin de etkisiyle hızlanırken biz de bu alandaki girişimleri yakından izliyoruz ve birçok yeni iş birliğine imza atıyor olacağız. Finansal teknolojilerdeki gelişime inanarak son 8 yılda TransferGo, PayCore, Foriba, Paraşüt, Figopara ve Midas’a yatırım yaptık.

Gelirleri korumak ve ekipleri kaybetmemek öne çıkıyor

Döviz kuru ve enflasyonun sektöre etkisini değerlendirir misiniz?

Kur dalgalanmaları ve enflasyon, ülkenin girişim ekosistemi üzerinde zincirleme etkiye sebep olmaya başladı. Türk girişimleri dolar karşısında gelirlerini korumak ve ekiplerini kaybetmemek için mücadele ediyor. Dolar kurları sebebiyle özellikle yazılımcılarımızı kaybediyoruz. Yazılım sektöründe taban maaş seviyesi asgari ücretin yaklaşık iki katından başlıyor. Yazılımcılara 5-6 bin dolarlık teklif geldiği zaman şu anda kurun geldiği seviyede, Türk şirketlerinin yazılımcıları tutması imkansızlaşıyor. Bu nedenle girişimlerin, özellikle yatırım almaya hazırlanırken, büyüme projeksiyonlarında dolar kuru ve enflasyon sebebiyle karşılaşacağı genel ve özel şartlara hakim olmak ve bir yol planı belirlemek için senaryo çalışmaları yapmalarını öneriyoruz. Küresel ekonomik tabloda iç açıcı olmayan gidişata karşın biz iyimseriz ve yatırım yapmaya devam ediyoruz. Çünkü inovasyon ve teknoloji en kötü piyasa döngülerinde bile en az etkilenen sektörlerin başında geliyor. İş akışlarının dijitalleşeceği, kurumsal altyapıların buluta taşınacağı, karar destek sistemlerinde verinin daha çok kullanılacağı, tüketici ve KOBİ’lerin artarak çevrimiçi hale geleceği bu dönem girişimci olmanın tam zamanı.

Rakibe iyi takip, kullanıcıya özen

Girişimcilere tavsiyeleriniz neler olur? Girişimlerin veriye dayalı karar vermesi ve bunu gerçek zamanlı takip etmesi önemli. Dünyada her gün 2.5 kentilyon bayttan fazla veri üretiliyor, her büyüklükteki işletmenin verileri toplaması, analiz etmesi ve eyleme dönüştürülebilir iç görülere dönüştürmesi hiç bu kadar kolay olmamıştı. Biz de veri kullanımına ve anlamlandırmasına çok önem veren bir fonuz. Değişen tüketici davranışlarına hızlı adapte olma ve çevik aksiyon alabilmeleri için bütün girişimlerin veri ile yönetilmeleri artık bir opsiyon olmaktan çıkarak zorunluluk haline geldi. Genel prensipler olarak ise girişimcilerimizle görüşmelerimizde hep tekrarladığımız iki konu var. İlki girişimlerinin global rakiplerini çok iyi çalışmaları ve yakından takip etmeleri, diğeri ise kullanıcı deneyimine çok detaylı vakit ayırmaları, bu konuda içeride uzmanlık geliştirmeleri.