08.10.2023 - 07:01 | Son Güncellenme:
Efnan Atmaca- Bir çocuğunuz olacağının haberini aldınız. Eşinizle samimi, küçük bir kutlama yapıyorsunuz. Korunaklı, sade bir yaşamınız var. Zaten istediğiniz de huzur içinde bir hayat sürebilmek... Birden eşinizin kardeşini ya da kendi kardeşinizi hatta daha da ileri gideyim çocuğunuzu tişörtü kanlar içinde karşınızda görüyorsunuz. Önce bir yaralıya yardım ederken kana bulandığını söylüyor sonra işin rengi değişiyor. Ne yaparsınız? Çok klişe olacak ama tiyatro için “İnsanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır” denir ya, işte tam da bunu yapan bir oyun “Öksüzler”. Nilüfer Kent Tiyatrosu, Murat Daltaban’ın Genel Sanat Yönetmenliğinde ve Özlem Daltaban’ın Genel Yapım Yönetmenliğinde kısa sürede büyük işlere imza attı. Geçen yılın oyunu “1984”, tiyatro ödüllerini sildi süpürdü. Nilüfer, Bursa’nın bir ilçesi ve artık burası “Sanata verdiği destek” ile de tanınıyor. İstanbul sahnelerinde yan yana oturduğum pek çok tiyatro tutkunu, Nilüfer’e günübirlik oyun izlemeye gittiklerini söylüyor.
Bu yılın ilk oyunu “Öksüzler”i Murat Daltaban yönetiyor. Dennis Kelly’nin yazdığı metinde Barış Ayas, Melisa İclal Yamanarda ve Mesut Özsoy rol alıyorlar. Sadeliğin gücünü kullanıyor Daltaban sahnede, metin öylesine gerçek ki fazla dokunuşa gerek kalmıyor. Ebeveynlerini bir yangında kaybettikleri ve yetimhanede birlikte büyüdükleri için Helen, kardeşi Liam’a karşı oldukça korumacı. Kendini onun yanlışlarını örtmek için haklı sebepleri olduğuna inandırıyor. Zaten ‘bizden’ olanları kollamak gerekmez mi? Oyun bunu tartışmaya açıyor. Tanıdıklarımız ve tanımadıklarımız diye bölünen dünyayı sorguluyor. Herkesin erdemli, dürüst ve adil olduğunu iddia ettiği, hep başkasını liyakatsizlikle suçladığı günümüzde daha ilk tökezlemede ‘bencil’liğe kaçıldığını gösteriyor. Adaletsiz davranışın üstünün ise karşıdakinin kötülüğüyle örtülmeye çalışıldığını söylüyor. Oğuz Atay’ın “Sürekli başkalarının kötülüğünden söz ederek kendini iyi kılamazsın” sözü geliyor akla.
Oyun, 18-21 Ekim arasında saat 20.30’da Nâzım Hikmet Kültürevi, Nazım Sahne’de izlenebilir.
Adalet herkese gerek
Helen’ın eşi Danny bir yere kadar doğru tarafta kalmayı beceriyor. Ta ki işin içine onun dokunulmazı girene kadar. Liam ise açtığı yaraları kendi yaralarını göstererek meşru kılmaya çalışıyor. “Öksüzler” sığındığımız yalanların bizi nasıl köksüz bıraktığını anlatıyor. Çünkü görüp de sustuğumuz, duyup da kafayı çevirdiğimiz tüm o adaletsizlikler büyüyerek yaşam alanımızı sarıyor. Bugün dünyanın gündeminde ırkçılık var, göçmen sorunu var, güvenlik, ekonomi... Oyun en çok yükselen ırkçılık ve göçmen sorununun üzerinde duruyor. Peki nasıl geldi dünya buralara? Kimler kimleri kayırdı? Bunun büyük resim olduğunu ve sıradan insanların bu resimde yeri olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. “Öksüzler” gösteriyor ki aslında tanıdıklarımız tanımadıklarımız diye ayırdığımız her davranış dünyanın bu hâle gelmesine atılan adımlar oldu. Adaletin herkese gerektiğini, susup oturduklarımızın gün gelip kapımızı çalacağını “Öksüzler”in sade, basit dilinde bulmak mümkün.
Gücünü diyaloglardan alan metinde mizahi unsurlar da var. Dengeyi Daltaban’ın mahareti kuruyor. Sahnedeki üç oyuncu da övgüyü hak ediyor, rollerinin öyle hakkını veriyorlar ki hiçbirini sevmiyorsunuz. İnsanın aslında iyilikle kötülük arasında bir saniyelik mesafelerde gidip gelen bir varlık olduğunu gösteriyorlar seyirciye. Ve kendini nasıl da kolayca aklayabildiğini, vicdanını rahatlatabildiğini... Nasıl mı? İhtiyaç sahiplerine yardım ederek!